iç dünyanızın naifliğini dış dünyanın kötülüğüne bulaştırmayın.
Bugün siyasetten tutun, futbola her konuda konuşacak bir şeyler bulabiliyor olmamız sevincimizi ve huzurumuzu zayıflatıyor. Buna sebep olanlar bizleriz. Bizler sanki onlarsız( futbolcular, siyasetçiler, ünlüler) bir hayatın uzağında ölüme mahkum edilecekmiş hissiyle her daim hayatımızın
merkezinde tutarak bu korkudan kendimiz uzak tutmaya çalışıyoruz. Uzaklaşmak,
görmezden gelmek o kadar kolayken bizler zor olanı yapıyor ve onlara bağlı kalarak hayatlarımızı zehrediyoruz. Her
söylemlerinin arkasına sığınıyor ve her başarılarını canhıraş koruyor, kolluyoruz.
Bırakın önünde veya arkasında kalkan olduklarınızı.
Kendinizin farkına varın. İdealiniz hayatınız olsun, hayatları olmasın.
Birilerinin söylemlerini baş tacı ederek onları yüceltmek dünyanıza zift
dökmenizi sağlar. Bir gün herkesin gidici olduğunu anladığınızda dünyanıza
dönmek isteyeceksiniz o zaman bıraktığınız gibi göremeyeceksiniz… İsyan
etmeleriniz, çığırmalarınız boşa olacaktır.
Hiçbir ideolojiyi benimsemeyin. Kendinizi besleyecek
bir alanda bulunun, zehir kusmaya başladığınızda uzaklaşmaktan geri kalmayın. Durmayın,
savunmayın. Öncesinde beni besledi diyerek el üstünde tutmaktan kaçının. Şöyle dönüp baktığınızda her daim baş tacı ettiğiniz, el üstünde tuttuğunuz ve savunduğunuz kişiler veya sözler tarafından mağdur oldunuz, yalnız bırakıldığınız, destekçiniz olmadı. Onlar, bunlar, şunlar bizlere destek olmaz. Bizim desteğimiz olmazsalar hiçler, evet hiçler...
Nerede durulması gerektiği gibi nerede durulmaması
gerektiğini kendinize aşıladığınızda hiçbir alan size dar gelmez, fazla hiç
gelmez; zehir hiç bulaştıramaz.
Psikolojinizi kontrol etmeyi öğrendiğinizde her
adımınız aydınlık saçar. Henüz yola koyulamayanlar, sizin ışığınızdan feyz
alarak yolları kat etmeye başlayacaktır. Öncü olacağınız şeyler bunlar olsun.
Devlet statüsünü ayakta tutan tüm görüşlere ve
eylemlere kendinizi bulaştırmayın. Seyircisi olun, sizi doyuracağına
inandığınız söylem ya da eyleme sahip çıkın. Körü körüne bağlanmaktan kaçının.
Sorgulamaktan ve eleştirmekten geri kalmayın. Sizler doğru insan değilsiniz.
Kimseler doğru insan değildir. Doğru insan, bu denli kötülüklerin arasında yaşayamaz.
İnsan her alanda hata yapmak mecburiyetine sahiptir.
Hiçbir başarıya veya buluşa hatasız ulaşılmamıştır.
O vakit doğru insan olmak, huzurla ölümü bekleyen
insandır.
Yaşlı insanlar genelde ‘’ Şimdiki aklım olsa veya keşke
bunları, şunları yapsaydım ‘’ der.
Velhasıl kelam dünyanızı, dış dünyanın anlamsız ve bitmek bilmez sorunlarıyla boğmayın.
Uyanmak can atan bir bedenle, uyumak için can atan beden
bir olamaz.
Birisi yaşama tutunmayı sever, diğeri yaşamdan kaçmak ister.
6 Yorum:
Doğru dediniz, herkes tartışmaya, bir şeylerin arasına katılmaya çok hevesli. Önce kimsenin kusursuz olmadığını kabul etmeliyiz. Taraf tutmak gerekmiyor. İnsan dimdik durup kendi yolunda gidebilmeli. Yaşamı zehir ediyorlar ancak kendilerine ve başkalarına. Günümüzde tek yapılan eleştirmek, hep felaket tellallığı yapmak, bıktım bunlardan iyice. Olumsuz söylemler çabuk yıpratıyor beni, haklı ya da haksız olması fark etmez, bunalıyorum.
Takip butonu yok galiba bloğunuzda göremedim.
Yazdığınız her söze katılıyorum evet eksikliğimizin farkına varmaktan kaçınıyoruz. Fikriniz için teşekkür ederim.
Sanırım butonu hallettim.
Ben sadece seyreden taraftayım:)
huzurunuz daim olsun :)
Herkesin iç dünyası naif midir peki?
Naiftir sadece farkında olmayanlar katılaşmasına sebep olur.
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa