küçük bir damlanın hüznü hepimizi boğuyor...
Ana rahminden dünyaya düştüğünde önce bir ağladı
sonra temizlendi,
gözleri açıldı
annesinin kokusuna alıştı
anne gözünde sakınmaya
baba canından öte görmeye başladı
Minik hali sevdiklerinin yüreğine aşılandı
damla damla büyüyen gülümsemesi
bir okyanus oldu
canına hüzün çöktüğünde,
bir küçük canın,
büyük okyanusuna daldılar
hüzünleri, küçük narin dokunuşların arasında kayboldu
ne zaman yanına varsalar bu küçük okyanusun
arayışlara girmediler,
büyük mutlulukların anlamları da büyüktür,
nedir bu el kadar mutluluğu büyük gösterenler?
kaşlarını çatsa,
iç alemimizde tatlı ayaklanmalar olur
ağlasa,
yerli yersiz dünyaya meydan okuyasımız gelir
gülümsese,
bilinen mutlulukların tanımı, sadece o anda gizli
olduğunu anlarız
sonra büyür ve saçılır
toprağa ekilmiş tohum
gün geçtikçe dalları açıldı
ve filizlenmeye akabinde büyümeye başladı
toprağa alanını belli etmek için kökler saldı
kokular saçmaya başladı
yeşil ve kahverenginin tanımı oldu
sonra
çürük bir dal,
insanın eline geçti,
büyüyen filizlere vurdu
bizimki kan ağladı,
dalında henüz küçük yaprak olmanın
o ihtirasını yaşayamadan
ya koptu, ya kırıldı.
insanın sesleri küfürlerle karışık yankılanıyordu
kimdi bu, gaddarlığı resmeden canlı?
Elinde tuttuğu dalı sağa sola savurarak
ne yapmaya çalışıyordu?
Hüznün ve acının ağırlığına dayanamadığından mı yapıyordu?
Sanmam.
Öfkenin ve nefretinin hazzıyla mı ortaya çıkmıştı bu davranışları?
Hayır!
Hayır!
Bu yaşamın insana kattığı değeri henüz ölçemeyen,
yerin dibinde yaşayan
ve üzerine örtülen toprak misali karanlığı
yırtmaya çalışan bir acizdi.
Sitemi, bilinmezliğiydi.
sevgi,
insanın tek dilidir,
her lisan, gülümsediğinde aynı sesleri çıkartır
ve yüzleri hep aynı hale getirir.
kötülük ise,
herkesin çehresinde durmazdı.
Her dil konuşabilir, sergileyebilir de
çehresinde asamazdı
elindeki dalı fırlatan insan,
ince gövdesiyle hayata tutunmaya çalışan
okyanusu, sevinci, mutluluğu
dünyaya saçtığı görkemden alıkoyarak
toprakla bağını kesti,
havada savurdu
sonra bir köşeye attı.
anne hüzünlü,
baba kederli,
bakışlarını okyanusa çevirenlerin
dilleri lal,
gözleri kanlı
elleri titrek,
boğazları düğümlü...
adımları tonlarca ağırlığa bedel...
yerlerinden kalkıp gidemiyorlar
küçük bir damlanın hüznü
hepimizi boğuyor...
2 Yorum:
Bir hayat... İnsan ömrü... Farklı hayatlar, farklı yaşamlar. Nereye kadar, ne zamana dek. Zor yıllar, türlü-çeşitli dönemler...
Bir cana kıymak herkesin harcı değil elbette. Anlamak mümkün değil.
Emeğine sağlık Murat. Uzun uzun anlatmışsın duygularını.
( Yazarken klavye bazen bir harfi eksik ya da fazla yazabiliyor. Tekrar gözden geçirince farkına varıyoruz. Bir bak istersen. )
Saygılar öğretmenim. Dile getirdikleriniz karşısında canımda bir üzüntü hissettim. Klavye hatalarını hemen düzeltiyorum öğretmenim, iyi günler.
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa