26 Nisan 2024 Cuma

Heybemizdir bizi taşıyan








Düşünceler insanın temelini oluşturur. Hangi düşünce ne kadar zuhur ederse kişinin hayatında o kadar sağlamdır. Tabii bu düşünceler kötülüğü de temsil edebilir. Kötülükte haliyle bir mertebedir. Ancak insan doğrunun ve yanlışın karşısında bir seçim yapmak zorundadır. Denilebilir ki bu seçimde kim kötülüğü seçmek ister? 

Seçimler çoğunluğun değil azınlığın tarafında daha güçlü bir duruş sergiler. Şöyle ki doğruyu seçenler, doğrunun etraflarında dolaştığını bilirler. Doğruluğun sebebiyet verdiği öz inanç veya sağlıklı düşünceler akıllarından ve ruhlarından çıkıp yanlarında bulunur. İnsan çocuklar gibi şen ve masumlardır. İnsan bu masumluktan ötürü gafil avlanır.

Yanlışın seçeneğine yönelenler az olsa da netice itibariyle güçlü olmak zorunda olduklarını bilirler. Çünkü temeli pek güçlü değildir ve bunun içinde tüm güçlerini birleştirip istekli ve dirençli duracaklardır. Haliyle yanlışın tarafında olanlar, doğru karşısında zayıf düşeceklerini bildiklerinden ötürü; tüm yolların aşıldığında azametler sunacağını bilirler. Yollara iz bırakırlar.

Bu olaya şöyle bakabiliriz; doğrulukların çok olmasına karşılık yaşadığımız evrende yanlışlar da bir o kadar çoktur. Doğruluğun peşinden gidenlerin fazlalığı bizleri cezbetse de yanlışların arkasındakilerin de azımsanmayacak kadar çok olduğu görülür. Bir yanlışın duruşu arkasındakilerden kaynaklı değildir. Yanlışların arkasında kimse bulunmaz sadece sesleri duyulur. Fakat doğru için bu söylenmez; doğrunun peşinden gidenler ruhsal ve bedenen oradalardır. 

Yanlışta bu mümkün değildir. Yanlışın savunucuları nabız yoklamak için önce '' yanlışa '' ses olurlar. Doğrunun savunucuları karşılarında zuhur edince hemen yollarını değiştirirler ya da farklı bir yapıya bürünerek yanlış algılarını kısa süreliğine doğruluğa çevirirler. 

Öyle ki yanlışın ardındaki sesler ruhu ve bedeni görünmedikleri için müthiş bir riyakarlık sergileyebilirler. Öyle olmasa bugün pisliğe bulanmış düşünceler bu denli ayyuka çıkmazdı. 

Doğruluğu kendilerine yol ve ilke edinenler en nihayetinde güçlü bir yapıya,  doğruluğa kuvvet verseler de yanlışın küçük bir kıvılcımı doğru algısında sarsıntılara sebebiyet verebilir. Bunun sebebi de doğruluğun '' doğru '' bilgisine fazla kapılmaktan kaynaklıdır. Doğrudur mantığına sığınarak doğruluğu arkalarında bırakırlar ve başka yollara doğru yol alırlar. Ruhları doğruluğun ardında olsa da bedenleri terki diyar eyleyerek beşeriyetine ulaşmak isteyecektir.

yanlışın doğumu milyonlarca tohumla gün yüzüne çıkar, doğrunun doğumu da aydınlıklar saçar. 


 Bunu da şöyle açıklamak isterim;

yanlışın savunucuları fazla değildir o yüzden ilahi sistemin yürürlüğünde yaşam merkezine milyonlarca tohum serpilir. Savunucuların az olmasından ötürüdür ki milyonlarca tohum bir yerden sonra toprakta tutunamamaya başlar. Bir şeylerin çokluğu o şeylerin bereketinde kırılmaya sebebiyet verebilir. Azınlığın, milyonlara yetişmesinin mümkünü yoktur.


Peki yanlış neyin milyonlarca doğumunu yapar? Aynı düşüncelerin ve peşinden sürüklendikleri duygu durumların. 


doğrunun aydınlığına mazhar olmayı bekleyenler karşılarında kendilerini bekleyen külfetin şeceresini görmezler. Çünkü gözleri doğruluğun mutlaklığına bağlanmıştır. Ardında bekleyen görevleri heybelerine doldurmayı pek düşünmezler. İnsanlar doğruluğun '' güçlü '' yanlarının yanlış karşısında galip geleceğine inanırlar. 


Oysa işler öyle değildir; her duygu içinde bir mücadeleci kitle taşımak zorundadır. Kalabalıklar isyanların ve kaosların doğumuna gebedirler. Anlık bir kıvılcım tüm birliği yerle yeksan edebilir. 


Sözünü ettiğim doğruluk ve yanlış sözcüklerini birer anlam olarak görmeyiniz. Hayatın her alanında zıtlıklar yaşamımızın içindedirler. Burada bildiğimiz ya da öğrendiğimiz şeyler merak ve çaba sarf ettiğimiz müddetçe bizde kalırlar. Niyetimizi öteye taşımak için saf ve masum yaklaşımlarla kucakladığımız da her şey o denli güzelliğe dönecektir ki bunu da doğruluğun anlamına erdiğimizde hissedebiliriz.


Yanlışı insana, doğaya, evrene ve de yaşama istenilmeyen şekilde yansıyanlar olarak görebilirsiniz. Burada da isyan etmenin, karşısında dikilip düşman kesilmenin bir manası yoktur. Benimsemek istediğiniz, anlam kazanmasına yardımcı olmayı seçtiğiniz ve size ışık sunacağına inandığınız şeylerin üzerine gitmeyi kendinize bir yol bilmeniz gerekir. 


Yanlışın itibarsız ve de değersiz algısına da kapılmamak gerekir. Sözünü ettiğim gibi bunlar birer yansımadır. 


Bizler heybemize koyduklarımız kadar insanızdır. 


 


  




Etiketler: ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa