İnsan ol
yaşam değerli bir hazineyi bünyesinde taşır. insan bu hazinenin ne olduğu konusunda engin bilgiye ancak kendisine dönük yaşadığında fark edebilir. çevresi renkli çiçeklerle donatılmış, üzerinde beyaz bulutların gülümsediği ve çevresinde de insandan siluetlerin koruduğu bu hazine müthiş bir ışık huzmesini gökyüzüne ulaştırır. Tanrıyla konuşuyor gibi...
insan, doğasından kopmak yerine doğasına dönük yaşadığında kendisine sunacağı değerli zenginliklerin bolluğu altında boğulabilir.
yaşamın bizlere sunduğu bu gerçekçi olaylar silsilesi en nihayetinde hepimiz için gerekli gücün ve iradenin ortaya çıkmasına vesile olur. Yaşamın gerçekliğinden kopmuş insanlar, avare misali kötülüğü itibar bilir ve uğradığı insanların duygularını ezer, hislerini yakar, ışıltılarını söndürür, enerjilerini de tüketirler. günümüz bu konuma erişmiş insanlarla doludur.
değerli bir hazinenin erişimine ulaşmanın yolu kadar güzel ve çetrefilli bir izafiyet yoktur. insanın ulaşamasa bil hazinenin orada olduğunu bilmesi tüm zenginliklerin dünyasına yağmasına nedendir. insan hayal ettiğinin gerçeklikle bağdaşmasına pek önem vermez bu gibi durumlarda. Netice itibariyle orada bulunan ve gerçekliği kabul görmüş bu hazinenin içerisini düşüncelerinde istedikleri gibi hayal edebilirler. İnsan, ruhuna iyi gelen şeylerin gölgesinde dinlemeyi ve orada düşlere dalmayı çok sever. dünyanın hazin görüntüsünün altında yatan hainliği nasıl resmedeceğimizi bilmiyoruz.
dünya kendi halinde evrenin en güzel görkemine sahipken, biz insanlar bu görkemi tüketip yerine huzuru ve neşeyi işkenceye tabii tutarak, kötülüğü ulvi kabul görmüşüz. Bizler bu tarafta olmasak da ucu yine de bize dokunuyor. İnsan hayatının bir bölümünde en azından ufak bir anında kötülüğe dönüşmüştür. Bu illa ki bedenen olması gerekmez. Sözlü veya davranış olarak yeterlidir. Sonrasında iyiliğe dönsek de, kötülüğün beslenme alanı çok geniş çaplıdır. Her insan iyiliğin güzel ve değerli olduğunu bir şekilde bilir fakat bunu hayata geçirmekte zorluk yaşar. Çünkü, kendisinden kopmuş bir insanın, başkalarının kendisine ulaşmasına katiyen gönül razı gelmez.
'' Ben kendime ulaşamıyorsam, başkalarını mutlu ederek niye kendilerine ulaşmalarını sağlayayım '' düşüncesine girerler ve kötülüğü benimsemeyi daha makul görürler. Kötülük, insanın kendisine ulaşmasını sağlamaz ama birbirlerinin seslerini duymasını sağlar. Göz temasından kopuk bir iletişim insanı her türlü felakete yönlendirir. Gözler samimiyetin veya samimiyetsizliğin göstergesidir. Bir çift gözün yansıttıklarından mahrum verilen kararlar kötülüğe yakındır.
İnsan kötülük yaptıkça ya da kötü düşüncelere saplandıkça hazinelerini de kendileriyle birlikle bataklığa bırakmış olurlar.
Hazinenin görünümünde birbirlerine bağlanmış kilitler görünmüş olsa da insan kendi zenginliğine yani imanına sarıldığında, tüm kilitler açılacaktır.
Hazinenin görünümünde birbirlerine bağlanmış kilitler görünmüş olsa da insan kendi zenginliğine yani imanına sarıldığında, tüm kilitler açılacaktır.
İman; içerisinde dini hiçbir argümanı bulundurmayan bir sıcaklıktır. İman, insanın kendi doğrularını ve yanlışlarını ölçüp biçtiği ve tarttığı bir adalet odasıdır. İnsan bu odanın içerisinde hiçbir kötü duyguya ceza kesmez aksine hepsine şefkat sözcükleri dağıtır.
Hazine açıldığında içerisinden parlak bir ışık saçılır. İman sahibi insanların gözlerine kamaştırmayan bu ışığın dibinde rulo halinde bir kağıt vardır.
binlerce dil ile yazılmış destansı bir cümle var.
'' İNSAN OL ''
Etiketler: deneme
2 Yorum:
Binlerce dil ile yazılmış destansı bir cümle "İnsan Ol " diyorsa , insanlık adına harika bir belge.
İyimser bir düşünceyle; demek ne çok kişi bunu istiyor, bekliyor, diliyor, umuyor...
Tüm olumsuz kilitlerin açılması dileği ile.
Düşünceleriniz için teşekkür ederim öğretmenim, saygılar
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa