25 Nisan 2024 Perşembe

Sevginin dili mutluluktur




                                                               Fotoğrafın alındığı profil




Parmaklarımın ucuna basarak ilerlediğim yolun bir nefeslik dinlenmeye yerine vardığımda, göğün semasında bulutlar güneşin huzmelerine sarılmış vaziyette dağın yamaçlarına seriliyordu. Günün gecesi veya gündüzü yoktu; evren aydınlığın görkemiyle birlikte gecenin ihtişamını aynı sahnede gösteriyordu. Yıldızların tozları yağmur misali okyanusların üzerine düşüyordu. Yıldız tozlarının yağmuruna yakalanan balıklar okyanusların üst ince tabakasını yırtarak sevinçlerini sunuyordu.

Ayaklarımızın üzerinde durduğumuz sürece ödüller kazandığımız bu yaşam içerisinde ne hikmetse kötü bir düşüncenin esiri olduğumuz an, tüm işlerimizde sekmeler ve aksilikler meydana gelir. Sevgi, insanın erişebileceği en üstün mertebedir. Sevginin zerresi bile bir insanın hayata sıkıca tutunmasına vesile olurken bundan mahrum kalanlar göğün görkemlerini kasvet olarak görürler. Gözlerinin önünde sevgiye dair en ufak bir kıvılcım yoktur. İnsan, ruhsal olarak zenginliğini yalnızlığına borçludur. 

İnsanların arasına karışmak bir nevi sosyal statüyü arşa çıkarsa da neticede hepimiz yalnız doğduk ve yalnız öleceğiz. Bu bakımdan her insan bir nefeslik ömrünün tamamını karmaşaya, kalabalığa yöneltmemelidir. İnsan benliği kendisiyle barışık kaldığı müddetçe güçlü ve iradelidir. 

Yüzyıllardır yalanların arasında gerçekliği aramaya koyulmuş duruyoruz. Gerçeklikler ise hep önümüzde olmasına rağmen ne diyedir bu bitmek bilmez arayışlarımız? Madem önümüzdeler bu arayışımız niyedir? 

Arayışlarımız '' kendimize '' bilmemiz için olabilir mi? 

Az sonra parmaklarımın ucuna basıp tekrar yola koyulacağım. Bu yolda yalnız değilim. Kendime adadığım, armağan ettiğim o sıcak kelimelerde benimle olacaktır. 

Sabah uyandığımız, akşam geri uyuduğumuz bir döngünün içerisinde '' kendimizi '' bulmak istemeyişimiz nedendir? Telaş, korku, yorgunluk mudur kendimizden uzak kalmalarımız? 

Gülüşlerine feda ettiğiniz o güzelliklerin bir gün solacağını bilmek ne acıdır? Ellerinin yumuşaklığına başını yaslayıp cenneti andığınız o ellerin bir gün kırışacağını bilmek ne üzücüdür? Sırtınızı duvarlara yaslayıp kendinizi güçlü gösterme çabalarınız peki? Denizin hırçın dalgaları kıyıya sürüklemesindeki mana nedir? Kim bilir belki de deniz, sırtına yük olan akıntıyı uslandırmak için kıyıya sürüklüyordur... 


2 3 hafta önce bir rüya görmüştüm. Bu rüyada şöyle bir sözü karşımdaki birisine söylemiştim.

'' Sevginin dili mutluluktur. '' 

Gördüğüm rüya ise çok enteresandı. Rüyada kendimi dışarıdan görüyordum. Sözün söylenmesinden önce çevremdeki görüntüyü şöyle anlatmak isterim.

Yüksekçe bir yerin tepesinde insanlar bir aradaydı. Aşağı tarafa baktığımda her taraf yemyeşildi ve müthiş bir görüntüler vardı. Evrenin tüm yaratımları gözlerimin önündeydi. Gözlerimi arkadaki güzelliklerden alamıyordum. Sonra bir anda bedenime bütün oldum ve yukarıdaki sözü söyledim ve uyandım. 


Hayatta böyle değil midir? Bir yanımızda keşfedilmeyi ve görüntülenmeyi bekleyen güzellikler bizleri beklerken, bizler daha çok telaşın ve kargaşanın peşine sürüklenmiş ilerliyoruz. Kendi cennetimizi adeta kuraklaşan bir ovaya çevirmiş gibiyiz. Sevginin tek bir damlası kuraklaşmış ovaları adeta  yeşilliğe, güzelliklere ve ihtişamlara çevirebilir. Her şey sınırlarımızı keşfetmekte saklıdır. 

Dünyevi şeylerin peşinde koşmayı sürdürdüğümüz sürece beslenmeyi bekleyen topraklarımızı kuraklaşmasına yardımcı oluyoruz. Bir gün adeta buhran yaşarken iç alemimin meydanına doğru yolculuğa çıktım ve meydana vardığımda vardığımda ellerimi iki yana açtım ve diledim..



Etiketler:

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa