göğün ve yerin arasına sıkışmış bir can II
aralanan gözlerime süzülen o tat neydi
nereye gitsem,
nerede dursam,
ilerlediğim mesafeler tuzak,
ilerlemekten ürktüğüm dehlizler zindandır
dilim canına gönül bağladığında
ve adını bahşettiğim yerde,
yer yerinden oynamaya başladı
dağ yamaçlarından sarkan kayalar,
mevsimin terk ettiği kurumuş yaprak
misali göğün nefesinden yere süzülür
toprak bağrına dokunan terk edilmişe sarılmayı düşler
düş sahnesinden aleme yolculuğa çıkar
göğsünde ilahi gücün ikramlarını ve canlarını taşıyan toprak
analığını sahneler,
içinde besleyip büyüttüğü canları
İlahi gücün izniyle toprağa serer
bir karınca mineral eksikliğini gidermeye
yaprağın yanına ilerler,
ince adımlarıyla,
yaprağı henüz terk etmeyen yeşilliğe sarılır
tırtıl yaşamın renklerinden birisi olan seyrek yeşilliğe
iştah kabartır
az önce bir cana yaşam sunan yeşilliği
iştahla yemeye koyulur
toprak, bağrında beslediği evlatlarını
ana yüreğiyle sarıp sarmalarken,
bir yanını usulca eşeliyoruz
sonra derinlerine girmeye çalışıyoruz
bizim canımız için
canlara canan olan bir canı
ayaklarımızın altında bitiriyoruz
( devamı gelecek)
Etiketler: #Şiir, insan, Keşif yolculuğu, yaşam
1 Yorum:
Merhabalar Murat Bey.
Üzerine bastığımız bu toprakları, toprak diye geçmeyelim. Her bir toprağın zerresinde geçmişin izleri vardır. Aşık Veysel'in değimiyle de, sadık yârimiz kara topraktır. Canımız için, canlara canan olan bir canı da gözetmemiz ve hakkını vermemiz gerekiyor.
Yürekten kaleme akan her bir dizenizde; insani seziyi diri tutan, kalbi melekeleri canlandıran, insanın kendine dönük şuurunu tazeleyerek sezgisel duyuşa yükseklik kazandıran duygularınızı okuyabiliyoruz. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar olsun.
Selam ve saygılarımla, esen kalın.
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa