Düşümde öldüm.
Tatlı bir rüyanın içerisinde elinizde bir gül tanesiyle yolunuzda ilerliyorsunuz. Yanınızdan gül yüzlü insanların geçtiğini ve size gülümsediklerini görüyorsunuz. Sizde gülümsüyorsunuz. Bir çocuğun eteğinizden tutup kendisine bakmanızı ve o tarafa gitmemeniz gerektiğini size hem sözlü hem de eliyle işaret ediyor. Siz, çocuğun başını okşadıktan sonra gülünüzden bir yaprak kopartıp çocuğun avucuna bırakıp ilerliyorsunuz. Biraz gittikten sonra başınızı çevirdiğinizde çocuğa verdiğiniz gülün karardığını ve çocuğun bedeninden küllerin yükseldiğini görüyorsunuz. Hemen önünüze dönüp koşmaya başlıyorsunuz. Elinizde tuttuğunuz gül yaprakları yere düştüğü an büyük gürültüler kopartmaya başlıyor. Koştukça çoğalan gürültülerden kaçmaya çalıştıkça arkanızda bıraktığınız her yeri tarumar ettiğini fark etmeden yoruluyor bir kaldırım taşına oturuyorsunuz.
Sonra ansızın o küle dönmüş çocuk arkanızda beliriyor.
'' gitme '' demiştim diye bağırıyor.
Çocuğa dokunduğunuzda insan, dokunmadığınızda bir canavar görüntüsüne sahip olduğunu görüyorsunuz. Elinizi uzatarak çocuğu o canavarın iç dünyasından çıkartıp, insan basamağına çıkarmak istiyorsunuz. Ancak bunun mümkün olmadığını fark ettiğiniz an gökyüzünden koşarken düşürdüğünüz gül yaprakları yağmur misali düşmeye başlıyor...
Düşen hiçbir gül yaprağını hissetmediğinizde sevinecek fakat sevincinizin kısa sürdüğünü gül yapraklarının düştüğü yerlerde hezimet, kaos ve vahşet sunduğuna şahit olduğunuzda anlayacaksınız.
Her gül yaprağının düştüğü yerden bir çocuğun çığlığı yükseliyor...
Bir anda irkilerek yataktan kalkıyorsunuz. Kendinizi toparlamaya çalışırken kulağınızda hala o düşte duyduğunuz gürültüler çınlıyor.
Sonra bir şey oluyor ve bir çocuk sesi duyuyorsunuz... Yüreğiniz ağzınıza geliyor.
Pencerenin dibinde kül rengi bir çocuk....
Ağlıyor...
Başınızı kaldırdığınız yer toz içerisinde. Duvarları yıkılmaya gebe binalar bir esintiyle beraber toza karışıyor. Arada uzaklardan sesler duyumsuyorsunuz. Tekrar gözlerinizi kapatıp rüyaya girmek istiyorsunuz ama nafile.
Çocuğun damağındaki pembelik her ağzını açtığında toz yutmasıyla küle dönüyor...
Etiketler: deneme
4 Yorum:
Adeta bir kâbus, korkulu bir düş gibi. İçinde çocukların da olduğu her anlatım insanı biraz daha tedirgin ediyor elbette. Korku hayatın bir gerçeği. Etkili anlatımınız sanki bir depremi çağrıştırdı bana.
Sağlıklı günler.
Çok teşekkür ederim hocam. Deprem ve savaş harmanlanması desek yeridir, saygılar.
Ben Mescid-i Aksa'yı hissederek okudum orada çocukların her biri birer güle dönüyor.. Bizler de burada kabusunu yaşıyoruz.. Diğer müslüman kardeşlerimiz ise zaten şehidler ve ölmezler.. Yüreğinize ve kaleminize sağlık
Sizi takibe alıyorum banada beklerim insallah..
İnsanlık için dehşet verici üzücü olaylara tanık oluyoruz. Hepsi kahredici... Anlıyorum.. Yorumunuz ve ziyaretiniz için teşekkür ederim, hoş geldiniz. Ziyarete geliyorum.
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa