24 Haziran 2023 Cumartesi

Erişim engeli;




Savaşlar, kıtlıklar, ölümler, yangınlar, devrimler, virüsler, hastalıklar meydana geldi. Yaşamın bu kötü ve iz bırakan yerleri biz insanlara büyük etkiler bırakmasına ve sonrasında daha iyi bir yaşam sunma iştahına sürükledi. Sonra bu iştahımız boğazıma durdu. Hiçbir şeyden zevk ve neşe almamaya başladık...

Şimdi de gülmeyi unuttuk. 

Bu aralar insanlara ulaşılmıyor. Kimilerinin derdi kimilerinin sorunları bazılarında paylaşmayı istediği sevinçleri var. İnsanlık pazarında duygu satışı tamamıyla raflardan kaldırılmış. Tezgahların arkasında insanlar asık suratlarıyla duruyorlar. Bir konuda yardım isteyenlerin yanlarına gelmesiyle terslemeleri bir oluyor. Bu da yetmezmiş gibi sırt dönüyorlar. 

Farkına vardığımız bu durumlardan sıyrılmışız gibi kendimizi ödüllendirmemiz mi gereklidir yoksa bu durumun içerisine girerek pay sahibi mi olmalıyız? Muallak..

Adını sanını bilmediğim insanları dinlemek veya onlarla yazışmak istiyorum. Hepsinin biliyorum ki derinlerinde bir yerlerde söz edilmeyi bekleyen harfler ordusu olduğunu biliyorum. İrili ufaklı harflerin oluşturacağı birlikler akın halde gönüllerini terk edip dillerine ulaşmasını ve bağırmalarını duymak istiyorum. Biz, bize uzağız. 

Örnek veriyorum 25 30 yaşında bir erkeğin veya kadının arkadaş çevreleri tarafından istenilmesinin altında yatan sebeplerinin para veya kullanılan biri olduğunu bilmeleri ne acıdır? Ve dönüp arkadaşlarına '' beni kullanıyorsunuz '' dese ansızın ters tepkiyle karşılaşacaklarını bildiklerinden dolayı sessiz kalmayı yeğliyorlar. Başkaldırının, karşılarında durmanın erdemli davranış olduğunu bilmelerine karşılık diyemiyorlar... Biliyorlar teselli edecek kimsenin kalmayacağını.

Diğer tarafta sözü kesilen, dinlenilmeyen, fikri sorulmayan, yardımı istenmeyen birinin ışığını yansıtması pekala mümkün müdür? Zor. Bazen kendi karanlığını aydınlatır. Ondanda  korkar çünkü kimse iç dünyasına ziyarete gelmemiştir.

İşte ben en azından ziyaret etmesem de kapının ardından onlara seslenmek istiyorum. Fiziki olarak sarılamasam da kelimelerle sarılmak istiyorum. Bu aralar inanılmaz çöküntüler yaşayan ve bunu çevrelerine belli etmeyen binlerce hatta milyonlarca insanlar olduğunu biliyorum. Her zaman vardı ama bu dönemde inanılmaz bir ivme kazanmış bulunuyor. 

Yaşlarının kaç olduğu mühim değil. İnsan bir kelimeyle de bir davranışla da çocuklaşabilir. İşte mesele o çocuğa erişebilmekte. Onu dinlemeden, onu beslemeden, onu hor görerek bedenlerinizi büyütmenize karşılık ruhlarınızın yalnız kaldığı bu yerdeki çocuklara ses vermek istiyorum.

Karanlığın en dip köşesinde ayaklarını karnına çekip, başını dizlerinin arasına yerleştirip ağlayan o çocukların içli yakarışlarına su olmak istiyorum.

Dünyanın gidişatına yetişemiyoruz. Yorgun düşüyoruz ve kendimizi ihmal ediyoruz. Dönüp bakamıyor hatta yüzümüze ellerimizi sürecek vakti bulamıyoruz. Avucumuzun sıcaklığını, yüzümüzün ağırlığını bilemiyoruz. Ansızın kapanacak olan gözlerimizin tanık olduklarına şahit olmaktan kaçınıyoruz. Hepimizi yorgunuz, hepimizi bitap haldeyiz.

Dünyanın kahrını hiçbir insanoğlu çekemez. Dünya bir kahır yeri değildir yaşayabilene huzurdur, yaşayamayana isyandır. 

Huzur kısmına varmak için dinginliğe ve beden sağlığına ihtiyaç duyulur. Peki çocuklu evde bu mümkün mü? Veya şehrin ortasında ulaşabilmek size gerçekçi geliyor mu? Beden sağlığı için yemenin sağlıklı olduğunu dile getiren sözde uzmanlar, insanları ruhsal sefalete sürüklemiş olmuyorlar mı?

Beden sağlığı için ruha iyi gelecek müzikler artık gürültülü,
Sebzeler ilaçlı,
meyveler hormonlu,
ekmekler zehirli...

İşte ben bu kısmın çıkmazına girenlerin yanında olmak istiyorum. Baktığı yerin duvar, yürüdüğü yerlerin çıkmaz olanların ümitsizliğine ortak olmayacaksak ne diyedir yaşamak?

Duygusal bakımdan sağlıksız bırakılanlar tükenmişlik sendromuna maruz kalıyorlar. 

İnsanın, insana anlatacak şeyleri olmalıdır. Burada ki mühim mesele hiç bilmediğiniz bir insanla konuşmakta yatıyor. Bildiğiniz kişilerle konuşmalar gerçekleştirdiğinizde kendilerini yarayacak söylemleri hafızalarına atıp, geri kalan konuşmalarınızı kulak arkası edecektir. Derin meseleleri, derinliği olmayan insanlara anlatılmaz. Şayet çevrenizdekiler derin insanlar olsalar iç kargaşanızın farkına varırlardı. Zira derin insanlar davet edilmedikleri yerlerin uzağında dolaşırlar. Bilirler ki ihtiyaç anında yanınızda kimselerin olmadığını bilirler. Oralarda dolaşarak o eksikliğe tabii olmanızı istemezler. Yanınıza gelirler mi? Hissederseniz, görürseniz...

Bunu geçin... Bilmediğiniz insanlarla konuşun...

Diyebilirsiniz ki, konuşacağımız insanların derin olduğuna nasıl karar vereceğiz. Buna karar vermenize gerek yoktur. Zira siz konuşmaya başladıktan sonra aldığınız cevaplar veya tepkiler sizi anlayıp anlamadıklarını keskin bir biçimde fark etmenizi sağlar! İstediğinizde masayı terk edebilirsiniz. 

Masayı terk ettiğinizde '' bir daha kimseye anlatmayacağım '' dediğiniz an zehirlenmeye başladığınızı bilmelisiniz. '' Sorun benim, ben üstesinden gelemiyorsam kimse gelemez '' diyebilirsiniz ki bu en doğru haklı isyandır. 

Siz her sorunun üstesinden gelmeye kalkışırsanız vicdanınızı tüketir, canınızı onarılmaz hastalıkların pençesine bırakırsınız. Her sorun çözüme ulaştırılmak için ortaya çıkmaz. Bazen sorunların arasında kalmak ve onlarla mücadele içinde olmak gerekir. Her mesele aşılmayı beklemez. Bazıları ileride daha büyük sorunların fragmanına hazırlıktır.

O yüzdendir ki kendinize değer vermek için sorunlarınızın ufak bir kısmını tanımadıklarınıza anlatmayı deneyin. İnanın konuşmalarınız olumlu geçtiğinde tüm sorunların aşılmasının mümkün olduğunu göreceksiniz. Sorunlara son verdiğinizde boş bir zihinle baş başa kalacaksınız. Ucu bucağı olmayan bir ovanın ortasında engelsiz yaşamanın zevk vermediğini göreceksiniz. 

Sorunlar aşılarak güçlü olmanızı sağlar. Sorunlara son vermek zayıflatır.

Konuşun, yazın, dinleyin...

Susmayın. 

Meselelerin sonunu getirmeye çalışmayın, bırakın meseleler kendi içlerinden çoğalsınlar. Sizler de bunlarla zayıf yanlarınızı güçlendirip, güçlü yanlarınızı insanlara sunun. 

Törpülendiğiniz yerde iz olan sorunları anlatın; en azından kendinizle konuşun ya da yazın. İnsanların size ulaşmasını sağlayın. Belki de sizin törpülendiğiniz sorunlar bazılarının içinde çıkamadığı sorunlardır. Hem sorunların içerisine hapsolan birinin tüm kapılarını çalmak yerine bir kapısını çalıp ses verseniz yeterli olacaktır. Bu sizin içinde değerli bir keşif olacaktır... Kendinizi, başkalarının o içinden çıkılmaz sorununun içerisine atmak isteyeceksiniz. Geri dönüp sorunların arasında kaybolma arzusuna tabii olmayı dileyeceksiniz. Yaşamın kıymeti mücadele içinde kaldıkça önemlidir. Sorunların, dertlerin olmaması her adımda zayıflamanıza sebep olacaktır.

Aşılmış her sorun arkanızdan gelen insanların yolunu süsleyecektir. İnsan sorunların çevresini dolaşmak isterse boşluğa düşer, sorunları ortadan kaldırırsa boş duvarları arasında tökezleyip durur, sorunlarla bağ kurarsa insan kalır. 

Son diye bir şey yoktur.
Son verdiğini düşündüğünüz her sorun daha büyük halde veya daha küçük ama etkili bir şekilde karşınıza çıkar. 

Saygılar...

Etiketler:

8 Yorum:

saat: 24 Haziran 2023 20:55 , Blogger Makbule Abalı dedi ki...

Ne çok şeye, kişiye, zamana, mekâna, konuya "Erişim Engeli" koyuyor ve susmayı tercih ediyoruz.
Güzel bir yazıydı. Düşündüren, eğiten, sorgulayan...
Esenlikler diliyorum.

 
saat: 25 Haziran 2023 14:15 , Blogger maviye iz süren dedi ki...

bu dönemde benmerkezci anlayışın hakim olduğunu düşünüyorum.. kimse kimsenin derdini anlayamıyor... yine de iyimserliği, umudu kaybetmemek bizi biz yapacaktır... sorgulatan bir yazıydı emeklerinize sağlık..

 
saat: 26 Haziran 2023 01:59 , Blogger Recep Altun dedi ki...

Merhabalar.
Yazınızı okuduktan sonra aşağıya aldığım tespite takıldım kaldım. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim.

"Beden sağlığı için ruha iyi gelecek müzikler artık gürültülü,
Sebzeler ilaçlı,
meyveler hormonlu,
ekmekler zehirli...

Dedikten sonra ümitsizliğe çare olamayacaksak, her şey bitmiş demektir.
Sağlıcakla ve esen kalın.

 
saat: 30 Haziran 2023 11:11 , Blogger Murat Karakılıç dedi ki...

Saygılar, katılıyorum.
Teşekkür ederim Recep Bey

 
saat: 30 Haziran 2023 11:13 , Blogger Murat Karakılıç dedi ki...

Teşekkür ederim öğretmenim, saygılar

 
saat: 30 Haziran 2023 11:15 , Blogger Murat Karakılıç dedi ki...

İnsan olarak bu dönemlerde duygusal yorgunluklar yaşıyoruz, hak veriyorum size de teşekkür ederim saygılar

 
saat: 30 Haziran 2023 20:27 , Blogger Recep Altun dedi ki...

Merhabalar.
"...Kendinizi, başkalarının o içinden çıkılmaz sorununun içerisine atmak isteyeceksiniz. Geri dönüp sorunların arasında kaybolma arzusuna tabii olmayı dileyeceksiniz. .."

Sayfanıza geldim ve paylaşımı yeniden okudum. Çünkü o kadar çaresiz kaldık ve o kadar bunaldık ki; iyi olmak için, umudumuzu kaybetmemek için, geleceğe güvenmek için adeta cambazlık yapıyoruz. Kısacası bu ülkenin bir vatandaşı olarak bizler üstümüze düşenin çok fazlasını yapıyoruz; en kıymetlimizi canımızı veriyoruz. Daha da verecek bir şeyimiz kalmıyor. Yeter artık!..
Sağlıcakla ve esen kalın.

 
saat: 1 Ağustos 2023 03:32 , Blogger Murat Karakılıç dedi ki...

Recep Hocam size katılıyorum. Teşekkür ederim 🤝

 

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa