18 Aralık 2023 Pazartesi

İnsanların toplumun anlayış ve benimseyişlerinden kopmak istemesi;

 


                                                                  Fotoğrafın alındığı profil




Kırıp dökmeler nedendir? Niyedir insanların hayatlarına girildiğinde bir enkaza dayalı eylemlere girişilir? Teması '' yaşam '' olan bu döngüyü niye tersine çevirmenin daha makul ve olması gereken bir tutum gibi sergileniyor? 


Bizler doğumdan sonra yaşamın o mucizevi çizgisinin üzerinde hayatta kalma yarışına katılmış birer yarışçılarız. Henüz emekleme dönemlerinde çizginin dışında hareket ediyor olmalarımız pekala hoş karşılanmıştır. Keza ayağa kalkıp yürümeye başladığımızda o gerisin geri emeklemelerden dolayı geride kalışlarımızı paytak ve aceleci adımlarla kapatmaya çalıştık; kah düştük kah ağladık... Sonuçta o yolun eksik yanlarını tamamladığımıza kanaat getirdiğimizde gördüklerimize hayret etmeye başladık.


Bunlardan biri '' büyüme '' olgusunun insan içinde müthiş bir etkileşimde kalmasıdır. İnsan büyüdüğünü, büyüdüğü vakitlerde değil daha çok yalnız kaldığı ve hüsrana uğradığı vakitlerde anlama başladı. İnsanı olgunluk penceresinin farkına varmasını sağladı. Haliyle döngü bir bakıma daha öteye evirildi. 


Tabiat, insanların görkemlerine alışkın değildir. Çünkü insanlar, toplu halde yaşam sürdükleri günden bu zamana denk tabiatın kolları arasında hükümlerini sürdürmüşlerdir. Yerleşik hayatın filizleri atılmaya başladığı andan itibaren '' ihanet '' kavramı insanların merkezlerini işgal etmeye sonrasında da ele geçirmeye başladı. Tabiat, döngünün dışına çıkan canlıları yani insanları yaşamın  çizgisinden sapmalarının tanığıdır. İnsanların   döngüye yeni bir evre katmaları tabii ki ilahi gücün katkılarıyla gerçekleşmiştir. Hiçbir insan evladı veya topluluk istediklerini elde etmek için topyekun bir fikri benimseyemezler. Haliyle benimsediklerini sanarak aslında yaşam denilen mucizevi gücün karşısında zayıflığa düşerler. Topluluğu bir yola sevk edenler azınlık yani bir avuç insan fikridir, anlayışıdır. 


Şimdiler de ise toplum topyekun, bir insanın yaşamına '' karışabilme, engelleyebilme, hak sahibi '' olabilme hakkını kendilerinde görüyorlar. Farkında olmadan bir avuç yani azınlık sayılacak insanların, toplumları doğru ve olması gereken o değerli yola götürmelerini engellemiş oluyorlar. Toplum bu durumun vahametinden habersiz kırıcılığı, gaddarlığı, hadsizliği ve memnuniyetsizliği bir '' inanç '' olarak gördüklerinden, başka insanların kendi fikirlerine sunacakları eleştirileri kılıç darbesiyle kesiyorlar. 

İçinde bulunduğumuz topluma baktığımızda '' herkes '' birilerinin '' yaşamına '' müdahale etmekte ve yine baktığımızda '' birilerinin '' yaşamı herkesin hedefi haline gelmektedir. Ekranları boyayan yüzlerden bahsetmediğimi bilmenizi isterim. O kişilerin bu denli göz önünde bulunmaları, toplumumuzun zihnen geri kalmışlığının göstergesidir. Bu ayrı. Bahsettiğim insanın kendi çevresi içerisinde mahrum bırakıldığı durumlardır...

Şimdi şu soruyu sorabiliriz; toplumların yansıttığı bu tutumlar ilahi gücün etkisiyle mi olmuştur? 

- Hayır. Bu tutumların yansıtıcı özelliği yoktur. Çünkü ilahi bir gücün etkisiyle olması için zihnen bir aydınlanma yaşanması gerekir... Bir avuç insanın toplumu doğru ve değerli yola sürüklemesi gerekir. Bunun olmadığı yerde ise toplumlar zihinlerini terk eden algıların yokluğunu aramak için sağa sola koşturmaya başlarlar; neticede ulaşamadıklarını anladıklarını da birbirlerine seslenirler... Bir, iki, üç derken sayıları hızla yükselerek önce azınlığa ardından kabalığa daha sonra topluluğa en sonunda da topluma evirilirler...


Yıkımları zordur ancak yıkıcı etkileri hafife alınmayacak güce sahiptir. İnsanların, toplumların anlayış veya benimseyişlerinden kopmak istemeleri ve hatta uzaklaşmak istemeleri bu sebeptendir. Gürültüleri anlamsızdır. Sağır edici değil de huzur bozucudur. 


Etiketler:

1 Yorum:

saat: 19 Aralık 2023 12:18 , Blogger Makbule Abalı dedi ki...

Fotoğraf, bir sembol ya da bir simge gibi düşündürücü. Yazının ikinci paragrafındaki ilk cümle ne çok şey kapsıyor: "Bizler doğumdan sonra, yaşamın o mucizevi çizgisinin üzerinde hayatta kalma yarışına katılmış birer yarışçılarız."
Son cümle insan zihninde pek çok açılıma yol açıyor; Bazı gürültülerin sağır etmeden huzur bozması gibi, toplumsal yaşamda belki insanı öldürmeyen ama yaralayan, inciten, ruhlarda travmalar bırakan öyle çok uyaran var ki. "Kalan sağlar bizimdir " anlayışı halâ yürürlükte.

 

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa