Aile, çocuk ve toplum.
Çocuklar iki şeyi unutmaz; şiddeti ve sevgiyi.
Davranışlarınız, sözleriniz bir süre zihinlerinde canlanır fakat sonrasında geride kalır. Çocuklar zihinlerini meşgul eden bu tür soyut eylemlere fazla tahammül etmezler. Sadece bir şiddet eğilimi ya da sevginin gösterisi canlarına kazınır. Haliyle ebeveynler çocuklarının dünyalarına girmeyi başaramazlar. Bu da zamanla söz geçirememeye ve lakayt olmalarına yol açacaktır.
Ebeveynlerin çoğunluğu kendi yaşamlarında elde edemedikleri ve sözünü edemedikleri ne varsa bunu bir tabu haline getirip çocuklarının dünyalarına bırakarak gerçekleştirmelerini beklerler. Bencilik yapan ebeveynler bilmezler çocuklarının dünyalarını talan ettiklerini. Gün geçtikçe büyüyen çocuklar karşılaştıkları tabulara meydan okumaya başlarlar. Kendi istekleri ve yanlışları doğrultusunda meydana getirdikleri tabulardan ziyade ailevi meselelerin tabularıyla karşılaştıklarında, zıt yöne ilerlemeler başlayacaktır.
Ebeveynlerin çoğunluğu kendi iç alemlerinde bir köşeye attıkları ve söz hakkı vermeyi unuttukları tüm eylemlerini ayağa kaldırmaları için çocuk büyütüyorlar... Belirli bir yaşa gelen çocuklarını zincirlenmiş, tozlanmış ve terk edilmiş eylemlerinin üzerine ilerlemesini isterler.
son yıllarda hızla değişime uğrayan '' aile çatısı '' günümüzde toplumumuzun başına yıkılmış durumdadır. Çocuklar ailelerinden kopuyor, gençler yaşamdan tiksiniyor, yetişkinler yaşananlar karşısında tepkisiz kalmayı başardıkları için kendilerine kızıyor, olgun insanlar gerideki insanların görüntülerine kahroluyor...
Sırf birilerinin merakını, isteğini ve doyumunu giderme adına kendi kültürümüzü, kendini bilmez insanlarımızı memnun etmek ve dikkatlerini çekme adına yok ettik. Bu da yetmez gibi sırf '' evli '' görünmek için niteliği olmayan insanlarla zorunlu birliktelikler yaşıyorlar.
5 yıl öncesinde dünyaya gelen çocuklar, 10 yaşına bastıklarında genç ve yetişkin insanların konuşmaktan kaçındıkları, gına geldiğine kanaat getirdikleri konulara hakim olacaklar. Aile dinamizminin yok edilişini hayretle içinde izleyeceğiz. Şimdilerden ön koltuklarda yerimizi aldık.
-
Aile bağıyla büyütülen çocuklar, aile bağından kopuk büyütülen çocukların her daim hedefi olacaklardır. Hangi çocukların insanlık için yeni buluşlar meydana getireceğini bilemeyiz ancak ruhsal olarak toplumun dinamiklerini hangi kesimin oluşturacağını bilebiliriz. Aile bağından kopuk nesiller, toplumun anlayışlarında ve yapısında devrim niteliğinde değişimlerin oluşmasına zemin oluşturacaklardır.
Günümüz toplumuna bakıldığında ne demek istediğim anlaşılacaktır.
Yaşamdan uzaklaşmayı, düşüncelerinden bir an olsun çıkarmayan gençlerin de olduğunu biliyoruz. Yine intiharın eşiğine gelenlerin yaşamın daha ağır basması sonucunda vazgeçtiklerini de biliyoruz, yaşamın ağırlığını hissedenlerin dünyadan göçtüğünü de...
-
Süreç içerisinde kendini sağlıklı bir insan konumunda tutmaya çalışanlar, düşünceleri sağlıksız insanların zorbalığına maruz kalacaklardır. Günümüz gençliğinin iyi ve saf insanlardan habersiz yaşayacakları ne üzücüdür.
En azından kendi adıma söyleyebilirim ki narin ve saf insanlara çok tanık oldum, tanışıklığımda oldu. Zaman geçirdiğim ve bir şeyler paylaştığımda. Belki de bugün düşüncelerimizin ve davranışlarımızın temelini narin ve saf insanlardan kıvılcımlar oluşturmuş olabilir...
-
Hayır, bizim çocuklarımız akıllı ve her şeyin bilincinde diyebilirsiniz. Herkesin öyle olmadığını bilmeliyiz... Her ebeveyn çocuklarına kendi eksikliklerini dayatmayabilir. Dayatmayı hissetmeyen çocuklar geleceğe yön verebilir ve unutulmamalıdır ki çetin bir cenk göstermeleri gerekiyor. Karşılarında yine kendileri gibi eksikliklerle dolu bir topluluk olacaktır.
Hayır, bizim çocuklarımız akıllı ve her şeyin bilincinde diyebilirsiniz. Herkesin öyle olmadığını bilmeliyiz... Her ebeveyn çocuklarına kendi eksikliklerini dayatmayabilir. Dayatmayı hissetmeyen çocuklar geleceğe yön verebilir ve unutulmamalıdır ki çetin bir cenk göstermeleri gerekiyor. Karşılarında yine kendileri gibi eksikliklerle dolu bir topluluk olacaktır.
2 Yorum:
Kendi çocukluk dönemime ve şimdiye bakınca çok fark var ortada. Çocuklukların yetiştirilme şekli değiştikçe farklı nesiller ortaya çıkıyor. Kimi yandan iyi yönleri olsa da başıbuyruk, gamsız, saygısız olanların sayısı her geçen gün artıyor. Aile bağının eskisi gibi önemi kalmadı.
Yetiştirilme farkından doğan sorunu kendim yaşadım. Beklentiler, amaçlar ve yaşayış şekli uyumsuz olunca o insanla anlaşamıyorsun. Bu sorun herkes için giderek artacak bence.
Yazdığınız her şeye hak veriyorum Duygu hanım. Hiçbir dönem böylesine gençlik kıyımı ve vahşeti yaşanmamıştır. Umarım tez zamanda farkına varılır ve düzeltilir. Yoksa bu gidişle onarılması güç bir tabloyla karşı karşıya kalacağız. Saygılar.
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa