15 Ocak 2024 Pazartesi

Zaman!











Hayat yoluna devam ederken, bizlerin maruz kaldığı olaylar için bekleme yapmayacağı gibi yetişmekten başka çaremiz kalmıyor. Bazen büyük parçalarımızı ardımızda bıraksak da geri dönüşü olmayacağından dolayı içimiz kan ağlıyor. Bu kabulleniş en büyük acılardandır. Zaman, inanılmaz şekilde hızlı ilerliyor. Bizler bunun pek farkına varmıyoruz. Günlük yaşamın sunduğu olağanlıklar, zaman kavramından kopmamıza ve akabinde zamanın nasıl geçtiği konusunda şaşkınlıklar içinde kalmamıza sebep oluyor.

Geçmişe baktığımızda gençliklerinde müthiş donanıma sahip büyüklerimiz, o dönemde yaşadıkları ve tecrübe ettikleri eylemleri, olguları günümüze kadar taşıyıp bizlere sunmuşlardır. Bizler de sunulan bu fırsatları önce tükettik sonra da canı çıkmadan bizden sonrakilere sunmaya hazırlanıyoruz. Bize el bebek gül bebek verilen duyguları, düşünceleri bizler canı çıkmış vaziyette kollarımızda tutuyoruz. 

Zaman kavramının nasıl işlediğini bilmediğimizden kaynaklıdır. Zamandır, alır başını gider dar anlayışıyla bakarsak hayatın kıymetini ve değerini anlamamış oluruz. Şayet insan hayattan değer veya kıymet aldığında zamanın hızlı geçme ihtimali yoktur. Dolu geçen günler, aylar ya da yıllar, boş geçen anılara nazaran hak vereceğiniz gibi daha iyidir. Bizler de, bize altın tepside sunulan o fırsatları tepsi olmadan taşımaya çalışıyoruz. Zaman insanları kandırarak  '' başkalarının beklentisi '' olan tarafa yöneltiyor Bunun en büyük aracısı medyadır. 

Duyguların, düşüncelerin ana teması insandır. İnsan kendisine öğrettiği kadarıyla varlığında değer taşır. Başkalarının sunduğu değerler geçip geçicidir. Kendilerini yok sayıp, onların '' söylemlerinin '' açlığını çektiğinden dolayıdır insanların bu denli kopuk yaşamaları.

İnsanların '' topluma '' karışması gerekir. Toplumdan soyutlanmış şekilde hayat yaşayan kişiler, birçok duygudan muaf kalır .

Evet, muaf kalır fakat bu onların '' duygulardan '' kopmuş olduğu anlamına gelmez. Toplum bir insanın kimlik oluşumunu sağlayan kesimdir ama ANA unsur değildir. Ana unsur kişinin kendisidir. Topluma tam manasıyla tüm benliğiyle karışanlar '' kendi özünden '' uzaklaşmış olurlar. Her şeyin dozunda olması gerekir ki toplum yönüne fazla kapılmak kimlik kaybına neden olur. Toplum içine karışmak veya toplumla bütünleşmek kavramı ya da anlayışı eski dönemlere aittir. Günümüzde bu argümanın pek sağlıklı işlev gösterdiğini düşünmüyorum. Toplum kendi içinde kopuktur. Haliyle zaman topluma karışmakla  daha hızla ilerleyecektir. Neticede günümüzün toplum içindeki kişilerin düşünceleri, anlayışları tek bir kalıp haline indirgenmiş durumdadır. Velhasıl '' toplumla bütünleşme ''kavramı ne yazık ki ülkemiz için geçerli bir eylem değildir. Aksine insan için oldukça zararlıdır. 

Zamanınızı topluma girmek için harcayacağınıza kendi topluluğunuzu oluşturun. Topluma her daim bir elinizi uzatın sakın iki elinizle tutmaya çalışmayın. İnsanın bir yanı kalabalığa, diğer yanı kendine aittir. Kalabalıklardan öğrenilenler diğer yanınıza ders niteliği taşır. Diğer yanınızda öğrendiklerinizi kalabalıkta uygulamak yada uygulamamak için kullanırsınız. Zamanı ikiye bölmüş olursunuz. Bir tarafta hızla ilerleyen zaman, kendinizle bütünleştiğiniz yerde doya doya geçer. Bir yerden kaçan zamana bu tarafta sarılırsınız.

Yapısı bozulmuş, anlayışı kıtlığa evirilmiş, bakışı arsızlığa bürünmüş bu yerde '' iyi '' tanımına uygun bir kişi arayışına girerek zamanınızı hiç etmeyiniz. Kendinizle geçireceğiniz her an, boş yere geçirdiğiniz o günlere, aylara ve hatta yıllara bedeldir. 

İnsanın önce kendini bilmesi ve anlaması gerekir ki sonrasında insanları en sonunda da insanlığı anlasın. Şimdikiler oturdukları sofrada birbirlerinin değerlerini, duygularını yerken insanlığı anlama üzerine ağız dolusu anlamsız kelimelerle konuşmaya çalışıyorlar...

Bu sofranın müdavimleri gün geçtikçe fazlalaşıyor. Kapıları ardına değin açıktır. Kendinizle ne kadar çok zaman geçirirseniz geçirin yolunuz bu alana düşecektir. Kendinize yönelteceğiniz kritik iki soru olacaktır;

- Çoğunluğu olduğu yer, doğru yer midir?
- Benim burada olmam, değerli olduğum anlamına mı gelir? 

Soruların alacağı cevaplar izleyeceğiniz yolun ne tarafa olduğunu gösterecektir. Bu alana girerseniz zaman su gibi akacaktır ve hayat denilen o büyülü yolcuğunu uzağında kalacaksınızdır; bilginize.






Etiketler: , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa