24 Mayıs 2024 Cuma

Basımına onay verilmeyen '' roman '' dosyam :)

Öncelikle herkese merhaba. Daha önce yazdığım ve (İTHAKİ)yayınevi tarafından basımına onay verilmeyen roman dosyasında tekrar düzenlemeler yapıyorum. Biraz araştırınca gönderdiğim yayınevinin yazarlardan beklentilerinin fazla olduğuna kanaat getirdim. Öncelikle yazarın bir başarı yolculuğunda olması gerekiyormuş. Allah'ın garip bir kulu olan benim eğitimim ilkokul mezunuyla sınırlı olup, lise terk olarak hayatın bir köşesinde durmaktadır. 

Öncesinde deneme türünde bir yazı dosyası hazırlayıp göndermiş fakat olumlu cevap alamamıştım. İlk yazıp gönderdiğim deneme türündeki yazıların hepsini silip atmıştım. Pişmanlık yaşamadım sonuçta tekrar yazarım demiştim. Yazdım da hem daha iyileri hem daha kötülerini. Yazmaktan bir an olsun vazgeçmedim yazmaya başladığım günden bu yana. Sadece roman dosyasının kabul edilmeyişinden sonra yazmaya 6 ay kadar bir ara verdim. 180 günlük yazma eksikliğini gidermek pekala zor olsa da üstesinden gelmeyi başardığımı düşünüyorum. 

Yazmaya devam ediyorum. Diğer tarafta ise roman dosyasında düzenlemeler yapmayı sürdürüyorum. Aslında yazdığımı okuyunca ne güzel bir hikayeye parmak bastığımı anlayınca gönlümde bir gururlanma oluyor. Hastalık, aşk, ailevi birliktelik, ölüm, isyan... birçok konuyu 200 - 250 sayfaya sığdırmış bulunuyorum.

Dosyaya eklemelerim ve içinden çıkarmalarım olacağı içinde sevinçliyim. 4 yıl önce yazdığımı okumak ne yalan söyleyeyim huzurlu ve gurur dolu olmamı sağlıyor, her ne kadar roman için kabul edilmemiş olsa da. Bu benim için büyük bir başarıdır.

Gönlüm rahat, ruhum huzurlu.

Düzenleme bittiğinde belirli kısımlarını sizlerle paylaşmayı isterim. 


yollarınız çiçeklerle dolu olsun.

Etiketler:

22 Mayıs 2024 Çarşamba

Zaman ;

Zaman bizlere üzerinde bir şeyler inşa etmemiz için sunulmuş soyut bir gerçekliktir. Zaman, insanlık için bir özdür.

Bizler beşer canlılar olarak aciz ve özün farkından kopuk insanlarız. Zaman üzerine düşeni yaparak bizleri muallaktan bırakır. Aslında zamana sunduğumuz vurdumduymaz ve gamsız hallerimiz, zamanı ileri sürelerde başka kalıplara dönüştürmektedir.

Zaman sabittir. Bizler genel itibariyle bir şeyleri kabul etmeden önce heykeltıraş zanaatı gösterenler gibi önce yontar sonra da ince dokunuşlarla istediğimizi ortaya çıkartırız. 

Zaman, insanı sırtına alarak iyi, kötü, deneyim kazandıracak ya da hüsrana uğratacak tüm yollardan geçirir. Bizler dallarında yollara sarkan yaprak tanelerine işlenmiş '' zaman '' yolcularını karşılarız. Her bir yolcu bizleri yontmakla kalmayıp ince dokunuşlarla bir şekle bürümeye çalışır. 

Ne üzücüdür ki insanlar karşılaştıkları '' şeyleri '' bir imkan, uyarıcı ya da mesele olarak görmezler.

Zaman, insana dersler sunar. Geri dönüşü olmayan yolda ilerliyoruz. Arkamızı döndüğümüzde gözlerimizin önüne anılar gelir. Onlar da zamanla silikleşir. Çünkü zaman müthiş bir ivmeyle ilerlemektedir. Zamanı değerli gösteren şeylerden birisi de '' düşünmektedir. ''

Düşünmek, zamanı durdurmaz ancak değerli bir yolculuğa dönüştürmektedir. 

Zihne misafir edilen her düşünce uzun yolda hayallere dalmak gibidir. Buradaki tek fark birini beşeri olarak diğerini de ahiret için yapmaktadır. 

Ziyadesiyle İlahi gücü anımsamak bir nevi zamanın sırtında ilerlediğimiz yolun güzelliklere dönüşmesine vesile olabilir. 
Şunu da unutmamak gerekir; zaman, sırtında taşıdığı beşeri canlının gördüğü, bildiği ve anladığı doğrultudaki yollardan ilerler.

Zaman kıymet bilmez; kıymetli, değerli her şeyi ardınızda bırakmanız için adeta yolları ışık hızında kat eder. Dünyevi şeyler bizleri adeta uçurumun kıyısında ilerlememizi sağlar.

İyi ve güzel düşünceler zamanın anlamsız ya da huzursuz geçmesini engelleyebilir. Bizler önünde duramadığımız zamanın sırtında yolculuklar yapanlarız! 

Zaman mutlaktır. Soyut olsa da hiçbir soyut kavram zaman gibi somut gerçekliklerin karşısında öz gibi duramaz.  Görsel olarak bilinmezdir. Bilinmezlik olarak da görsel bir gerçekliktir, zaman.

İnsan, zaman üzerine inşa edilmiş bir yaşamın içerisindedir. 

Zaman, ayaklarımızın altında filizlenip ileri dönemlerde köklenip büyümeye başlar. Zaman'la ayaklarımız yerden kesilir. Kökünü topraktan söküp yola koyulmaya başladığı vakit, sırtında duran beşeriye aldırış etmeden, nasıl besleniyorsa o yolda ilerlemeye başlar. 



Etiketler:

1 Mayıs 2024 Çarşamba

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 245

 


Ağaç Ev Sohbetlerimizin bu haftaki konusu Peliş arkadaşımızdan gelmiştir.

Konu;

"Kendi hayatımız üzerinde %100 kontrol sahibi olabilmemiz mümkün müdür?"


Bunun için öncelikle zihnimizi tam manasıyla kullanabiliyor olmamız gerekir. 


Tabii istisnalar da bulunabilir. Bunlar genel manada duygularla mümkündür. Bir sevginin, bir hüznün, bir sevincin, bir öfkenin meydana getirdiği davranış modelleri bize aittir. Çünkü aklın erişmek istediği yerlerin önünü kestiğimizde davranışlarımız sazı eline alır ve yüzde yüzlük bir performans sergileyebilir. Bunlar kısa süreli anlık patlamalar ya da göz kararması gibidir. Sonrasında ise pişmanlık ayyuka çıkar. İnsan bilinci; davranışların, düşüncelerin ileri safhalarda doğuracağı sorunları önceden kestirebilir fakat bunu kişinin zihninde zuhur ettirmez. Tam kontrolün destekçisi olmazlar ve bir köşeye geçerek kişinin hal ve hareketlerini seyreder. 


Bir insanın hayatının yüzde yüzünü kontrol ettiğini varsayım olarak görürsek bu kişinin eksiklikler yaşayacağını bizlere gösterir. Kontrolün fazlası derslerden edinilmesi gereken öğrenimlerin önünü kesmektir. Bilgiye ulaşmanın merakına hançer vurmaktır. Doğal yaşamın işleyişini sekteye uğratmaktır ve düşman kazanımını fazlalaştırmaktır.


Bizler kusurlu canlılarız. Rabbim bizleri muhtaç yaratmıştır. Halimiz, vaktimiz, gücümüz ne kadar fazla olursa o kadar acizizdir. Çünkü kırılmalarımız hemen gerçekleştiği gibi onarılması da bir o kadar zordur. Ziyadesiyle bizlerin yüzde yüzlük bir sahip olma potansiyelini kaldıracak donanıma sahip olmadığımızı söyleyebilirim. Bu benim naçizane düşüncemdir. Bizler bir konuyu eline boyuna ele aldığımızda bile yüzde yüzlük bir performans göstersek de bir yerlerden patlak verir. İnsanlar sahip olmanın ağırlığını kaldıramadığı için Rabbim bizleri aciz ve muhtaç yaratmıştır. 


Bizler sadece anlık veya kısa süreli şeyler üzerinde potansiyelimizi gösterebiliriz ancak onu da yüzde yüz gösteremeyiz. Bizler  aciz olduğumuz için, karşıt bir görüşü aklımızdan hiç çıkarmayız. Şöyle ki hayatımız üzerinde kontrol sahibi olduğumuzda bir yerlerden saldırı olacağını kodlarımız biz farkında olmadan hücrelerimize haber salacaktır. Bu da bizleri kontrol sahibi olmaktan çıkartacaktır ve acizliğe, korkuya veya tedirginliğe sürükleyecektir. 


Haliyle bizler hayatımızın hiçbir alanında yüzde yüzlük bir kontrol sahibi olamayız; yarısı bile olamayız. Bizler toplumun yansıttıkları ve karşımıza çıkartılan şeylerin doğurduğu sonuçlardan aldığımız veya çizdiğimiz yollarda ilerleriz. Onu da yüzde yüzlük bir kontrolle yapamayız. 

Etiketler: