Donanımlı insan
Devlet mekanizmasının insanlar üzerinde sergilediği '' ideoloji '' argümanı düşünmekten, algılamaktan ve de sorgulamaktan uzak tuttuğu kadar insanı kendisinden uzaklaşmasına vesile olmaktadır. Bunun farkında olanlar bataklıktan çıkmak için çırpınırken diğerleri de yanlarında kulaç atıp düzlüğe ulaşmak isteyenlerin kollarından tutarak ilerlemelerini engellemektedir. Herkes bir bakıma kendince özgürken geniş perspektifte Dostoyevski'nin kaleme aldığı Ölü Evinden Anılar hikayesinde yer alan anlatıyı resmediyor ve de sahneliyor(uz).
Herkes kendi alanında büyüklük taslıyor veya büyüdüğünü sandıkça küçülüyor.
Gelecek nesillerin bilgi ve birikim deryasından en iyi şekilde faydalanmalarını sağlayacak yegane kimliğin donanımlı olmaktan geçtiğini bilmelilerdir.
Günümüz penceresinden baktığımızda donanımlı insanların genel itibariyle sessizliğin içerisinde kaldıklarını görebiliriz. Herkesin bildiği gibi kötülüğün nam saldığı bir dönemin içerisindeyiz. Kötülüğün en vahşi hallerine tanık olmakla beraber, iyiliğin kırıntısına hatta zerresine hasret kalmış bulunuyoruz.
Çok okumak, çok yazmak, iyi dinlemek, iyi analiz etmek, iyi bir konuşmacı olmak... Bunlar ziyadesiyle güçlü bir insan profili oluşturur. Donanıma sahibi bir insanın önceliği yaşadıklarından ve gördüklerinden çıkarım yapmalarıdır. Yaptığı bu çıkarımlardan elde ettiği sonuçlar iyinin tüm hallerini içinde tutup, kötünün her halini dışarı çıkarmak olmamalıdır. Bir kişinin donanım sahibi olmasındaki en büyük etken bana göre ruha iyi gelmeyen her eylemin, görüşün ve de biçimin karşısında onu evcilleştirmeye çalışmasıdır. Bu davranış zamanla kötünün iyiliğe evirilmesine vesile olacaktır. Fakat bunun için sağlam bir irade gereklidir. Herkes bünyesinde iradeyi taşır ancak sonrasında ağır gelir ve bırakırlar veya keşfetmek için yola çıkarlar. Neticede bir avuç insanın ulaşabildiği bu yol, herkese nasip olmamaktadır.
İnsanın kendinden uzaklaşması bu yüzdendir.
Kişiler, yaşamın zorlayıcı yanlarıyla karşılaştıkları an üzerine gitmek yerine gerisin geri ilk adım attıkları yere giderler.
Belki de donanımlı olmanın en katı kuralı burada geçiyor olabilir mi?
Zorlukların üzerine git!
Anlıyorum. Duygularımız bölük pöçük, anılarımız yavan, gülümseyişlerimiz tatsız, adımlarımız hafif, bakışlarımız cansız, yüzlerimiz kırışık, saçlarımız kırık, kulaklarımız duymak istemediklerimizin fazlalığından ötürü sağır kalmış, soluğumuz insanların leş kokan ağır hitamları yüzünden tıkalı...
Üzerimizde insan hatalarıyla dolu bir yığın çöplük bulunuyor. Kendimizi bu bataklığın içinden kurtarıp da cevherimize ulaşmakta artık zorlanıyoruz. Kollarımız, yüklerden ağırlaşmış vaziyette. Keza ayaklarımız, eskiden '' yerin yüzünü acıtarak yürüyün ki hayata meydan okuduğunuz anlaşılsın '' denilirdi. Şimdiler de havada asılı duran bir boşluğu andıran ruhumuzu taşıyamıyoruz. Yerin yüzüne batıyoruz.
Neresinden tutarsak tutalım bir şekilde elimizde kalıyor veya buharlaşıyor.
* Hayat sanki parmak uçlarına basarak ilerliyor. Varlığımıza dokunması gerekirken, bir tüy misali süzülüp yanımızdan geçiyor. Esintisi ürpermemizi sağlıyor ama kendimize bir türlü gelmemizi sağlayamıyor. Çünkü ziyadesiyle kendimizden uzağız. Seslendiğimizde duymuyoruz. Ancak binlerce kilometre uzaktan bir iç çekişi iliklerimizde hissediyoruz... Acının tüm feryatlarına kulak kesilirken, esas konusu '' kendimiz '' olan hiçbir eyleme kulak kabartmıyoruz.
Biraz konudan bağımsız, içe dönüş yaşadık...
Donanımlı bir kimliğe sahip olmak için önceliğimiz kendimize ulaşmamızdır. Uzak kaldığınız o boşlukta meydana gelen tüm eylemler, olgular karşınıza çıkacaktır. Heybetleri göz alıcı, ürkütücü ve bir o kadar da ihtişamlı olacaktır. Mücadelenin sonunda galibiyetin veya mağlubiyetin pek bir önemi olmayacaktır. Galip gelirseniz mağlup olan yanınızı tamir edeceksiniz. Aynı şekilde mağlup olursanız, galip geldiğiniz tarafınızla kutlamalar yapacaksınız.
Fayda zarar ilişkisini en iyi şekilde biçimlendirildiğinde kazanımların her türlüsü mağlubiyetleri kucaklayacaktır. Neticede bu serüven bizimle alakalıdır. Biz kendimizi yonttuğumuz müddetçe yetkin bir yapıya, edilgen bir kimliğe, güçlü bir karaktere ve de uyumlu bir insan profiline sahip oluruz...
Saygılar.
Etiketler: deneme
1 Yorum:
Donanımlı insan olabilmek gerçekten zor. Kendi açımdan örnek vermem gerekirse, bir şeyleri iyi yapmak için, kendimi geliştirmek için uğraşıyorum ama eksik kaldığım yönler var elbette:)
''Zorlukların üzerine git'' yazmışsınız ya, ne kadar gidiyorum, gidebiliyorum bunu düşünmem gerekiyor. Her zaman mümkün olmuyor, belki de bazı korkularımdan dolayı, bilemiyorum:)
Çok güzel bir yazı olmuş, kaleminize sağlık:)))
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa