Soyutluk gözle görülmese de ruhen hissedildiğinde '' somutluğa eş değerdir. ''
Peki bu yaşama umudu dediğim gerçekliğe ne denli sarılıyor ve koruyorum? Şöyle bakınca sarılmaktan ve korumaktan ziyade yanımda durmasına kayıtsız kalıyor ve görmezden geliyorum. Fakat ileri bir adım attığında yer yerinden oynuyor, ortalığı ayağa kaldırıyor ve olduğum yere çöküp isyanlar ediyorum. Çağrışımlarıma karşılık olarak gitmekten vazgeçiyor ve gönlümü alma adına hüzünlü bir gülümseyiş yansıtarak yanıma oturuyor. Bir adımlık öteye gittiğinde sergilediğim tavırlar netice itibariyle yokluğuna alışmamın mümkün olmadığını işaret etmesine karşılık benim değil, onun bana ihtiyacı varmış gibi düşünüyorum. Karşısına geçip yokluğunun benden bırakacağını tesirleri dile getirmekten kaçınıyorum. Orada dursun, yeter diyorum. Dönüp baktığımda yanımda bir umudun yeşermese de solmasına rağmen durması kafidir anlayışıyla kabul ediyorum.
Aslında büyük yıkıntılara gebe halde yaşam sürdüğümü söyleyebilirim. Gerçekliğin gün gibi aydınlığı gözlerimi kamaştırsa da, görmezden gelmeyi bir kurtuluş olarak görmeye devam ediyorum.
Bir umudu yeşertmenin onu sevmekten, sarılmaktan, konuşmaktan ve iç geçirmekle mümkün olmasını bilmeme rağmen dokunmuyor, görmüyor ve sarılmıyorum... Kendime düşman, dışarıdakiler el iyisi oluyorum. Başkalarını doyurmam gönül zenginliği yitirmeme vesile olduğunu da biliyorum.
Karşıma çıkan insanların beni iyi bilmesi adına girdiğim haller kendimi tanımamamı açıkla belli ediyorum. Tamamıyla kendimi insanlara pazarlıyorum,
diyorsanız vah halinize.
beğenin nam saldığı bir dönemde '' dikkat çekici '' birisi değilseniz ne görünür ne de bilinirsiniz. Dikkat çekiciliğe endam, güzellik, duruşla değil değerler bakımından yitirilmiş bir karakter olarak bakıyorum.
Sözüm ona herkes birilerini dikkatini çekme adına girişimlerde bulunuyor. İnsanın girdiği haller öylesine üzücüdür ki karşılarına geçip yaptıklarının pek değerli olmadığından söz ettiğinizde '' suçlu ve halden anlamaz '' olarak bilinirsiniz.
İnsani olarak sıkı bağlara sahipken bir kopuşla tüm bağların düğümü çözülmekte ve hasım kesilmeler, güvenmemeler baş göstermektedir. Devamında karakter bakımından zayıflıklar baş göstermektedir.
Yaşama umudu dediğimiz soyutluğun aklen solgunsa ve kurumuşsa bu kimseye güzellik sunmaz ve başkalarının söylemlerine muhtaç bırakır. Şayet soyut olmasına rağmen kokusu mest ediyor, ayaklarınızı yerden kesse de elinizi bırakmıyorsa şanslısınız ki güçlü karaktere sahipsiniz.
Ne birileri size yaklaşabiliyor ne de sizden habersiz bahçenizden dolaşabiliyorlar. Siz istemediğiniz müddetçe kimse güzelliklerinize dokunamaz.
Hatalar, yanlışlar yapsanız da geri dönüşü size ağır sonuçlar bırakmayacaktır. Zira siz doğruya yönelmeyi kendinize alışkanlık ettiğinizden dolayı bu tüm ağır veya kısır meseleler sizi yıldırmaz, güçlendirir.
Dışarıya sunduğunuz izlenimler genelde '' ne gereği var ki? '' gibi söylemlerle dile getirilse de sizin maruz kaldığınız bir hatadan edindiğiniz tecrübeyi bu kişiler erişemeyecek hatta sorunlar karşısında yardım isteyeceklerdir. Çünkü kendi başlarına bir çıkar yol bulamadıkları hayatlarını başkalarının söylem ve istekleriyle yön vermişlerdir.
Güçlü kalmanız dileğiyle, sağlıcakla kalın :)
1 Yorumlar
Okurken düşündüren güzel bir yazı olmuş:)
YanıtlaSil