Kayıtlar

Aralık, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Küçük dağın büyük gölgesi

Resim
                                                                Fotoğrafın alındığı profil              Bir sabah uyandım ve insanların sokaklara döküldüğünü, ağladıklarını ve çocukların yerleri dövdüklerini gördüm. Gruplar halinde bulunan ebeveynler de dizleri üzerine çökmüş ellerini göğe kaldırmış dua ediyorlardı. Bazı duaların o sıcak tınısını duyunca huzura misafir oldum. Sonra bir gürültü koptu. Herkes çil yavrusu gibi dağıldı. Çocuklar bilmedikleri insanlara anne, baba diyerek koşup sarılıyordu. Gözleri kanayan ebeveynler çocuklarının isimlerini haykırıyordu.  Yaşananlara dayanamadım, koşarak aralarına girdim. Çocukların yanlarına gidip isimlerin öğrenmeye çalıştım. Kimse sesimi duymuyordu. Önünde eğildiğim çocukların gözleri bana değmiyordu. Ellerimle üzerimi yokladım. Hissediyordum...

En iyi dostlarım, koltuk değneklerim.

Resim
Öncelikle geçmiş olsun. İki kere bacak kırığı yaşamış birisi olarak aklınızdaki birçok soruya yanıt vereceğimden kuşkunuz olmasın. İçinde bulunduğunuz o buhranın nelere sebebiyet doğurduğunu bilirim, yaşadım.  Öncelikle kırığınızın parçalı olması iyileşme sürecinizi normal kırıklara nazaran biraz daha sancılı geçmesini sağlayacaktır. Tabii bu korkmanıza vesile olmamalıdır.  2009 (19) yılında karşıdan karşıya geçerken yavaş ilerleyen bir aracın önüne atlayıp yaya geçidinden karşıya geçerken yan yoldan gelen bir arabanın çarpması sonucunda yerden 10 metre kadar yükseldim ve orta refüjde bulunan palmiye ağacına çarptım. Ağacın dikenlerine batarak yere düştüm. Palmiye ağacı olmasaydı diğer yola düşebilirdim sonrası malum.  Hastaneye kaldırıldım. Ameliyatın beş saat sürdüğünü ablamdan öğrenmiştim. 10 gün hastanede kaldıktan sonra eve yolandım. 19 yaşında bir gençtim. Hayat karşısındaki tüm ideallerim, hayallerim, umutlarım bir kazada yerle yeksan oldu ve içe kapanık bir insan ...

Cennetin en güzel kokusu

Resim
  Yetmiş beş yaşındaki kamburu çıkmış yaşlı adam yol üzerinde dudaklarını oynatarak ilerliyordu. Sol elinin altındaki bastonu yaldız kaplamalıydı. Başını kaldırmakta zorlandığı gözlerden kaçmıyordu. İnsanların yüzlerini saran telaşı, sevinci, huzuru hissetmeye çalışsa da başaramıyordu. İnsanlardan yayılan renkleri algılayamıyordu. Boynundaki ipe bağlı gözlüğünü titrek ellerle gözünün önüne indirdi. Çocukların annelerinin, babalarının ellerini çekiştirerek gerilerinde kalan dükkanların camekanlarında görülen oyuncakları aldırmak için başlarını geriye döndürerek onların vicdanlarına dokunmaya çalışmaları yaşlı adamın yorgun canına dokunmaktaydı. Yanlarına yaklaşıp isteklerini onlara sunmak için yürüyecek gücü kendisinde bulamıyordu. Bazı çocuklar da ailelerini kandırarak ağlıyor süsü vermiş ve isteklerini aldırmışlardı. Diğer tarafta bizim yaşlı karakterimiz günlerdir görmediği hatta aylardır görmediği torununu hatırlamak için hafızasını kurcaladı. Dudağından hüzünle karışık tatlı ...

Çocukluk, insanın kara kutusudur.

Resim
Çocuklukta şekil almaya başlayan ancak henüz fark edilmeyen, zamanla yerini dizginleyen, güçlendiren kişilik bireyin hayatta kalmasını sağlayan en dayanaklı kalkan olmakla beraber, ağırlık katandır. Anlamsız kelimeleri, emeklemeler ve sonunda da paytak adımlar takip ederken iç kısmında yani kişinin öz benliğinde de kalıtımsal olarak yeni anlamlar, eylemler ve olgular yer edinmeye başlar. Bunlar şimdilik sözsel olsa da ileride büyüyüp kendinin farkına vardığında naif ve şeffaf soyutlukları arketipe çevirecektir. Hemen olmayacağı gibi kolay da şekil almayacaktır ve bireyi müthiş yorgun düşürecektir; şahsen kendine ulaşmak isteyenler içindir bu söylemlerim. Merakın önüne uğraş ve azim getirilmezse bireyin kendine ulaşması pek mümkün değildir. Bireyin – ben kendimi bulmak istiyorum – demesiyle olacak iş değildir. Önceliği dışsal olaylara bakış açısıyla iniltilidir. Dışarıda yaşananlardan kendine pay çıkartarak içsel süzgecinden geçirip kendine saydam görüntüler sunabiliyorsa yolun baş...

Çocuksu değerler, değer bilmezlerin elinde!

 ( FOTOĞRAF YOK )  Evliliğin kutsiyet değerlerine vakıflıktan çıkartıp kendi emellerine alet edip bununla beğeni derdine düşmek hangi insanların akıllarında '' gerekli '' olarak kabul görüyor, öğrenmek isterim. Çağımız hiçbir dönemde öne çıkmayan bilgi ve birikime sahip olmamıza imkan sağlayan bir donanımla varlığını sürdürürken, insanlar bu bilgi ve birikiminden habersiz, kendilerini ön planda tutmaya yarayan davranışların peşindeler.  Bu da sadakati ve değeri yan ürünlere kategorize edilmesini sağlıyor. İnsanlar zor kalmadığı müddetçe sadakate ve değere yargı gözüyle bakmıyorlar. İnsanı insan yapan temellerin başında gelen değer ve sadakat, bilinenin aksine bilinmezlerin arasında bırakılıyor.  Çocuklar rol model olarak ebeveynlerini örnek alarak büyürler. Gördükleri her şeyi taklit etme yeteneğine sahip çocuklar farkında olmadan normları ve hücreleri tarafından travmalara maruz bırakılıyor. Bugün 3 veya 5 yaşındaki çocuğun aklında yer edinmesine imkan vermediğiniz ...

Kadere(alınyazısına) yön verilebilir mi?

Resim
  Tüm dinlerde geçerliliğini koruyan bir söylem olan '' herkes kaderini yaşar '' sözü, insanların sığındığı bir anlayış olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanların çoğunluğu geçerliliğini kabul ettiği bu söylemi asırlardır devam ettirmektedir. Zamanla kötülüklere maruz kalanların '' kaderin bize çizdiği yol bu olmamalı '' gibi çıkışlar sergilenmiştir bu karşın inançlarını derinlerinde yaşayanların hiçbir bahaneyi önlerine almadıkları da bilinir. Günümüze kadar gerçekliğini koruyan söylemin gün geçtikçe değerini taşımakta zorlanıldığını bilmeyenimiz yoktur. Duruğunu korusa da inananların çoğunluğu azalmaktadır.  Dini ritüellerde '' kazanım veya kayıp '' olarak bilinen - kader, alınyazısı - değersizleşen toplumların çoğalmasıyla temelinde sarsıntılar yaşanmaktadır. Bir fiil gerçek kabul edilen ve destansı hikayelerin olduğu dönemlerden bugüne geldiğimizde, anlatılan hikayeler zamane insanlarındaki etkilerini günümüz insanlarında göremiyoruz....