Kayıtlar

deneme etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kırma zincirlerini

Ben buraya aitim. Buradan dışarı çıkmamalıyım. Düşüncelerimi, gözlerimdeki heyecanı, parıltıyı kimselere anlatmamalıyım. Bir şeylerin peşinden giderken temkinli adımlarla ilerlemeliyim. Pata küte, bodoslama gitmemeliyim. Bak gittiğinde nelerle karşılaştığını sadece sen biliyorsun. Gece başını yastığa koyduğunda zamanı geri almayı nasıl da istiyorsun, değil mi? Değer mi peki? Onca şeyin peşinde sevinç naralarıyla ilerlemek pekala güzel gelse de sonra? Söyler misin sonrasında ne oluyor? İçine kapanıp tenhalarına uğramıyor musun? Hani kimselerin haberi olmadığı, senin de tam manasıyla bilmediğin o izbe yerlere... Yapma, kırmaya çalışma zincirlerini. Ayaklarının bastığı yerler senin alanındır. Sınırların ötesindekilerin dünyalarına aldanma. Dünyalarına doğan güneşin güzelliği yada ihtişamı seni cezbetmesin.  Her yaşam kendi alanına bağlıdır. Bağı koparmaya çalışma! Sırt dönme bildiklerine, yaşadıklarına ve taşıdıklarına. Sevincin ya da acının sebep olduğu yaşlar, başkalarının dünyaları...

Acı, sevgi ve huzura komşudur

Resim
Dünya üzerinde yaşanan olayların bir sonucu olmalıdır. Bu sonuca ulaşmamız için insanlık olarak doğru durmalı, eğri konuşmamalı, yanlış tarafa dönmemeliyiz. Üstesinden gelmemiz gereken konuların başında bunlar geliyor diyebilirim. Yaşam bizim için uyanıp, telaşla koşturup sonra yorgun argın yatağa girmek değildir.  Hayat içerisinde ince ayrıntıları olan ve insana büyük deneyimler kazandıran bir gerçekliktir. Bizler bunlardan uzak kaldığımız ya da farkına varmadığımız müddetçe dünya üzerinde yaşananları anlamamız güçleşecektir. Yaşam sürdüğümüz coğrafyalar üzerinde  yıkımlar, yangınlar, savaşlar ve benzeri şeylerin her birisi toplumlara yani insanlığa büyük dersler sunmaktadır. Yakalayabilsek hani şu yaşananların '' nedenlerini '' işte o vakitten sonra dünyaya bakışımız değişecektir. Bir grup insan topluluğu, milyarları bulan insanları ne yöne dönmelerini sağlamakla kalmıyor, tercih ve yaşam standartlarını istedikleri gibi değiştirebiliyorlar.  Hangi insanın '' t...

Uzun yolculuklar

Resim
Hep olsun, çok olsun, benim olsun diye her şeyin açgözlülüğünü çeken bizlerin bitmek bilmez ihtiraslarımızla aslında bünyemizi hazin bir yenilgiye sürüklediğimizin farkına ne zaman varacağız?  O kadar uzağız ki bu da kendimizi bilmememizin neticelerinden biridir. Aslında neticelerin en büyüğüdür. İnsan aynaya baktığında gördüğü sima karşısında içe bir yolculuk yapamadığında gönlü sıcak tutması mümkün müdür? Ellerimizi isteklerimiz ve arzularımız için önde tuttuğumuzdan ötürü hanemizdeki cevherden habersiziz. Bir dönebilsek, bir görebilsek ve yaklaşıp sıkıca sarılabilsek... Uzun yolculuklarda başımızı pencereye yaslayıp nasıl da geçmiş ve gelecek yolculuğuna sürükleniyoruz. Bir zamanlar içimize dert olup sonra da unuttuğumuz o anılar damla damla gözlerimize dokunur. Bizi yaralayan, örseleyen ne varsa kan kayıplarına rağmen bir ah demediğimizi biliriz. Bu gibi canımızı yaralayan anılara göğü seyrettiririz. Çünkü biliriz ki şeritli yola baktığımızda gözlerimize batacak binlerce parçam...

İstila ediliyoruz

Resim

Sistem; aç gözlülük ve açlık

Resim
Ne kadar çok huzur ve sevinç isteklerini arşa yükseltirsek ki Rabbin samimi ve içten gelen duaları geri çevirmeyeceğini biliriz. Ancak genel bir düzlemde dünyanın işleyişine baktığımızda düzensizliklerin fazlalaştığını görebiliriz. Bu da insanların bedenen yönelimi düzenliğe doğru çevrilmesini sağlar. Göründüğü üzere bizler ben merkezli bir düzenin çarkını döndürenler olduğumuzdan ötürü, kendimizi istek ve arzuların dışına atamıyoruz. Kendimizi bu çarkın en önemli dişli olarak görüyoruz.  En nihayetinde dünyevi şeylere duyulan merak haliyle bizleri dipsizliğe yolculuk ettirmektedir. Şöyle düşünebiliriz; isteklerin ve arzuların çok olması bir yerde hüznün meydana gelmesine sebebiyet vermektedir. Dünyanın işleyen bu sisteminde bir taraf sevinirken diğer taraf acının içerisindedir. İşleyen bu sistem daha çok isteklerimizin çoğalmasıyla diğer kesimdekilerin hüzün içinde kalmasına neden olabilir mi?  Dualar başkalarına edildiğinde daha kıymetli olacağını her daim düşünmüşümdür. Ken...

Aynadaki saklı sır

Resim
  İnsan, insani oluşunu kendi gözüyle görmeyi başarmalıdır. Yaşam insan üzerine inşa edilmiş gibi görünmese de derinlerde insanla bütünleştiğini anlayabiliriz. İyiler, kötüler ve buna benzer eylemler hayatımıza davet ettiğimiz müddetçe bizlere sunumlar yapmaktadırlar.  Ayna karşısına geçip kendinizi uzun süreli ne zaman izlediniz? Yüzünüzün her hücresi size bir sesle bağırdıklarını ne zaman duydunuz? Gözlerinizin çevresini saran derin yarıkların ve yine alnınızı bir uçtan diğer uça ince çizgilerle işaretlediğine ne zaman dikkatli baktınız ve manalar yüklediniz?  Saçlara düşen beyazların telaşına kapılmak yerine insan bedenini değişime uğratan zamanın daha neleri kendisiyle birlikte ileriye götürdüğünü aklımıza getirdiğimizde, beyazlayan saçların insanın yaşlanmasına sebep olmadığını anlayabilir miyiz? Bizlerin yine bizlere pür dikkat bakması ve yüz hattımıza sıkıştırılmış resmin hafızamıza kazılmasını sağlamalıyız fakat başkalarının ekranlarına sunuyoruz. Bu da zamanla d...

Sevgi, duyguların toprağıdır

Resim
                      Duygular insanların istekleri dışında gerçekleştiği vakit, vakitsiz bir tat damaklarına takılı kalır ve bunu devamlı isteme telaşına düşerler. Bu güzel kısmıdır; insan burada insan kalabilmeyi ayakta tutmuş demektir.  Biraz daha açacak olursak, duygular insanların yaşamına yön vermekten ziyade yön kazanmalarına sebebiyet verir. Bunu şöyle açıklamakta fayda vardır; insan sevgiye özlem duyduğunda buna ulaşmak için devamlı atılımlarda bulunur ve her defasında yakalamaya ramak kaldığı an kaybeder. Zamanla kişi bu duyguya düşman kesilmeye başlar. Halbuki yanı başındadır. Kendindedir, iç alemindedir. İnsan buraya yönelmez, toprağını kazıyarak derinlerine ulaşmak istemez. Bunu başkalarından bekler. İşlenmeyi bekleyen topraklar işlevsiz bir şekilde güneşin hazin sıcaklığı karşısında güçsüzleşmeye ve kuraklaşmaya başlar. Haliyle duygular şelale misali yüksek dağ yamaçlarından yere düşerken insanın gönlüne damla dam...

Yolcu

Resim
                                                                       Fotoğrafın alındığı profil                                                        Birisinin; '' Gökyüzünde beliren bulutların aldığı şekiller yeryüzünde bulunup sonrasında yok olanları gösteriyor'' dediğini hatırlıyorum. Ne güzel bir düşünceydi. Gördüğümüz, görmediğimiz her şeyin zamanla yok olduğu yerin sahnesinde büyük resimler halinde sunulmasından habersiziz. Başımıza ağır gelen dünyevi şeylerden ötürü göğe bakamıyoruz. Hayatı değerli ve önemli gösterecek görselleri  yakalayamıyoruz. Gece çökünce de ihtişamı daha bir alımlı olan gökyüzü bu sefer bizlere beyaz noktalardan oluşan rahatlatıcı ger...

Deneyim

Resim
İnsan bir deneyime tabii olduğunda, sessizliğin ağırlığı altında kalır. Bu insan için güzel bir deneyimdir; insan burada güçlü kalmakla birlikte iradenin saf özünü benimsemeye başlar. Benimseme kavramı diye bilinen algı burada tam manasına ulaşır. İnsan, deneyimlerden elde ettikleriyle donanıma sahip olur. Sahip olma duygusu bilindiği gibi bir şeyi elde etmek ya da başarmakla sınırlı değildir. Deneyimin başarı ya da sahiplikle uzaktan yakında alakası yoktur. Deneyimler kayıpların oluşturduğu yıkıntılarla meydana gelir.  Temelin özü olan sağlamlık, kişinin iradesine sarılmasıyla gerçekleşir. Bu da iradenin saf ve öz haliyle bütünleşmesiyle mümkündür. Günümüzde kazanımlara da deneyim denilmektedir. Deneyimlerin sonu, sevgi ya da huzurla iniltili olmamalıdır. Deneyim kavgayla, kaosla ve sarsıntıyla elde edilir.  Biz insan evladı olarak, yaşamımızı bir temel üzerine kurmuş bulunuyoruz. Genel manada herkes aynı olmasa da ağırlık ve çoğunluk olarak o yoldayız; sözünü ettiğimiz temel...

Sessiz ordularım

Elime kalemi alıp ajandayı açıp boş bir sayfaya o kadar çok şeyler yazasım geliyor ki... Kalemi alıp yazmaya başladığımda hep aynı yere nokta darbeleri indiriyorum. Zihnimde haylaz çocuklar koşuşturuyor. Her çocuk, aklımda beslediğim bir kelime, her kelime başka bir kelimeyle yola çıkarak zihnimi ziyaret ediyorlar. Hepsinin anlam deryasına girişlerini gözlerimi kapatarak izliyorum ve içime yolculuk etmelerini sabırsızlıkla bekliyorum. Ruhumun bulutları üzerinde yolculuğa çıkacak kelimeleri, benimle birlikte gözlerini kapatan herkes duyacak hissine kapılıyorum.  Ajandayı bir köşeye, kalemi bir köşeye bırakarak derinlemesine ziyaretimi yoğunlaştırıyorum.  Bir yerlerde yere düşen çocukların acı bağırışları bir tarafta, acı bağırış sergileyen çocuğa gülenler başka çocuklar... Her kelime, bir başka kelimenin hışmına maruz bırakılıyor. Hayır, benim değildir iç alemim böylesine gaddar...  Kelimeler; iyinin ve kötünün dilidir. Ne tarafınız ağırsa oraya hizmet eder... Sanmayın ben...

toplum, gençlerin enerjisine ihtiyaç duyar

Güzelliğine hayran kalınacak yurdumuzun her yerinde insanlık onuruna zarar verecek türlü rezillikler gün yüzüne çıkıyor. Nasıl oluyor, neden oluyor sorularını sormamız gerekirken ve bu olayların üzerlerine giderek, yaşananları en aza indirmek için birlik beraber sergilememiz gerekirken '' aman '' deyip geçiştiriyor ya da görmezden geliyoruz.  bu bizim dönemimiz için kısa vadeli bir kurtuluş yolu gibi görünse de ilerisi için onarılmayacak zararların oluşmasına ve daha da kötülerin gün yüzüne çıkmasına gebe kalmasına imkan sağlanmış olacaktır.  Nedenlerine ulaşmanın bizleri aydınlığa, ışığa götüreceğini bilme gerçekliği önümüzde dururken, gözlerimizi o gerçekliğe değdirmemek için türlü yolları deniyoruz. Aramızda bu gerçekliklere yönelenler illa ki vardır fakat onlar azınlıkta kalacak kadar azlardır. Onları dinlemek, onların söylediklerini teyit edip gerçek olduklarına inanmak, dışarıdaki insanlar için zahmetli hatta külfetli bir durumdur. Bir avuç insanın doğruya ulaşmı...

Zaman ;

Zaman bizlere üzerinde bir şeyler inşa etmemiz için sunulmuş soyut bir gerçekliktir. Zaman, insanlık için bir özdür. Bizler beşer canlılar olarak aciz ve özün farkından kopuk insanlarız. Zaman üzerine düşeni yaparak bizleri muallaktan bırakır. Aslında zamana sunduğumuz vurdumduymaz ve gamsız hallerimiz, zamanı ileri sürelerde başka kalıplara dönüştürmektedir. Zaman sabittir. Bizler genel itibariyle bir şeyleri kabul etmeden önce heykeltıraş zanaatı gösterenler gibi önce yontar sonra da ince dokunuşlarla istediğimizi ortaya çıkartırız.  Zaman, insanı sırtına alarak iyi, kötü, deneyim kazandıracak ya da hüsrana uğratacak tüm yollardan geçirir. Bizler dallarında yollara sarkan yaprak tanelerine işlenmiş '' zaman '' yolcularını karşılarız. Her bir yolcu bizleri yontmakla kalmayıp ince dokunuşlarla bir şekle bürümeye çalışır.  Ne üzücüdür ki insanlar karşılaştıkları '' şeyleri '' bir imkan, uyarıcı ya da mesele olarak görmezler. Zaman, insana dersler sunar. G...

Çorak coğrafyanın çiçekleri

buradan bakınca yolun uzunluğu bir nebze içimizi sevince uğratsa da hayatın içine girdiğimizde zaman ışık hızı misalinde ilerliyor ve bizleri olabildiğince geride bırakıyor. Bir gün şöyle bir geçmiş dönemi hatırlatacak eşyayla, olayla veya düşünceyle karşılaştığımızda arkasından bıraktığı esintiyle zamana aramaya koyuluruz. Zamanın sırtına ne çok anılar bırakmışız. Gerçi anlamsız ve içi boş geçen günleri de yük sayarsak nasıl da kendimizi ihmal ettiğimizi anlamış olur muyuz? 365 günün 20-30 hadi olmadı 50 gününe anılar biriktiriyor geri kalan günleri hayatın sıradan ve olağan şeyleriyle meşgul oluyoruz. Bugün, diğer günden farksız geçiyor. Arada küçük değişiklikler olsa da kalıcı bir etki uyandırmadığından dolayı aklımızda fazla kalmamaktadır.  Küçük mutluluklar da tadılması gereken büyük mutluluklara nazaran daha hissiyatlı ve sıcaktır. Küçük mutluluk, büyük mutlulukların arasında bulunurlar ve fark edilmesi zordur. Çünkü rol model olmalarında üzerlerine yoktur. Küçükler, büyükler...

Heybemizdir bizi taşıyan

Resim
Düşünceler insanın temelini oluşturur. Hangi düşünce ne kadar zuhur ederse kişinin hayatında o kadar sağlamdır. Tabii bu düşünceler kötülüğü de temsil edebilir. Kötülükte haliyle bir mertebedir. Ancak insan doğrunun ve yanlışın karşısında bir seçim yapmak zorundadır. Denilebilir ki bu seçimde kim kötülüğü seçmek ister?  Seçimler çoğunluğun değil azınlığın tarafında daha güçlü bir duruş sergiler. Şöyle ki doğruyu seçenler, doğrunun etraflarında dolaştığını bilirler. Doğruluğun sebebiyet verdiği öz inanç veya sağlıklı düşünceler akıllarından ve ruhlarından çıkıp yanlarında bulunur. İnsan çocuklar gibi şen ve masumlardır. İnsan bu masumluktan ötürü gafil avlanır. Yanlışın seçeneğine yönelenler az olsa da netice itibariyle güçlü olmak zorunda olduklarını bilirler. Çünkü temeli pek güçlü değildir ve bunun içinde tüm güçlerini birleştirip istekli ve dirençli duracaklardır. Haliyle yanlışın tarafında olanlar, doğru karşısında zayıf düşeceklerini bildiklerinden ötürü; tüm yolların aşıldığı...

Ruhunuzu köhneye teslim etmeyin

Resim
                                                                  Fotoğrafın alındığı profil      Hayat, her şeyin olacağına varması için zamanla yolculuk gerçekleştirir. Bizler zaman ve hayat arasına sıkıştırılmış canlılarız. Yolun doğruluğuna ulaşmak için türlü izlere tanık oluyoruz fakat ileri atacak adımın kuvvetini kendimizde bulamıyoruz.  Bizden önce o yolları arşınlayanların bıraktığı izlerin derinliği gözlerimize çarptığında yere mıhlanıyoruz. Bazı kimseler prangaları arkalarından sürükleyerek ileriye atılırlar. Belirli mesafeden sonra derin izlerin üzerine basarak kah bedenleri yarıya kadar batıyor kah bir karış kadar yerin içine giriyorlar.  Bu engebeli yolun girdabından kurtuldukları an patika yol açmaya başlarlar. Cesaret gösterenler ayaklarına bağlanmış prangaları engellerin arasında bır...

Sistem, kırılgan ve hassas bırakır

Hayatlarımız sisteme bağlı bırakılmış durumda ilerliyor. Bu da güzelliklerin ve iyiliklerin önünü kesmektedir. Bizler, '' ne yaşayacağımızı '' bilmeden bir yolculuğa çıkarıldık. Kimseler durmamızı istemedi. Bu yolda herkes yürüyor. Beraber yürüdüklerimizin yüzleri umutsuzluğu, kederi, hüznü yansıtıyor. Herkes mutlu olmayı istiyor ama kimse mutluluğu kendilerinde aramıyor. İnsan, kendisine sunması gerekenleri başkalarından bekleme umuduna giriyor. İçten gülmelere hasret kalınmasının tek sebebi beklenti içinde kalınmasıdır. İnsan neden bir beklenti içine hapsolmak ister? Çünkü, değerli olduklarını duymayı isterler.  Bağ, düğümlünü çözmeye başlar.  Kendinize zaman ayırdığınız anları düşününce bunun sadece sistemin içindekileriyle mümkün olduğunu göreceksiniz. Bağ, düğümlü kaldıkça dışarıya kapalıdır. Yer ve sınır bilir. Dışarıdan her duyduğunuza yer açmayın ki hududunuz kirlenmesin. Hayatınızda gereksiz bir yığın bilgi var. Bunların yerine insanınıza değer katan yollara gi...

yaşam, serüvendir.

Kimse zamanın ötesine ve üzerine binip yolculuk edemez. Zaman kendi başına bir eylemdir. Andır. Anda kalmak... Ne güzel değil mi, zamana yaslanmış bir hayatı yaşıyoruz; yaşamaya çalışıyoruz. Her şey anlık gerçekleşiyor. Zaman, her yaşama ikramlarda bulunuyor. Anlayabildik mi kendimizi, biz oluruz. Çoğalırız ve ikramlara sarılırız. Farkına varmadığınız her an, anınız bir ömür tadında ilerliyor. Anda tanık olduklarımız bir ömürdür. Gördüğümüz ve yaşadığımız her şey tekdir. Görürüz ve biter. İkramlardan ne alırsak onunla besleniyoruz ve gelişiyoruz.  Burası önemlidir. İnsan anlık bir değişime uğrayarak; yaşam karşısında gard almaya başlar. Yapılmayacak tek şeydir. Ana teslim olmalıyız. An ne sunarsa onunla besleniriz. Zamana etki edecek eylemler gidişatı sekteye uğratabilir.  Zaman, gündelik telaşların arasından geçip gidiyor. Yaşam bize anın kıymetini sunar. An da zamandır. İnsanlığa sunulan ulvi ikramdır. Hazineyi gönlünde taşıyabilenler, gülümsemeyi hayatlarından eksiltmezler...

Güçlü bir irade

güçlü bir iradenin temeli birçok duygu ve düşünceyle sabitlenebilir hatta güçlü kılınabilir. Ancak bunlar zelzeleye maruz kaldığında çatlamaya müsait yapı taşlarıdır. Özü, sadelik ve içtenlik olmayan hiçbir temel taş yıkıma uğramaz. Erişimi kolaydır fakat insan bunun için bir mücadeleye girişmelidir.  benim birçok yazım '' insan ve benlik '' üzerine yazılıdır. Bunun dışına çıkmayı istemiyorum. İnsanın başka pencerelerden hayatın alanına bakmalı ve dersler çıkarmalıdır. Her birinden yetecek dersleri aldığımı söyleyebilirim. Fazlasına gönül vermedim. İnsan yapısı haddini aştığı şeylerin zararını başka şeylerin kaybolmasına tanık olmasıyla öder. Bir hissin, düşüncenin tamamıyla içimizi doldurması için çaba sarf edilirse inşa edilmiş temeller de çatlamalar meydana gelir. Gereğinden fazla yük, sağlamlığı zedeler.  Duygularına yön vermeyi başarabilenler doyumsuz bir yaşamın içerisinde her şeyin ruhlarına değdiğini hisseder. Diğer taraftakilere baktığımızda kıtlıktan çıkmışças...

İnsan ol

yaşam değerli bir hazineyi bünyesinde taşır. insan bu hazinenin ne olduğu konusunda engin bilgiye ancak kendisine dönük yaşadığında fark edebilir. çevresi renkli çiçeklerle donatılmış, üzerinde beyaz bulutların gülümsediği ve çevresinde de insandan siluetlerin koruduğu bu hazine müthiş bir ışık huzmesini gökyüzüne ulaştırır. Tanrıyla konuşuyor gibi...  insan, doğasından kopmak yerine doğasına dönük yaşadığında kendisine sunacağı değerli zenginliklerin bolluğu altında boğulabilir.  yaşamın bizlere sunduğu bu gerçekçi olaylar silsilesi en nihayetinde hepimiz için gerekli gücün ve iradenin ortaya çıkmasına vesile olur. Yaşamın gerçekliğinden kopmuş insanlar, avare misali kötülüğü itibar bilir ve uğradığı insanların duygularını ezer, hislerini yakar, ışıltılarını söndürür, enerjilerini de tüketirler. günümüz bu konuma erişmiş insanlarla doludur.  değerli bir hazinenin erişimine ulaşmanın yolu kadar güzel ve çetrefilli bir izafiyet yoktur. insanın ulaşamasa bil hazinenin orada...

Modelim, yaşadığım yer

Resim
Profilin alındığı fotoğraf Ben yaşadığım yerin modeliyimdir. Evin içinde edindiğim, gördüğüm ve tecrübe ettiğim davranış, görüş ve düşünce modelleridir sözünü ettiklerim. Sokakta gördüğüm ve uzun yıllardır tanık kaldığım ekran görselleri bir nebze de olsa içimde yer edinmiş olabilir fakat geniş bir alana dağılmasına izin vermedim, veremezdim. Bu büyük meseledir. Şayet sırtımı evin dışına çevirdiğimde gördüğüm, tanık olduğum ve edindiğim tüm kapalı kapılar ardındaki modeller bir bakıma değersizleşecek haliyle kendimi duygusuz bırakmama neden olacaktı! Histir insanı temellendiren. Özümsemediğimiz şeylerin yabancısı oluruz. Dönüp ardımızı bilmediğimiz o uzaklığa(toplum anlayışına) yöneldiğimizde kaybettiklerimizin telafisi bir daha olmaz. Tecrübe ettim. Bir insanın ahlakı,  anlayışı kapalı kapılar ardındakiyle sınırlıdır. Bunun dışına çıkmaya yeltenmek sarsıcı etkiler doğuracaktır. Dışarısı gerçeklik değildir. İnsan, kendi edindiği duygularla ve edinimlerle gerçekliğe ulaşır. Dışarısı...