Kayıtlar

psikoloji etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Acı, sevgi ve huzura komşudur

Resim
Dünya üzerinde yaşanan olayların bir sonucu olmalıdır. Bu sonuca ulaşmamız için insanlık olarak doğru durmalı, eğri konuşmamalı, yanlış tarafa dönmemeliyiz. Üstesinden gelmemiz gereken konuların başında bunlar geliyor diyebilirim. Yaşam bizim için uyanıp, telaşla koşturup sonra yorgun argın yatağa girmek değildir.  Hayat içerisinde ince ayrıntıları olan ve insana büyük deneyimler kazandıran bir gerçekliktir. Bizler bunlardan uzak kaldığımız ya da farkına varmadığımız müddetçe dünya üzerinde yaşananları anlamamız güçleşecektir. Yaşam sürdüğümüz coğrafyalar üzerinde  yıkımlar, yangınlar, savaşlar ve benzeri şeylerin her birisi toplumlara yani insanlığa büyük dersler sunmaktadır. Yakalayabilsek hani şu yaşananların '' nedenlerini '' işte o vakitten sonra dünyaya bakışımız değişecektir. Bir grup insan topluluğu, milyarları bulan insanları ne yöne dönmelerini sağlamakla kalmıyor, tercih ve yaşam standartlarını istedikleri gibi değiştirebiliyorlar.  Hangi insanın '' t...

Uzun yolculuklar

Resim
Hep olsun, çok olsun, benim olsun diye her şeyin açgözlülüğünü çeken bizlerin bitmek bilmez ihtiraslarımızla aslında bünyemizi hazin bir yenilgiye sürüklediğimizin farkına ne zaman varacağız?  O kadar uzağız ki bu da kendimizi bilmememizin neticelerinden biridir. Aslında neticelerin en büyüğüdür. İnsan aynaya baktığında gördüğü sima karşısında içe bir yolculuk yapamadığında gönlü sıcak tutması mümkün müdür? Ellerimizi isteklerimiz ve arzularımız için önde tuttuğumuzdan ötürü hanemizdeki cevherden habersiziz. Bir dönebilsek, bir görebilsek ve yaklaşıp sıkıca sarılabilsek... Uzun yolculuklarda başımızı pencereye yaslayıp nasıl da geçmiş ve gelecek yolculuğuna sürükleniyoruz. Bir zamanlar içimize dert olup sonra da unuttuğumuz o anılar damla damla gözlerimize dokunur. Bizi yaralayan, örseleyen ne varsa kan kayıplarına rağmen bir ah demediğimizi biliriz. Bu gibi canımızı yaralayan anılara göğü seyrettiririz. Çünkü biliriz ki şeritli yola baktığımızda gözlerimize batacak binlerce parçam...

İstila ediliyoruz

Resim

Gün geçmiyor ki

Gün bitmiyor ki rezilliğin timsali olan olaylar eksik olmasın gündemden. Yaşanan rezillikleri ve insanı hayattan soğutan olayları bir sonuca ulaştırmaya çalışmaya fırsatımız olmadan başka sorunların meydana çıkmasını kayıtsızca karşılıyoruz. Haliyle, dışarıdan coğrafyamızı ziyarete gelenler insanların güler yüzlü olduklarını,  sıcak ve merhamet besleyici yanlarımızdan söz ederler; amenna insanlık yönünden en vicdanlı toplum olduğumuz bir gerçektir. Fakat içinde bulunduğumuz ve insani yönden değerli gördüğümüz kültürlerimizi, neşemizi, huzurumuzu gün be gün kaybettiğimizden habersizdirler... Eskiden büyük bir resim olan değerlerimiz şimdi taş atılarak çatlamış vaziyettedir. Kırık cam teorisine benzer durumdayız. Dışarıdan kırılmış ve parçalanmış yanlarımıza, yine dışarıda beslenip büyütülen ve Türkiye'nin iç meselelerinde aktör olanlar kırılmış yanlarımıza taş atmaktadırlar. Bir kesimde ellerine taş sıkıştırmaktadırlar. Gün geçmiyor ki Rabbimin gücüne gitmemesi temennisiyle, aptallı...

Yola koyulun

Anlatmak istediklerimizin fazlalaştığının farkındayım. Herkes sessizliğe dönüp, kendilerine sesleniyor. Kimileri duyuyor, kimileri hala sağır. Kimileri de seslerinin yankılarına aldırış etmeden başkalarının seslerine aldanarak yollarını kaybediyorlar.  Güçlü görünmeye çalıştıkça zayıflıklar ortaya çıkarak danslar ediyor, mırıldanarak bir şeyler söylüyorlar. Duyuyoruz ama anlayamıyoruz. O şeylerin ne olduğunun önemi yok, sonuçta herkes birbirinin sağırı olmuş vaziyette. Büyük harflerimiz dağları kıskandıracak boyutlara ulaşmasına rağmen dilimizin ucuna gelmiyor. Kıyılarımızı, sınır uçlarımızı hezeyana uğruyor umutlarımız tarafından.  Koşarak yakalamak imkansız. Yanında durmak ezilmeye sebep. Sarılmak, kollarımıza işkence. Nedir bizle büyüyen bu sessizliğin dağları aşıp ilerlemesine sebep olanlar?  Kendimizi dinlemediğimiz için midir? Anlamadığımız ve görmek istemediğimiz için midir, bunca büyüklüğe sahip sessizliği izlememiz?  ne anlatmak istedi de bizler sağır kaldık...

Toplum yapılandırılması

Resim
    Yaşamın çetrefilli olduğu konusunda ayrıma düşmeyeceğimiz kesindir. Konumuzun dışında kalan '' ağzında gümüş kaşıkla '' doğanlar kısmını dile getirmemeyi düşünüyorum.    Bütün kalabilmenin zorlayıcı yanlarından birisi de '' öze '' iltica edilmesidir. Toplumun her bir ferdi yapısı gereği olayları '' hep '' aynı pencereden bakamayacağından dolayı , zorlayıcı tarafı hepimiz için farklı anlamlar içerir. Temel düzeyi sarsıcı olan '' bilinç '' sahibi kişilerin çoğunluğu toplum yapısında büyük değişimlerin olmasına nedendir. Bilincin ötesinde söylenenlere kadiri mutlak gerçeklik gibi kabul görülürse ve korunmaya çalışılırsa yıkıcı yanlarıyla karşılaşmamız olağandır.    Önceliğimiz '' tek '' kişi olarak anlam kazanmaya çalışmak olmalıdır. Neticede anlamsız bir zihin(bilinç) yok edici sanrılara gebedir. Kişilerin önceliği kendilerinde kalabalık olabilmeyi hedef haline getirmeleridir. Geri kalındığında ve hedef...

küçük mutlulukların bağımlısı, insanlar. #1

Resim
                                                   Fotoğrafın alındığı profil                  # diğer ben ile konuşmam  :) Bana iyi geleceğine inandığım ne varsa gözlerimin önünden kaldırıp bir köşeye fırlattım. Ziyadesiyle her şeyin açlığını çekmeyi kendime ödül olarak görüyorum. Şahsen isteklerimin gerçekleşmesi bir noktada beni mutlu ve kıvançlı kılsa da neticede kendime evirilmek adına zorlayıcı ve bunaltıcı meselelerin üstesine gitmem gerektiğini biliyorum.  Nedir bu iyi gelecek şeyler? insanı duygusal tarafıyla sevindiren, insani yönden gururlandıran yegane küçük sevinç(mutluluk) öbekleri diyebilirim. Ancak bunların müthiş bağımlılık özelliği vardır. İnsanın bir kereye mahsus tadına bakması, hayaller kurması akabinde yerlere hızla çarpmalarına sebebiyet verecektir. Fakat bu küçük mutlulukların bağ...

Aile, çocuk ve toplum.

Resim
                                                         Fotoğrafın alındığı profil Bir çocuğun rol modelleri ebeveynlerinden başkası değildir. Anne ve babasından beklediği ilgiyi, şefkati görmeyen çocuklar kardeşlerine yönelerek bu eksikliğin giderilmesini onlardan bekler ya da kendilerinden küçük kardeşlerine göstermeye çalışırlar. Çocukların henüz olgunlaşmamış dünyalarına kıvılcımlar bıraktığınızda yangınlara sebebiyet vermeyeceğini bilmelilerdir. Çocuklar tez canlıdır. Enerjilerine yetişmenin yetişkinler için oldukça zor olduğunu biliyoruz. Emanet ettiğimiz kıvılcımlar kalıcı olmazlar. Çocuklar iki şeyi unutmaz; şiddeti ve sevgiyi.  Davranışlarınız, sözleriniz bir süre zihinlerinde canlanır fakat sonrasında geride kalır. Çocuklar zihinlerini meşgul eden bu tür soyut eylemlere fazla tahammül etmezler. Sadece bir şiddet eğilimi ya da se...

Çocukluk, insanın kara kutusudur.

Resim
Çocuklukta şekil almaya başlayan ancak henüz fark edilmeyen, zamanla yerini dizginleyen, güçlendiren kişilik bireyin hayatta kalmasını sağlayan en dayanaklı kalkan olmakla beraber, ağırlık katandır. Anlamsız kelimeleri, emeklemeler ve sonunda da paytak adımlar takip ederken iç kısmında yani kişinin öz benliğinde de kalıtımsal olarak yeni anlamlar, eylemler ve olgular yer edinmeye başlar. Bunlar şimdilik sözsel olsa da ileride büyüyüp kendinin farkına vardığında naif ve şeffaf soyutlukları arketipe çevirecektir. Hemen olmayacağı gibi kolay da şekil almayacaktır ve bireyi müthiş yorgun düşürecektir; şahsen kendine ulaşmak isteyenler içindir bu söylemlerim. Merakın önüne uğraş ve azim getirilmezse bireyin kendine ulaşması pek mümkün değildir. Bireyin – ben kendimi bulmak istiyorum – demesiyle olacak iş değildir. Önceliği dışsal olaylara bakış açısıyla iniltilidir. Dışarıda yaşananlardan kendine pay çıkartarak içsel süzgecinden geçirip kendine saydam görüntüler sunabiliyorsa yolun baş...

benim, kendime ulaşma imtihanım

İç kargaşadan muaf tutulan zihin, kendi çapında her düşünceyi, anlayışı üstünlük olarak algılamaya başlar. Netice itibari ile aldanmaya meyilli insan, kendi imtihanında da kolaylığa aldanır. Çabanın karşılığı yorgunlukta gizlidir. Başkalarının emeklerine(çabalarına) müdahale etmekle sınırlandırılan bir hayat imtiyazdan uzaktır. Üç farklı konuya değinerek kendimize bir düşünce yolu açmış bulunuyoruz. Şimdi hepsini yorumlamaya başlayalım. Sizler de katkılarınızı sunabilirsiniz, sonuçta burası paylaşım yeridir. İç kargaşa dediğimiz terim, anlam ya da olgu biz insanların bazı dönemler maruz kaldığı iç çatışmalardan meydana gelen gürültülerdir. Çatışmalar bir sınırdır, bu sınır aşıldığında yağmalanmalar başlar. Yağlanmanın da önü alınmazsa kargaşaya kadar süregelir. Bu da ayrı kutupların kavgasından çok aynı kutup düşüncelerin veya anlamların birbirine girmesine vesile olur. Bir nevi kan kaybıdır . Yaşam mücadeleden uzaklaştırılmaya çalıştırılır .   Ne kötüdür kendi dünyasındaki duy...

Kişisel zenginlik

  Konuya değinmeden önce insanların içlerini ateşleyen o motivasyonları unutmanızı rica ediyorum. Size motivasyon değil, ayakta durmak için gerekli dirençleri sunmaya çalışacağım. Umarım etkili ve faydalı olabilirim. İnsanın yaşam için anlam arayışına girmesi kişiye inanılmaz özgürlükler tanıyacaktır. Tersi durumda hareket edenler, olduğu gibi yaşayanlar hayatın sunacağı zorlayıcı sınavlardan geçemeyeceklerdir. Mücadeleye çekilmeyen bir hayat, saygınlığı hak etmeyecektir. Saygınlık yere sağlam basmamızda, kendimizi beslememizde ve en önemlisi kendimizde kalmayı başarmamızda saklıdır. İnsan olmanın, mutlu olmanın, neşeli olmanın ve buna benzer bütün oluşlar kaçışlardan ortaya çıkar. Kalmak önemlidir. Kaldığınız yerde kendinizi bilmeli, tanımalı ve büyütmelidir. Olmak istediğiniz her şey mücadelesiz bir arzudur. Mesela insan olmaktan bahsedebiliriz. Kişi kendinde kalmayı bilmezse yani kendini tanıyamazsa hududunu aşarak başkalarının alanlarına giriş yapar ve burada da hazin son...