Rafa kaldırdığım romandan bir kısım II
Köyümüzde Namık adında yetmiş yaşlarında bir adam vardı. Bacaklarının diz altı harp meydanında saplanan şarapnellerden dolayı kopmuştu. Çevreden ve devletten gelen gurur okşayıcı sözler ve yardımlardan sonra her şeyin olağan döngüye gireceğini anlayan evlatları bir gece k ö y ü terk ederek adamcağızı yalnız bırakmışlardı. İhtiyar da bu i ç burkan durum karşısında uykusuz kalarak hastalandı ve cılız, kırışık bedeniyle çürümeye tutuldu. Adamcağız ömür adadığı evlatları tarafından sıradan birisi gibi görünmeye başladığı o dönemden ölüm anına kadar tükenmenin o müthiş sancısı içinde kaldı. Sinir harbine tutulduğunda dermansız düşen kollarıyla kendini taşımaya ç alışır, kolları titremeye başladığında yere serilirdi. Bazı geceler karanlık evden sesler duyan köylüler, evde yaşayan birinin olduğunu bilmelerine rağmen korkuya kapılırlardı. En olmadık zamanlarda genelde gecenin en dip vaktinde sisli evin içinden sesler gelirdi, ‘’ ölmek istiyorum ‘’ diye. ...