Ağabeyi,
'' Hadi gel. Durma orada '' diye seslendi.
'' Hadi gel. Durma orada '' diye seslendi.
Yeter dalgınlığını bozan çıkışa tepki göstermedi. Ağabeyi kendine bakıyordu. Yeter, bir adım attı. Bir adım daha, derken ağabeyinin yanına vardı. İki yetişkin insan boyu kadar mesafe daha gittikten sonra genişçe bir taşın üzerine oturdular.
Yeter etrafına bakındı. Bulundukları yerden, meydan savaşının yaşandığı yere gözlerini dokundurmak istediyse de ağabeyi bunu anlamış olacak ki seslendi.
'' Burası, burasıdır beni gizlendiğim yer. ''
Yeter, ağabeyine bakınmakla yetindi. Çevrenin görkemi ve küçük çaplı görüntüsünün sunduğu ihtişamı yitirmemek için başını manzara çevirdi.
Yeter, ağabeyine bakınmakla yetindi. Çevrenin görkemi ve küçük çaplı görüntüsünün sunduğu ihtişamı yitirmemek için başını manzara çevirdi.
'' Sana, sana bir şey diyeceğim. Yeter, ben, ben aşık oldum. ''
Yeter, gözlerinin kıyısına serilmiş tüm güzellikleri bir çırpıda toza buladı, ayaklandı. Ağabeyinin karşısına geçti.
Yeter, gözlerinin kıyısına serilmiş tüm güzellikleri bir çırpıda toza buladı, ayaklandı. Ağabeyinin karşısına geçti.
'' Onlardan birine mi aşık oldun? ''
Ağabeyi afalladı.
Ağabeyi afalladı.
'' Onlar, onlar kim? ''
'' Yanımızda duranlar, kim olacak. ''
Ağabeyi mahcup bir gülümseyiş sundu.
'' Yanımızda duranlar, kim olacak. ''
Ağabeyi mahcup bir gülümseyiş sundu.
'' Hayır, gönlün rahat olsun. Alçak bir gönül değil taşıdığım. Evliler, onlar evliler. Edebim ulaşmaz. Aşağı köy de. O aşağı köyde. ''
Yeter, kimin olduğunu hatırladı. Ağabeyi bahsettiğinde gönlü bu denli uzun yolculuğa çıkmamıştı.
Yeter, kimin olduğunu hatırladı. Ağabeyi bahsettiğinde gönlü bu denli uzun yolculuğa çıkmamıştı.
Komşu köyde aklı yerinde olup ağabeyi gibi bedensel engeli olan bir kişiydi. Bacakları üzerinde fazla duramıyor, dursa da desteksiz uzun bir yolculuğa çıkamıyordu. Çakır gözlüydü. İsmi de Dicle idi.
'' Bildim, bildim. Dicle mi? ''
Ağabeyi engelli elini ağzının önüne getirdi, dişlerinin arasına işlev görmeyen parmaklarını sıkıştırdı. Hem ısırdı hem güldü.
Ağabeyi engelli elini ağzının önüne getirdi, dişlerinin arasına işlev görmeyen parmaklarını sıkıştırdı. Hem ısırdı hem güldü.
Mutluluğun saf görüntüsünü izleyen Yeter, ağabeyinin duygusallığı karşısında kendini tutamadı. Ağabeyine sarıldı. Ağlamamak için geri adım attı, yerine oturdu.
Yeter, aklındaki hezeyanların gürültüsünü bir an hissettiğinde baş ağrısına benzer sızılar şakaklarını sızlatıyordu.
Ruhunun görkemi olan sevince sarılamıyor, üzüntü karşısında da diri duramıyordu. Küçük esintiyle yalpalanıyordu.
Ağabeyinin tatlı sevgisine de kayıtsız kalmak istemiyordu. Zordu.
'' Yeter, geçen gün karşısına çıktım '' dedi. Yeter'in eline dokundu.
'' Eline, eline dokunamadım. Elleri yanmış. Dökmüşler, dökmüşler '' dedi.
Yeter aklına esir olan düşünceleri bir çırpıda ortadan kaldırdı ve ağabeyinin gönül yarasını sarmak için harekete geçti.
'' Nasıl, yanmış mı? ''
'' Öyle, öyle. Ağabeyi dökmüş '' dedi.
'' Öyle, öyle. Ağabeyi dökmüş '' dedi.
Yeter şaşkınlık içindeydi. Ağabeyinin bakışlarına gizlenen hüznü görebiliyordu. Üzerine gitmek istemese de bilmeliydi. En azından ağabeyinin bildiklerini duymayı istiyordu. - bu denli güçlü bir cana sahip ağabeyinin güçsüzlüğüne tanık olmayı istemediği her halinden belliydi. -
- Geçenlerde yolda gördüm. Yol üzerinde. Koşturuyordu. Zamandı tek engeli. Yetiştim. Arkasına bakıp durdu. Bende baktım. Kimse yoktu. - Gelme - dedi. Dönüp gittim. Durmadım. Bir akşam canımda yangınlar hissettim. Boğazım yandı. Uyuyamadım. Göremedim iki üç gün. Sonra, sonra gördüm. Annesi vardı. Yanına gidemedim, gidemedim. Bekledim. Gördü, beni gördü. Yürüdü. Bende yürüdüm. Kayboldu, göremedim. Karşıma çıktı.
- Ellerin? - dedim. - Yaktılar - dedi. Bu kadar. Üzüldüm.
Yeter ağzı açık ağabeyini dinliyordu.
Konuşmasını bitiren ağabeyi engelli kolunu kaldırdı, cansız parmaklarını gözlerine sürdü.
Ağabeyi ayağa kalktı. Yeter'in karşısında geçti.
'' O yüzden, düşme. Güçten düşme. Dik, doğru kal. Kalmazsan, kalırsın eksik. Benim gibi, bizim gibi '' dedi ve yerine oturdu.
Yeter, duydukları karşısında gövdesini dikleştirdi. Dik ve doğru kaldıkça güçten düşmeyeceğini sığındığı dağdan almıştı.
Ağabeyinin kayaları sert görünse de pamuk gibiydi. Her ıstırap, üzüntü kayalara başını yasladığında huzurla uyurdu.
Ağabeyi son kez Yeter'e baktı.
'' Yeter sevgin, senin sevgin güçlü. Karşısında duramaz her gönül. Gücünü alt edemez gönüller. Sana ulaşmak için aşmalı engellini. Tek engelin tüm engelleri alır karşısına. Sana ulaşmak, anlayış. Anlayıştan geçiyor. ''
Ağabeyinin hakkında söyledikleri doğruydu. Yeter anlayış istiyordu. Anlayış. Kolay görünen en zorlu hedefti. Bu hedef Yeter'e dayalı değildi. Anlayış, insanın olgunluğuydu. Olgun olmayı başaramayanlar anlayış kavramına taşıyamaz ve benimseyemezlerdi.
Amcaoğlunun ne kadar anlayışsız olduğu konusuna değinmeye gerek görmüyorum.
Bu arada Yeter ile ağabeyi derin sohbet içindeyken meydandakiler dağılmaya başlamıştı.
Yeter'in babası ile eşi yolun ortasında oturmayı sürdürüyordu. Yanlarına yaklaşan ahalinden birisi,
'' Sizinkiler dağın yabancılar. Bilirsin efendi, sizin oğlanın orada '' dedi.
Adam başını salladı. Yeğeninin omzuna eline koyan adam,
'' Hadi toparla kendini de yanlarına gidelim '' dedi.
Amcaoğlu ayaklandı, adamın karşısında durdu.
'' Amca, gidip ne konuşacağız? ''
Adam emin bir sesle,
'' Yalnız kalmalarına zaman tanımamak gerekir. Bilirsin aradaki mesafe ne kadar uzarsa o kadar soğukluk girer ve korku azalır, güçlenirler. ''
Amcaoğlu bir hışımla ayağa kalktı.
Amcaoğlu bir hışımla ayağa kalktı.
'' Hadi, yola koyulalım '' dedi.
Meydan savaşındaki ruhlar enkazları arkalarında bırakarak yağın yamacına, tekrar bir savaş açmak için yola koyuldular.
7 Yorumlar
"Alçak bir gönül değil taşıdığım. Evliler, onlar evliler. Edebim ulaşmaz." Bu kısmı özellikle sevdim. Malesef bazı kitaplarda ve dizi, filmlerde kötü olan şeyler sıradanlaştırılmaya çalışılıyor. Kişi aşıksa her şey mübah değildir, edep önce gelir.
YanıtlaSilAbisinin Yeter'i desteklemesi ve sözleri çok güzel.
İlla edep illa edep.
SilYorumunuz için teşekkür ederim :)
Yazı çok iyiymiş. Emeklerine sağlık :) Bu arada blog adresim değişti. Profilimden bakabilirsin ve tekrardan takibe alıp yorum yapmayı unutma. ;) Yorum yapanlar arasında bir kişiye zaman zaman hediye vereceğim. Belki ilk hediyeyi alacak kişi sen olabilirsin. ;)
YanıtlaSilTeşekkür ederim, ziyarette bulundum. Kolay gelsin :)
SilÇok güzel bir hikâye öncesi de var galiba. Yeter'in abisi evli birine âşık galiba doğru anladıysam.
YanıtlaSilAlt kısımda 3 bölümlük bir seri mevcuttur. Evli birisine değil, kendisi gibi engelli birisine aşık diyelim.
SilZiyaretiniz için teşekkür ederim.
Duyguların ifade edilişi yazıya ne güzel yansımış:)))
YanıtlaSil