Sinema salonu #5







Yeter'in babası, kollarını sıvazladı. 
'' İleriye gitme, ben konuşurum '' dedi.
Amcaoğlu aldırış etmedi. 
Yaşlı adamın adımlarını hızlandırdığını görünce peşine takıldı. Yanına geldiğinde onu geçmek için mini bir yarışa girişti. Yaşlı adamı geçemiyordu. 
'' Bu ne aceledir, hey! '' 
Yaşlı adam yoluna devam etti.
Amcaoğlu, adamın eşine zarar vereceğini düşündü. Yaşlı adam sıvazladığı kıyafet bileğine düşünce tekrar sıvazladı. Dağın yamacına vardıklarında Yeter'in ağabeyine hararetle bir şeyler anlattığına şahit oldular.
'' İşte oradalar '' dedi yaşlı adam ve yürümeye devam etti. Amcaoğlu arkasından koşturdu. 
Dağın dibinde yükselen toz bulutları gören Cumali, ayaklandı. Yeter'de arkasına bakındı.
Gelenlerin dünyalarını zindan eden insanlar olduğunu görünce yeri yarıp içine girmek istedi. 
'' Olamaz! '' dedi.
Ağabeyi Yeter'in önüne geçti.

Karşılarında durdu. Derin nefesler aldı. 
Bir adım daha ilerledi.

'' Hadi yolunuza bakın! '' 
Ağabeyi çenesini dikleştirdiği sırada,
'' Sen de bana mı erkeklik taslıyorsun oğlum? ''
Ağabeyi duyduğu söz karşısında afalladı. Ne diyeceğini ve nasıl davranacağını bilemedi.
Adam devam etti,
'' Bizim ettirdiğimiz cahilliği siz niye devam ettiriyorsunuz? '' 
Yeter konuşmak istediyse de yapamadı. 
Amcaoğlu yaşlı adama yaklaştı.
'' Hatalıyım '' dedi.
Bakışlarını tiksinti duyduğu insana çevirdi.
'' Sen de kusuruma bakma Cumali '' 
Cumali adını duymasıyla başını diğer tarafa çevirdi.
'' Dargın kalma Cumali. Ne yaparsın, cahilliğe aldandım. ''
Yeter, amcaoğlunun bu çıkışlarını biliyordu. Dışarıya yine meleği oynuyordu. Sahte iyilik rollerinin evde hayvana dönüşeceğini biliyordu.
Yeter, ağabeyinin engelli koluna dokundu.
'' Ağabey, ben gideyim. Yarın yine burada görüşelim '' dedi.
Amcaoğlu artık engel olmaması gerektiğini Yeter'in bu çıkışıyla kavradı.
Babası Yeter'e yaklaştı.
Amcaoğlu bu sırada Yeter'in geleceğini sanarak yola koyuldu.
Babası Yeter'i karşısına alınca,
'' Gönlüm kırıldı. Gönlümü, seni inciterek kırdım kızım '' dedi. 
Başındaki kasketi çıkardı, gövdesinin önüne koydu.
'' Yolumdan gülüşünü eksik etme olur mu? '' diye devam etti.
Cumali'de babasına yaklaştı.
Bu arada Amcaoğlu arkasından kimsenin gelmediğini görünce olduğu yerde durdu. Konuşmalara uzaktı. 
Ortada bir hüzün tablosu olduğunu seziyordu. 
-Madem böyle olacaktı ne diye kollarını sıvazlayıp duruyordu. İnsan öldürmeye gider gibiydi. 

Cumali babasının kolunu sıktı. 
Babasına gözlerini devirdi.

'' Hayır oğlum, samimiyim. Gerçekten samimiyim. İnsan evladının zor durumlarda kalmasını istemez ama kaldığında da yanında olmayı ister. Orada, meydanda yanında olmalıydım. Sen, sen benim kabuk tutan yaramı kanattın '' dedi.

Amcaoğlu konuşmaların bazılarını duyunca biraz daha ilerledi. 
Aralarındaki konuşmalara kulak misafiri olmamalıyım diye aşağılara ağır ağır yürüdü.

Yeter babasının elini kaldırdı, öptü. Babası sevgisini bedenen gösteremedi. Sarılamadı, öpemedi, koklayamadı. Kızına doyasına sarılamadı. Yeter, babasının öptüğü elini ellerinin arasına aldı, tekrar öptü.

Cumali engelli eliyle Yeter'in sırtına dokundu. Yeter ağabeyine dönmesiyle ağlamaya tutuldu. Ağabeyinin omuzuna indirdiği başını dakikalarca kaldırmadı.

Amcaoğlu manzaraya tanık olunca yere çömeldi. Yerden bir dal aldı, kırmaya başladı.
sevginin saf görüntüsü mü yoksa bu izlediğim?  

Birbirlerine destek olarak dağın yamacından inmeye başladılar. Yola, Amcaoğlunun yanına geldiklerinde Cumali bakışlarını sertleştirdi.

Amcaoğlu bir mesaj niteliği taşıyan bu bakışlar karşısında kayıtsız kalmadı ve o da bakışını dikleştirdi.
Bu bana ne yapacağını düşünüyor? Bir tane vursam yarısı boşa gideceğini o da biliyor. Horoz gibi diklenmesi niyedir?

Yeter konumunu korumaya devam ediyordu. Babasıyla, ağabeyinin arasındaydı. Amcaoğlu da Cumali'nin yanındaydı. Cumali arada kabarıyor, ayaklarını yere sertçe vuruyordu. Amcaoğlu gülmemek için kendini zor tutuyordu. Bir ara gülecekti ki yaşlı adamın sesi yankılandı.

'' Talat, sen de özür dile hanımından  '' dedi.
Talat, amcasının kendi adına karar vermesine hiddetlendi. Talat'ın hiddetlenmesini Cumali hissedince bakışlarını yanındaki adama çevirdi.

Talat'ın gözlerinin içine bakarak,
'' Bazı şeyler baba, baba insana ağır gelir '' dedi.
Talat adımlarını Cumali'nin üzerine çevirdiği sırada yaşlı adamdan bir ses duyumsadılar.
'' Olur mu öyle şey oğlum, sen aralarına girme '' dedi.

Talat'ın kan beynine sıçramış vaziyetteydi. Bir kıvılcım ortalığı savaş alanına çevirebilirdi.

Cumali tekrardan bakışlarını Talat'ın gözlerine sabitledi.

'' Aralarına girmem ki, kardeşimin, kardeşimin yanında bulunurum. '' 

Talat hiddetini savunamayacağını anlayınca ağzını oynattı. Cumali de oynattı. Yeter ve babası, Talat ve Cumali'den üç beş adım önde yürüyorlardı. Talat, Cumali'nin arkasından geçerken sırtına omuz attı.

Cumali sendeleyerek yere düşeceği sırada Talat kolundan tuttu.
'' Sen önce ayakta durmayı öğren velet! '' dedi.

Cumali'nin gözleri kanlandı. Şakaklarında yeşil damarlar kabardı. 
Talat, Cumali'ye sırıttı. Arkasını dönüp yaşlı adamın yanına ilerledi.

Yeter, Talat'ı görünce arkasına bakındı. Ağabeyinin bakışlarındaki kini ve öfkeyi sezinledi. Ağabeyi gözlerini Talat'tan ayırmıyordu. 

Yeter'i fark eden Cumali adımlarını hızlandırdı. Yeter'in yanına vardı. 

Yaşlı adam yanındaki yeğeniyle arkalarında yaşanan durgunluktan habersiz yollarına devam ediyorlardı. 

Yeter ile Cumali arkadan gelirken Yeter babasına seslendi.

'' Baba biz buradan gidiyoruz '' dedi.
Babası anlattığı konunun arasına giren kızına ses vermeden arkasına döndü, elini kaldırdı. Önüne dönüp kaldığı yerden konuşmaya devam etti. 





Yorum Gönder

4 Yorumlar

  1. Bir önceki yayın silinmiş :) Takipteyim seni haberin olsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yanlış paylaşımdı, teşekkür ederim dedektif :))

      Sil
  2. Baba sonunda anladı galiba evladının kıymetini. Kaleminize sağlık. :)

    YanıtlaSil
  3. Çok samimi ve güzel bir hikaye olmuş:)))

    YanıtlaSil