Mekân III
Cesim duvarları rutubete dönüşmüş fabrikaya giriş
yaptığında soluğuna soğuk ve tatsız bir koku değdi. Çevresini kolaçan edeceği
sırada sağ koluna adamlardan biri girdi.
‘’ Bayım telaşlanmış gibi bir haliniz var? ‘’ dedi.
Cesim iştahını sömüren korku karşısında kayıtsız kalamıyordu. Adamın koluna girdikten
sonra konuşması Cesim’in dirayetini biraz da olsa sarsmıştı. Diğer adam da
Cesim’in önünde durdu.
‘’ Cesim Bey bu gibi yerlerde şarkı söylemek insana şevk
verir derler, sizce doğru mu? ‘’
Cesim duydu soru karşısında istemsizce ‘’ evet ‘’
dedi.
Kolunda bir sıkışma hisseden Cesim yanındaki adama döndü.
‘’ Niyetinizi bilmiyorum, tahmin dahi edemiyorum fakat
şimdiye kadar hiç bu denli canımın yandığını hissetmedim ‘’ dedi koluna
bakarken. Adam hemen kolu çekti,
‘’ Pardon bayım. Gündelik stresin ağırlığını kolunuza bıraktığımız için maruz
görün ‘’ dedi.
Cesim, tekin olduklarını ima eden insanların aslında kendisine saygı duyduklarını
anlayınca alevlendi.
‘’ Başıma namluyu dayayıp öldüreceksiniz hiç
beklemeyin ve beni de bekletmeyin! ‘’ dedi.
‘’ Bayım, sizi de anlamak mümkün değil. Bizlerin nasıl
birileri olduğunu bilmiyorsunuz. Size gösterdiğimiz hürmet karşısında bizi
ezmeye, gücünüzü göstermeye çalışmayınız. Niyetimiz sizi öldürmek olsaydı bu
raddeye kadar uzamasına izin vermezdik. ‘’
Diğer adam da söze girdi.
‘’ Cesim Bey dışarıdan pek güvensiz görünsek de işin
özünde hududumuzu biliriz. ‘’
Cesim kibar fakat imalı sözlerin sonunda adamların gözlerinden yansıtan o
korkunç bakışlara tanık olunca ürperdi. Özür dilemek gibi bir niyete bulansa da
dile getirmedi.
‘’ Niye burası? ‘’
‘’ Bayım beklerseniz görürsünüz? ‘’
Cesim adamların bir araya geldiklerini ve müstehzi bir tavırlar hem kendisine
bakıp hem de güldüklerini görünce dayanamadı.
‘’ Bu mu sizin hududunuz? ‘’
- Ne oldu ki Cesim Bey? Sizin için sınır nedir? ‘’
‘’ Siz daha iyi bilirsiniz. ‘’
Adam başını kaşıdı,
- Sınır, tanımsızdır. ‘’
Cesim hiddete bürünen bedenini dizginlemeye çalışarak,
‘’ Sizler hududumuzu biliriz dediniz ama görünen o ki sizler sınırlarınızı
bilmiyorsunuz. ‘’
Öne iki adım atarak Cesimin yüzünü karşısına alarak,
‘’ Bayım ‘’ dedi. ‘’ Sizden bir mühlet susmanızı rica edeceğiz. ‘’
Cesim konuşmak için ağzını açsa da ses tellerine dokunan hiçbir harf yoktu.
Harfler sessizliğe bürünmüş gibiydi. Cesim’in yanına gelen adamlar iki koluna
girerek rutubetle bezenmiş duvarların arasından duvarlarında çiçekler açan yere
doğru ilerlediler. Adamlardan birisi öne atıldı. Adam elini sık dalların arasına
sokuşturdu. İç ürperten gıcırdamayla kapı açıldı. Adam Cesim’in boş kalan
koluna elini geçirdi. İki adam öne atılmak için ilerleyeceği sırada ikisi de
yalpaladı. Cesim kımıldamıyordu.
‘’ Bayım size karşı hürmetimizi tahakküm altında bırakmayınız.
‘’
‘’ Cesim Bey yürüyelim. ‘’
Etiketler: hikaye
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa