Neden, hayat için bir sonuçtur
Yaşamımızı anlamlı göstermek için nedenlere sığınmak doğru mudur?
Hayatınızı dış etkenler karşısında güçlü görüntüye sahip olduğunu göstermenin doğru olmadığı kanısındayım. Anlamlı olması için de nedenlere sığınmanın gerçekliğine inanıyorum. Anlam dediğimiz tanım kendi başına berraktır. İçini dolduran veya onu taşıyan bir etken olmadığı sürece anlamsızdır. Bireyler yaşamlarına nedenleri ve sebepleri davet ettiğinde değerli görünürler. Tabii bunun doğruluğu zamanla ortaya çıkar. Değerli görünmenin güzel tarafı yaşamın nedenler ve sebepler sunmasıdır. Zira davet ettiğiniz neden ve sebep bünyenizde çoğalarak sizin daha anlamlı hayat sürmenize vesile olur. Sığınılacak bir liman gözüyle bakılan '' anlam '' taşınabilirliğine direndiğiniz müddetçe sizinle kalır. Güçsüz bir duruşla anlamlı görünen şeyler, anlamsızlığa dönüverir. Hayatınızı anlamlı sürdürmenin zorluğu bu yüzdendir. İnsanlık anlamlı bir yaşam sürdürseydi, anlamın tanımı günümüzdeki gibi kıymetli ve salt gerçeklik oluşturmazdı.
Netice itibariyle yaşam bizim sürdürmek zorunda olduğumuz bir serüvendir. Kolaylığa aldananların, zorluk karşısında direnmek durumda kalanlara nazaran fazla olduğunu biliyoruz.
Neden bizim tabularımızdandır. Nedene dokundurulmayan veyahut gösterilmeyen hayat, saygınlık bakımından değerli görünmez. Neden içinde sürdürülen yaşam, gözlerden ırak tutulduğunda ne tür bir mücadelede içinde kaldığı bilinmez.
Kişiler yaşamında edindiği tecrübeleri nedenler sandığına iliştirdiğinde ve bunu da insanlardan gizlediğinde duruşları pekala naiflikle ve kırılganlıkla bütünleşir. Dışarıdan bakıldığında acınacak bir hal içinde oldukları görünebilir ancak inayetle sürdürdükleri hayatlarında edindikleri (tecrübe edindikleri) onları kaya gibi sağlam ve ağır yapmıştır. Bu kişileri hayatlarına buyur edenler kısa zamanda hayatın sillesini yemeye başlarlar. Hayat karşısında kırılgan gördüğü o insanların aslında sağlam dirayete sahip olduklarını anladıklarında zayıflık yanlarını güçlendirmeye çalışırlar.
Kıymete değer bir yaşam isteyen kişiler nedenleriyle hayatı yorumlamaya ve şekil vermeye çalışmalılardır.
Neden, hayat için bir sonuçtur. Sonuçsuz bırakılan hayat, nedenlerden uzak bir coğrafyadır.
İnsan öncelikle sınırını ve gücünü bilmelidir. Kendini tam anlamıyla çözümlemeyi başaran kişiler, karşılaştıkları hadiselerden nedenler çıkararak sonuçlarını hazmederler ve ona göre yol arayışına girerler.
Karşınıza çıkan her şey bir nedenle bütünseldir. Karşılaştığınız olayları büyük pencereden baktığınızda nedenlerin parmaklarının ucuna basarak kalabalığın içerisinde saklanmaya çalıştığını görebilirsiniz. İşte onlardır size anlam ve değer katacak gerçeklikler. Dünyanızdaki kalabalıkları azaltmadığınız sürece parmak uçlarına basan nedenleri gün yüzüne çıkartamazsınız. Öylesine gereksiz ve anlam dahi ima etmeyen olguları, eylemleri, söylemleri hayatınızda tutuyorsunuz ki güneşin canınıza değmesine engel oluyorsunuz. Sizi daha karamsar ve içtenlikten kopuk insan haline getiriyor.
Coğrafyanız, kıtanız, aleminiz artık nasıl söylemek isterseniz, sizi temsil eden içtenliğiniz, iç içe girmiş anlamsızlıklarla içinizi çürütmektedir.
Değeri ve saygınlığı hak edecek nedenler, çözümlendiğinde saygınlıkla birlikte sizde kalır. Ancak insan bundan mahrum kalmayı isteyip, zahmetsiz ve önemsiz şeyleri coğrafyasına davet ettiğinde değerin ve saygınlığın olmadığı yere öfke yani sınır tanımazlık girer.
İşte onlar yerini ve oturup kalkmasını bilmeyenlerdir.
Değerli ve saygın bir yaşamın gölgesinde dinlenmek, huzurun güneşle birlikte içtenliğinize damlamasına eş değerdir.
Etiketler: deneme
2 Yorum:
hayata dair çok iyi bir yazı yazmışsınız
pekiii :)
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa