9 Mayıs 2023 Salı

Kendimle Söyleşi #1

Baktığımızda değerli bilinen şeylerin arkasında kalabalıklar olduğu görülüyor? Öyleyse değersiz olan bir şey de çoğunluk sayesinde değerli olmaz mı?


Değer yargılarının neyi ima ettiğiyle orantılıdır. Başkalarının değerli gördüğü şey başka kutuplar için değersiz olabilir. Bu bakımdan değerin önemi değer verenlerin nezdinde kıymetlidir. Döneminin en vahşi insanı olarak adlandırılan Hitler, Avrupa için korkulan ve değer gösterilmeyi hak etmeyen bir kişi olarak bilinirken, kendi halkının büyük çoğunluğu tarafından değer görüyordu. Toplum değer yargılarına başvurduğunda '' haklı '' yanlarıyla beslenmeye başladılar. Sonuç itibariyle ülkeler arası savaşın fitili atılmıştı. Kimsenin geri dönüşü yoktu. Burada milliyetçi duygular değerin ayyuka çıkmasını sağladı ve kenetlenerek savaşa atıldılar. 

Yeryüzünde zıtlığın hüküm sürdüğünü unutmamalıyız. Tüm insanlık aynı anda bir konuya, bir şeye değer veremez. Böyle olması durumunda yaşamın dengesi bozulur. Fikirler, yaşam tarzları, anlayışlar da değişimler meydana gelir. Bu da içsel kargaşanın meydana gelmesine vesiledir. Sizin için değerli olanın başkaları için değerli olmasını beklemek açlığınızı giderilmesini beklemek gibidir. 


İnzivaya çekilmenin insan doğasına zararı var mıdır? İnsan, toplumla bütünleşmediğinde zayıflık çeker mi?

İnzivaya çekildiğinize karar verdiğiniz an her şeyin değişeceğine, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına inandığınız vakit, değişimlerin bir süre zararlı etkileri olabileceğini bilmelisiniz. Sonuçta kalıplaşmış bir kaya parçasını yontarak kendinizi inşa etmeye girişeceksiniz. Zararlı etkilerin kalıcı olmayacağı konusunda rahat olabilirsiniz. 

Toplum çatırdamalara, ayrışmalara gebe bir haldeyse insanın toplumdan uzaklaşması güçlü kalmasını sağlar. Bir toplum meselesinin yoğunluğu insan hayatı üzerinde büyük sonuçlar doğuracak sorunları meydana getiriyorsa orada kutuplaşmalar meydana gelir. 

Gelişmiş toplumların dışında kalan insanların zayıflık çekmeme durumu görülmemiştir. Güçlü toplumlar, zayıflığa mahkum insanlarla oluşur. 

Bu konuyu kendi ülkemizdeki toplum üzerinde değerlendirirsek, zayıflık değil güç katacağına emin olabilirsiniz. Ziyadesiyle kendi hür fikirlerinin farkına varmayan toplumlar lider arayışı içine girerler. Yaşamlarının hangi yöne gittiğine bakmaksızın gördükleri, bildikleri kişi(leri) önlerine katarak ilerlerler. Nereye gittiklerinin önemi yoktur. Bu toplum, ayrıştırılmıştır. Kendi hür iradelerinin dışındakilere aldanmışlardır. İçlerinde bulunan her bir kişi aslında güçlü toplumun oluşmasına engeldir. İleri dönemler için aşılması zor bir engel olacaklardır. 

Güçlü toplumlar, güçlü insanlarla mı mümkündür? 


Hayır. Zayıf insanların evirilmesiyle mümkündür. Güçlü insanlar, güçlü toplum oluşturmaz. Bütün güçlüler aynı yerde bulunmaz. Ancak zayıflık taşıyan insanların güçlenmesiyle toplumlar ayaklanır. Gücü burada birçok başlıklara ayırabiliriz. İrade olarak, zenginlik olarak, kötülük olarak... 

İradesi güçlü insanlar toplumun içinde bulunuyormuş gibi yaşam sürer. Zenginler toplumun hayal ettiği kişilerdir. Bunun farkında olan zenginler toplum katına iner ama onlarla bütünleşmez. Kötü olanlar ise güçlü toplumlardan beslenir. Takındıkları yüzler sayesinde kötülük timsali olduklarının farkına varılmaz. Niye, çünkü toplum zayıf insanların güçlendirmeye çalışmaktadır. Zayıf ve kendilerini değersiz gören insanların topluma kazandırılmasıyla güçlü toplumlar oluşur.

Güçlü insanların topluma faydaları yok denilecek kadar azdır. 

Zayıf insanların güçlenmesi, güçlü insan oldukları anlamına da gelmez. Toplumun dışına çıktıklarında zayıflık çekerler. Güçlü olmak, kendiyle mücadele edildiğinde anlam kazanır. Toplumun sunduğu davranış veya düşünce biçimleriyle olmaz. Ancak toplumun bir yansıması olur. 


Devam edecek.

Saygılar.






Etiketler: ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa