Modelim, yaşadığım yer
Sokakta gördüğüm ve uzun yıllardır tanık kaldığım ekran görselleri bir nebze de olsa içimde yer edinmiş olabilir fakat geniş bir alana dağılmasına izin vermedim, veremezdim. Bu büyük meseledir. Şayet sırtımı evin dışına çevirdiğimde gördüğüm, tanık olduğum ve edindiğim tüm kapalı kapılar ardındaki modeller bir bakıma değersizleşecek haliyle kendimi duygusuz bırakmama neden olacaktı!
Histir insanı temellendiren. Özümsemediğimiz şeylerin yabancısı oluruz. Dönüp ardımızı bilmediğimiz o uzaklığa(toplum anlayışına) yöneldiğimizde kaybettiklerimizin telafisi bir daha olmaz. Tecrübe ettim. Bir insanın ahlakı, anlayışı kapalı kapılar ardındakiyle sınırlıdır. Bunun dışına çıkmaya yeltenmek sarsıcı etkiler doğuracaktır. Dışarısı gerçeklik değildir. İnsan, kendi edindiği duygularla ve edinimlerle gerçekliğe ulaşır. Dışarısı sadece gerçeklik damgasını vurmak istediği yerdir. Şayet insan bunu bile isteye yapmaz. Her gördüğü ya da tanık olduğu şeylere '' gerçeklik '' mührünü vurmaz.
İnsan ahlâkını ve edinimini genişletmek istediğinde sokaklar duygusal olarak dayak yediği yer olur. Duvarların arasında büyütmediği ufku ruha sıcaklık ve ferahlık sunar.
Yapısı gereği kırılgan ve hoyrat olabilme potansiyeline sahip insanın düşünce yapısı ev içerisinde kalıplanır dışarıda ise şekillenmeye başlar. Bu büyük ve sancılı süreçtir. Her gördüğüne '' gerçeklik '' mührü vuran birisi gerçekliğin algısından kopmaya başlayacaktır. Kendisine yeni tecrübeler kazandırma merakına ket vurmuş olacaktır ve bu da insanın yapısında bozulmalara sebebiyet verecektir.
Ev ahalisinin her bir tanesi '' toplumun '' kendisidir. Her bir kişi toplumun bir kesimini temsil eder. Hiçbir zaman ve dönem bir konu enine boyuna '' toplum tarafından kabul görülmemiştir ''
Hayatın her alanı zıtlıkların kavgasıyla geçmektedir. Hiçbir görüş tam manasıyla '' doğru '' veya '' yanlış '' değildir.
Bir bakıma '' gerçeklik '' kalıbı aşılması zor bir sur olmalıdır. Duyguların topyekun saldırıları karşısında savrulmaya başladığı an içten kurcalanmaya ve yıkılmaya mahkum olacak, geç kalınacaktır.
Çevrenin etkisine bağımlı hale gelmenin yanılgılara sebebiyet verdiğini idrak edemeyenler, ilerleyenlerin arkalarında bıraktığı tozların içinde yollarını kaybederler.
Dışarıda bir adamın kadına bağırıp çağırması ya da bir otobüs şoförünün yaşlı bir adamı otobüsten indirmeye çalışması gerçeklik değildir, '' yaşamdır. ''
Gerçeklik insanın içtenliğine '' sevinç '' ya da '' hüzün '' sunmaz. Gerçeklik, aydınlanmadır. Karanlık bir yanınızın ebediyen aydınlığa ulaşmasıdır. Gerçeklik, içinde yüzlerce düşünce barındıran ve her düşüncenin daha ilerideki karanlıklarınıza fener görevi görmesini sağlar.
Bazılarımız duvarlar arasında veya içindeki halimizi bir ev olarak adlandırabilir. Yaşadığımız bir evde olabilir, içtenliğinizde olabilir. Mesele kendinize yettiğiniz bir alanda tanık olduklarınızdır. Çevresel faktörlerin etkisini elbette büyüttük fakat bu dış etkenler değildir, yanınızdakilerin rolleridir.
Beraber yaşadığınız insanlardan iyiyse, kötüsüyle öğrendiğiniz, tanık olduğunuz şeyler sizlerin gerçeklik yolculuğuna çıkmanıza vesile olacak, yolculuk boyunca hısımlar, hasım dönüşecek, akranlarınız, akbabaları kıskandıran leşçil canlılara dönecektir.
Gerçeklik, algılarınıza darbe indiren bir güçtür. Bu güç yaşam boyunca bizimle kaldığı müddetçe iradeyi ayakta tutan eylemlerin yanında durmamızı sağlayacaktır. Bazen de iradenin ham maddesi oluruz.
Yeter ki kendimizi ilk tanıdığımız ve anlamlı gördüğümüz o yerde olduğundan emin olalım.
2 Yorum:
Kaleminize sağlık. Düşüncelerinizi çok iyi yazıya döküyorsunuz. Okuduğuma memnun oldum.
Çok teşekkür ederim ilaç gibi gelen bu yorumunuz için, var olun :)
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa