29 Şubat 2024 Perşembe

İnsan ol

yaşam değerli bir hazineyi bünyesinde taşır. insan bu hazinenin ne olduğu konusunda engin bilgiye ancak kendisine dönük yaşadığında fark edebilir. çevresi renkli çiçeklerle donatılmış, üzerinde beyaz bulutların gülümsediği ve çevresinde de insandan siluetlerin koruduğu bu hazine müthiş bir ışık huzmesini gökyüzüne ulaştırır. Tanrıyla konuşuyor gibi... 

insan, doğasından kopmak yerine doğasına dönük yaşadığında kendisine sunacağı değerli zenginliklerin bolluğu altında boğulabilir. 

yaşamın bizlere sunduğu bu gerçekçi olaylar silsilesi en nihayetinde hepimiz için gerekli gücün ve iradenin ortaya çıkmasına vesile olur. Yaşamın gerçekliğinden kopmuş insanlar, avare misali kötülüğü itibar bilir ve uğradığı insanların duygularını ezer, hislerini yakar, ışıltılarını söndürür, enerjilerini de tüketirler. günümüz bu konuma erişmiş insanlarla doludur. 

değerli bir hazinenin erişimine ulaşmanın yolu kadar güzel ve çetrefilli bir izafiyet yoktur. insanın ulaşamasa bil hazinenin orada olduğunu bilmesi tüm zenginliklerin dünyasına yağmasına nedendir. insan hayal ettiğinin gerçeklikle bağdaşmasına pek önem vermez bu gibi durumlarda. Netice itibariyle orada bulunan ve gerçekliği kabul görmüş bu hazinenin içerisini düşüncelerinde istedikleri gibi hayal edebilirler. İnsan, ruhuna iyi gelen şeylerin gölgesinde dinlemeyi ve orada düşlere dalmayı çok sever. dünyanın hazin görüntüsünün altında yatan hainliği nasıl resmedeceğimizi bilmiyoruz. 

dünya kendi halinde evrenin en güzel görkemine sahipken, biz insanlar bu görkemi tüketip yerine huzuru ve neşeyi işkenceye tabii tutarak, kötülüğü ulvi kabul görmüşüz. Bizler bu tarafta olmasak da ucu yine de bize dokunuyor. İnsan hayatının bir bölümünde en azından ufak bir anında kötülüğe dönüşmüştür. Bu illa ki bedenen olması gerekmez. Sözlü veya davranış olarak yeterlidir. Sonrasında iyiliğe dönsek de, kötülüğün beslenme alanı çok geniş çaplıdır. Her insan iyiliğin güzel ve değerli olduğunu bir şekilde bilir fakat bunu hayata geçirmekte zorluk yaşar. Çünkü, kendisinden kopmuş bir insanın, başkalarının kendisine ulaşmasına katiyen gönül razı gelmez. 

'' Ben kendime ulaşamıyorsam, başkalarını mutlu ederek niye kendilerine ulaşmalarını sağlayayım '' düşüncesine girerler ve kötülüğü benimsemeyi daha makul görürler. Kötülük, insanın kendisine ulaşmasını sağlamaz ama birbirlerinin seslerini duymasını sağlar. Göz temasından kopuk bir iletişim insanı her türlü felakete yönlendirir. Gözler samimiyetin veya samimiyetsizliğin göstergesidir. Bir çift gözün yansıttıklarından mahrum verilen kararlar kötülüğe yakındır. 

İnsan kötülük yaptıkça ya da kötü düşüncelere saplandıkça hazinelerini de kendileriyle birlikle bataklığa bırakmış olurlar.

Hazinenin görünümünde birbirlerine bağlanmış kilitler görünmüş olsa da insan kendi zenginliğine yani imanına sarıldığında, tüm kilitler açılacaktır. 

İman; içerisinde dini hiçbir argümanı bulundurmayan bir sıcaklıktır. İman, insanın kendi doğrularını ve yanlışlarını ölçüp biçtiği ve tarttığı bir adalet odasıdır. İnsan bu odanın içerisinde hiçbir kötü duyguya ceza kesmez aksine hepsine şefkat sözcükleri dağıtır. 

Hazine açıldığında içerisinden parlak bir ışık saçılır. İman sahibi insanların gözlerine kamaştırmayan bu ışığın dibinde rulo halinde bir kağıt vardır.

binlerce dil ile yazılmış destansı bir cümle var.

'' İNSAN OL '' 












Etiketler:

15 Şubat 2024 Perşembe

Meczup II

İnsanların yüzlerini bu denli kasvet sarması normal midir? Nedendir, herkes bir telaş içerisinde yollarında ilerliyor. Kimsenin, tanımadığı bir kişinin gülümseyişine tahammül gösterecek vakti de mi yok? Gördüğüm bu insanlardan nelerin çalındığından bihaberler... 

Ben iyiyim. En kötüsü kendimdeyim. Kimsenin telaş ağacına konup oradan beslenecek durumda değilim. Kaygıya gerek duymama sebep olarak bir yaşamın içinde bulunmuyorum. Beni kahreden meselelerden birisi de güçlü görünmemelerine rağmen güçlü görünme çabası içerisinde olmalarıdır. İnsan doğal olmalıdır. Doğası neyi yansıtıyorsa onu sunmalıdır. Türlü yollara baş vurarak yapıda bozukluğa sebep doğuracak anlayış ve davranış modellerinden uzak kalamamak ne üzücüdür.  

Gülmenin insanlığı bu denli terk ettiğine daha önce tanık olmadığımı söylemek isterim. Ben ki içten gülüşlerin ağrı kesici özelliğe sahip olduğuna inananlardanım. İnsanların yansıttığı şeyler ise bunlardan uzak her şeye tanım olacak durumdadır. 

İnsanın yüzündeki derin kırışıklıkların sebeplerinden birisi de gülüşlerdir. İnsanlar bunun iyileştirici gücünden mahrum kalmayı göze alacak kadar nasıl bir buhranın içerisindeler, öğrenmek isterim. Yaşam böyle bir duygu durum karmaşası olmamalıdır. 

Güneşin önüne serilen beyaz bulutlar, ihtişam gösterisinde bulunan göğün resitalini kılıç gibi kesti. Hafiften esen yeli takiben ağır ağır düşen yağmur damlaları yerin yüzünü ıslatmaya koyuldu. İnsanlar hızlı hareket etmeye başladılar. Seyir keyfi güzel olan bu gösteri dakikalar sonra sahnedeki tüm insanlığı silip süpürecek. Yerine yerin yüzüne düşen yağmur damlalarının sesleri alacak. Biraz da göğün içinden yükselen ağıtlar...

Bir çocuğun koşarken dizleri üzerine düştüğünü görenler, yanlarından geçip gidiyorlardı. Hemen ileride duran ve başını kabanıyla kapatan kadın sağa sola bakındı. Yağmur hızlanıyordu. Bir isim çığırdı. Karşılık olarak yere düşen çocuk başını kaldırdı. 

'' Anne '' 

Kadın sesi duyar duymaz geriye döndü ve hızla meydana vardı. Çocuğunu yerden kaldırdı. Dizlerini sildi. Avucu yaş olan kadın elini kabanına sildi. Çocuğunun kolundan çekiştirdi ve aynı hızla gözden kayboldular.




Etiketler: ,

14 Şubat 2024 Çarşamba

Meczup









Anlatacaklarım sizleri üzüntüye davet edebilir. Haşa gönlümdeki yaraları Allah'ın nimeti olan nefesiyle dindirdim. Bir gece uykumdan uyandığımda gecenin içerisindeki o aydınlık gölge başını kalbime yaslayıp '' buradaki dünyayı iyi koru olur mu? Dünya kötülerin eline geçti. Seni de ele geçirmesinler '' dedi ve gözlerimin önünden kayboldu. Işıltısı gidişinin ardından havaya süzüldü. Beyaz olan renkler bir anda rengarenk oldu. Ellerimi uzatıp renkleri avuçlarımda toplayamadım. Yıllardır kendime gelemedim. Yalnız kalmayı seçtim. İnsanlardan uzaklaştım, karanlığa girdim. Düşündüm, hayal ettim; olmadı güneş doğdu. Gece olana değin yürüdüm. Yıllar önce gördüğüm siluet bir yerlerde olmalıydı. Bazen ağladım, bazen sinir harplerine girdim savaş meydanında görürüm diye, nafile.

Sonra bir gün tavanı seyrederken harf yağmurları kalbime yağmaya başladı. Her harf bütün olma adına kaosa sürüklenmiş insanlık gibi harfleri heybesine doldurmaya çalışıyordu. Gönül bahçemde müthiş bir izdiham yaşanıyordu. Hiçbir çiçeğin, böceğin, dalın, yaprağın incinmediği bu izdihamda her harf bir cümle olmayı başardıkça gönül bahçem büyüyordu. Etrafa saçılan tomurcukların ışıltıları ve neşeleri görünüyordu. Mücadeleye girişmeme zaman bırakmadan emelinde kötülük besleyen ne varsa canlarını hançerlediklerine şahit oldum sonra her biri göğün fırtınalarına karışıp gittiler.


Dalından binlerce farklı meyvenin sarktığı ağacın gölgesine oturdum. Gözlerimi kapattım. Dünya savaşına  bende girdim. Soluğum tüm dokuların kokusu alıyordu. Yeryüzüne  armağan edilen o kimselerin bilmediği, savaş sırasında ölümü bekleyen ozanların ağıtları kulaklarıma değiyordu. Bebeklerin konuşmalarından oluşan sesler de içimdeki çocuğu alana çağırıyordu. Tüm varlığımla, ruhuma buradaydım....

Sonra bir ses duydum...

'' Yaşamak nedir? '' 

Yerimden sıçradım.
- Anlam arayışı, dedim. Dayanamadım ve devam ettim.
Yaşam, insanın anlam serüveni içerisinde olmasıdır. İnsan gördüğü her şeye bir anlam kazandırma çabası içerisine girmelidir ki yaşamı da bir anlama bürünsün. 

Şöyle birkaç tur attıktan sonra elimi göğe yükselttim. Bir gücün beni yanına çekeceğini hissettim. Gözlerime ağırlık çöktü. 

Gözlerimi açtığımda her yerden gürültüler geliyordu. Kalabalığın tam ortasına doğmuş gibiydim. Kimse oralı olmuyor, herkes yanımdan geçiyordu. Belim soğuk betonun azizliğine uğramış olacak ki nefesimin kesildiğini hissettim. Ayağa kalkmak için bir el arayan gözlerim, elleri görmeyince güç bela sokağa bırakılmış bedenimi kaldırdım. Yanımda bulunan poşetin içerisinden dün bulduğum yarım battaniyeyi altıma serdim. 

İnsanları seyretmeye başladım.





Etiketler: ,