6 Kasım 2024 Çarşamba

Sevgi, duyguların toprağıdır


                                Fotoğrafın alındığı profil



Duygular insanların istekleri dışında gerçekleştiği vakit, vakitsiz bir tat damaklarına takılı kalır ve bunu devamlı isteme telaşına düşerler. Bu güzel kısmıdır; insan burada insan kalabilmeyi ayakta tutmuş demektir. 

Biraz daha açacak olursak,
duygular insanların yaşamına yön vermekten ziyade yön kazanmalarına sebebiyet verir. Bunu şöyle açıklamakta fayda vardır; insan sevgiye özlem duyduğunda buna ulaşmak için devamlı atılımlarda bulunur ve her defasında yakalamaya ramak kaldığı an kaybeder. Zamanla kişi bu duyguya düşman kesilmeye başlar. Halbuki yanı başındadır. Kendindedir, iç alemindedir. İnsan buraya yönelmez, toprağını kazıyarak derinlerine ulaşmak istemez. Bunu başkalarından bekler. İşlenmeyi bekleyen topraklar işlevsiz bir şekilde güneşin hazin sıcaklığı karşısında güçsüzleşmeye ve kuraklaşmaya başlar. Haliyle duygular şelale misali yüksek dağ yamaçlarından yere düşerken insanın gönlüne damla damla serpilir. Bu da meydanı dünyalara bedel olan iç alemdeki kuraklaşmayı dindirmeye yetmeyecektir. İnsan tüm yolların kendisine çıktığını unutarak, başkalarının seslerine kulak kabartarak meydanını terk etmek isteyecektir. Karşılarına engeller çıkmayacaktır. Hayat insanı güçsüz düştüğü ve yaşamdan vazgeçtiği durumlarda engelsiz yeni yollar önlerine serer. Kişi devamlı engellerle mücadele içinde sürdürdüğü yaşamına geri dönmeme adına engellerden yoksun bu yolu koşarak sürdürür.

Duygular geride kalmaya başlar. Kişi riyakarlığın sunduğu görsellere, güzelliklere hayran gönülle bakmayı sürdürür. Ayaklarının altındaki yol geriye dönüp bakmadığı sürece devam edecektir. Bir gün geriye dönüp baktığında geçmiş ayaklarının altından kayıp gidecektir. Önüne dönüp kaldığı yerden devam etmek istediğinde yol artık duvardır. İnanmak istemez ve yüzünü duvara çarpar. Geri geri gidip tüm gücüyle ileriye atılır ve sonra güm... Yere düşer, yüzünde ağrı, gözlerinde kahır, dilinde yalvarma, düşüncelerinde riyakar görüntülerin ve hislerin tutuklanma anlarına tanık olma, elinden tutmak istediği her görsel tuttuğu yerden koparak elinde kalması.

Kimse size bir duygu yansıtmaz. Sizde tezahür olan duygu(lar) yakıştırdığınız kişi ya da  kişilere sunduğunuzda önemli olur(lar). 

O vakit ne diyoruz; duygular bizimle büyür ve bizimle ölür. 

Siz özlem duyduğunuz duygu için atılım gösterip yollara koyulduğunuzda yukarıda da belirttiğim gibi engelsiz yollarda ilerlersiniz. Cengi olmayan, mücadelesiz kazanılan duygular ne tat verir ne de huzur verebilir ve yanınıza yakışabilir. 

Güzel bir sözün tesirine kapılmanız ise kendinizden uzak tuttuğunuz kelimelerin dile gelmesi olarak görebiliriz. Kalbin bir köşesinde uslanmaz bir çocuğun sevgi sözcüklerini sakladığı odaları vardır. Biz içimize akın eden sevgileri, güzellikleri, hüzünleri bastırmak için toprağa güç kullandığımızdan ötürü çocuksuz sözcükler kendilerine yer aramaya koyulurlar. Yine kalbin bilinmeyen, tozlanmış ve de terk edilmiş odalarına pusmuşlardır. Size hep seslenir de siz duymazsınız. Çünkü toprağınızı işlemiyor, hayat sunacağınız filizleri toprağınıza sunmuyorsunuz.

Ardı arkası kesilmeyen isteklerle duyguların peşinden koşuyorsunuz.. Tohum elinizde, toprak bünyenizde, yağmur suları yüz hatlarınızın kıvrımlı yollarındadır. Asırlar boyunca toprağınıza can vermeniz sevinç gözyaşı yeterlidir.

Arayışlar, aramaya girişmeler toprağınızı terk etmekdir. Terk edilmiş bir toprak işlevini hiçbir zaman unutmaz ancak dargın kaldığında hiçbir yağmur, hiçbir sevinç o toprağı beslemeyecektir. 

Hak vermelisiniz ki üzerinizde tepinip durduğunuz, yeni ve engelsiz yolların uçsuz bucaksız uzunluğu ayaklarınızın altındaki toprakla mümkündür... Devamlı yalana ve riyaya aldanarak ağırlık olduğunuz toprak bir gün size, sizin ona ettiğiniz ihaneti sunmaz ancak toprağındaki verimi sizden mahrum bırakır. Bu da yağmalanmanıza sebebiyettir.

Birileri size ziyarete geldiğinde işlevini yitirmiş toprağınızı gördüğünde, gönüllerinde hediye olarak getirdikleri çiçeği toprağınıza ekmeniz için verir mi? Hayır. Geri dönüp uzaklaşır.

Sizde duyguların özlemiyle ömrünüzü tüketirsiniz... 




Etiketler: , , ,

19 Ekim 2024 Cumartesi

ayaklarımdan tutup yere çarptılar





Ne anlamamız lazım,
Ne yaşamamız lazım
Ne görmemiz,
Ne hissetmemiz gerekiyor?

Kimdir, bize bunu yapanlar,
Kimdir, bize bizi hasım edenler
Kim, kimdedir söyleyecek var mı?

Baktığımız yer gaflet,
Yaklaştığımız yer tarumar,
Sarıldığımız yer parçalanmış
Oturduğumuz yer tuzak 

Bir sabah uyandım ve günü selamladım
Sonra uğultular yükseldi ve bir canın sesini duydum
Dönüp bakamadım,
Koşup yardıma gidemedim
Bir ağırlık oturdu üzerime
Yer yarıldı içine düştüm
Gözlerime kızgın mil çekildi

Söz edemedim,
Kelimeler lal oldu
Düşlerim siste kaldı
Vicdanım, kötülüğün hışmına uğradı
Benden gayri bir ben,
Ben hariç herkes oldu

Yağmur damladı şakağıma
Umuda sarıldı,
Kirlilikler temizlenecek diye
Danslar ettim,
Şarkılar söyledim,
Sonra karanlık bir göğün altında
Ürkütücü sesler yükselmeye başladı.

İnce beyaz huzmeler göğe yükseldi,
sonra bir sesleniş; anlamadık

sonra bir kez daha, bir kez daha... 

sokakları yağmur suları doldurdu,
Umutlar, korkular, yarınlar görünmez bir ceset gibi
suyun üzerlerinde süzülüyorlardı
Ne yardım çığlıkları
ne de çırpınmalar vardı

gidenler memnun,
uzaklaşanlar sevinçliydi
geride kalanlar,
cesaret edip o suya giremeyenler hüzünlüydü

bir dal uzandı,
tuttum,
tuttuk
kandık,
inandık ve bitecek sandık

her şey yeni başlıyormuş oysa.
bir isim bahşetsem canıma
gördüklerimden sonra dilim muamma


arka sokaklarda çıplak ayaklarla koşturanlar var
hepsi gülüyor,
hepsi neşeli
bir hüzünlü kişi vardı, yanına yaklaştım
kimsin dedim,
- ben - dedi
sende nesin dedim
- sen - dedi

ayaklarım betona saplandı
ince ellere sahip melekler 
uzuvlarımı tutum çekiştirdi
canım ağrımadı,
anılarım sızlanmadı
tek acıyan,
yarınlarımdı

oysa,
anı yaşamaktı, hayat

ben, bir adım ötenin ardındaki 
yaşama koşar adım gittim
sonra bir hışımla ayaklarımdan tutup
yere çarptılar

can havliyle,
canıma sarılarak yaralarımı
dindirmeye çalışıyorum...











Etiketler: , , ,

18 Ekim 2024 Cuma

insanın ürpermesi bu yüzdendir...





                                                        Fotoğrafın alındığı profil



güne uyandım,
güneş gökyüzünde,
kahırlar gönüllerde,
saatlik dilime sıkışmış haberler
günümüzü mahvedecek
şeylerden söz edecekler
savaşlar,
cinayetler
intiharlar

ölenler öldüğüyle kalacak,
sağ kalanlar,
ölüm yolları arayacaklar

bir şükrün içinde saklıdır hayatın reçetesi
bilsek de zor gelir yüreğimize merhem çalınması

engeli olmayan yollar, hedeflerdir
sığ düşünceye hapsolmuş hayaller
uzun yollardan korkarlar
bir köşeye sinmek gibidir, hayattan ürkmek. 

beni benden başka kim anlayabilir,
ne diyedir o vakit başkalarına hizmet etmeler
gönül okşayan bir kelimenin müptelası olmak niyedir
 insanlık onurunun ağırlığını hafifletmenin kazanımı nedir


coğrafyalar talan edilir,
gönüller tarumar edilir,
yarınlar hayalsiz bırakılır,
bugünler cehenneme komşu edilir
dünler özlemden uzaklaştırılır

kimdir, bizi bizden öteye götüren(ler)? 

Adın sanı bilinmeyenler,
zaman geçmeden adına sanına neden anlamlar verilir?
ben, benden öteye gidemezken,
onlar için yol kat etmem niyedir? 
 
Karanlığa bulanmış ışığımızı,
karanlığın içerisinde rol alan
kötülüklere gönül bağlayarak aramak nedendir? 

kim mutlu edebilir beni benden başka
beri gel ben, beri gel.

insanlığın tek dili sevgidir,
mutluluk, sevginin nefesidir
aşk ise Yaradan ile aradaki manadır

Sevgi, aşkın huzurudur
huzur ne zaman aşka döner,
o zaman başımızı göğe kaldırırız,

bazen de aynada kendimize bakarız
biliriz ki oradadır, benden gayri bana sır olan ben.

çözülmesi güçtür,
anlamı ağırdır; omuzlar taşıyamaz, sırtlar külfetin altından kalkamaz
ancak yaralı da olsa ayaklanır can,
bilir,
bilinmezliği taşıdığını...
anlam arayışına girdiğinde can,
canan olur tüm acılara, hüzünlere...

nerededir diye sokaklara sapma
bulurum diye arı misali her insanın ziyaretçisi olma

insan,
olunmaz, kalınır...

İnsan hüzünle ve acıyla yola çıktığında,
tüm yollar önüne açılır.
engeller kendiliğinden çözülür...

insan, öz manasına ulaşmıştır...

manalar acılarda gizlidir,
hüzünlerde saklıdır
bir hazinedir insan,
çözebilen,
öze ulaşır
sıcaklığı hisseder...
maneviyat ayyuka çıkar,
maddeler ayaklar altında kalır.

değerler soyunur ve ham kalır.
insanın özünde saklıdır ham değerler.

kılıflar, 
duygulara giydirilir
o yüzdendir hiçbir duyguyu tam manasıyla yaşayamamamız

duygular saklanmaz;
ne vakit insan, duygularını örtüler 
o an, 
duygular hasrete sarılır ve sıcaklıklarını soğuklukla değiştirirler
anlamalıyız ki insanın ürpermesi bu yüzdendir...

















Etiketler: , , , ,