İnsanların yüzlerini bu denli kasvet sarması normal midir? Nedendir, herkes bir telaş içerisinde yollarında ilerliyor. Kimsenin, tanımadığı bir kişinin gülümseyişine tahammül gösterecek vakti de mi yok? Gördüğüm bu insanlardan nelerin çalındığından bihaberler... Ben iyiyim. En kötüsü kendimdeyim. Kimsenin telaş ağacına konup oradan beslenecek durumda değilim. Kaygıya gerek duymama sebep olarak bir yaşamın içinde bulunmuyorum. Beni kahreden meselelerden birisi de güçlü görünmemelerine rağmen güçlü görünme çabası içerisinde olmalarıdır. İnsan d…
Anlatacaklarım sizleri üzüntüye davet edebilir. Haşa gönlümdeki yaraları Allah'ın nimeti olan nefesiyle dindirdim. Bir gece uykumdan uyandığımda gecenin içerisindeki o aydınlık gölge başını kalbime yaslayıp '' buradaki dünyayı iyi koru olur mu? Dünya kötülerin eline geçti. Seni de ele geçirmesinler '' dedi ve gözlerimin önünden kayboldu. Işıltısı gidişinin ardından havaya süzüldü. Beyaz olan renkler bir anda rengarenk oldu. Ellerimi uzatıp renkleri avuçlarımda toplayamadım. Yıllardır kendime gelemedim. Yalnız kalmayı seçtim…
- Sanıyorlar ki sessizliğimle mutluyum. Konuşmaya başladığımda bilmiyorlar ki altında kalacaklar. Öyle küçük harflerle konuşmayacağımı biliyorum. Alışkın olmadıkları için susuyorum. Sessizliğimle kalarak kendimi büyütüyorum. İnsanlara inancım kalmadı, güvenim ise hiç kalmadı. İsmi güven olan herkesi öldürmek istiyorum. Bir kelimenin insanda bıraktığı zayiatları görmemek zor olmasa gerek. İnsanların yüzleri... Herkes umutsuz, yarınsız, huzursuz... Herkesin dalı kırılmış, herkesin öfkesinin közü altında kalmış. Kimse ağzını açıp konuşmaya cesare…
I. Bölüm Mersin’in ilk mahallelerinden biri olan Kiremithanenin en uç sokağında bulunan tabiri caizse dokunsalar yıkılacak müstakil evden yükselen dumanlar sokağı karanlığa buluyordu. Mahalle sakinlerinin yangını söndürmeye gelmesine karşılık yangının büyümesi korkuları arşa çıkarıyordu. Yakında bulunan evlere sıçraması an meselesi idi. Yangının olduğu, insanların panik halde mücadeleye girdiği yerden üç yüz metre ötede odasında bilgisayar oyuna dal…
- Her şeyin suçlusu ben miyim ? - diye aklından geçirdiğinde bir ses duydu. Arkasını döndü. Orta boylu, bodur, derin kırışıkları yüzünde taşıyan yaşlı bir adamın kendisine gülümsediğini gördü. Karşılık verme adına yüzünü germeye hazırlandığı sırada yaşlı adam kayboldu. Şaşkınlığa giren kahramanımız iki adım ileri gitti. Sağa sola sonra arkasına bakındı. - İyi değilim - dedi ve ardına dönüp evin yolunu tuttuğunda arkasına bakmaktan da kendini alıkoymadı. Evine vardığında pencereden dışarıyı seyretti. Cılız insan topluluğu günün koşuşturmala…
Fotoğrafın alındığı profil Bir sabah uyandım ve insanların sokaklara döküldüğünü, ağladıklarını ve çocukların yerleri dövdüklerini gördüm. Gruplar halinde bulunan ebeveynler de dizleri üzerine çökmüş ellerini göğe kaldırmış dua ediyorlardı. Bazı duaların o sıcak tınısını duyunca huzura misafir oldum. Sonra bir gürültü koptu. Herkes çil yavrusu gibi dağıldı. Çocuklar bilmedikleri insanlara anne, baba diyerek koşup sarılıyordu. Gözleri kanayan ebeveynler çocuklarının i…
Yetmiş beş yaşındaki kamburu çıkmış yaşlı adam yol üzerinde dudaklarını oynatarak ilerliyordu. Sol elinin altındaki bastonu yaldız kaplamalıydı. Başını kaldırmakta zorlandığı gözlerden kaçmıyordu. İnsanların yüzlerini saran telaşı, sevinci, huzuru hissetmeye çalışsa da başaramıyordu. İnsanlardan yayılan renkleri algılayamıyordu. Boynundaki ipe bağlı gözlüğünü titrek ellerle gözünün önüne indirdi. Çocukların annelerinin, babalarının ellerini çekiştirerek gerilerinde kalan dükkanların camekanlarında görülen oyuncakları aldırmak için başlarını …