Ortaokul zamanlarında çakır gibi çocukluk geçiriyorduk. Horozlanmada üzerimize yoktu, tut deseler köpekten önce koşardık. Dünyamızda güzel ve etkili olan davranışlar, dışarıdan bakanlar için çılgınlık ve olabildiğine gereksiz görünebilirdi. Haklı olabilirlerdi. Fakat hayatı biz yaşıyorduk. Cuma günü sabahçıydık. Okuldan kaçmak için arkadaşlarla bir araya geldik ve 5 kişi kaçmaya karar verdik. Yola koyulduk. Şimdilerde düzinelerce saçma sapan binaların olduğu o yollar yeşilliklerden geçilmiyordu. Yılanlarla, sincaplarla ve tilkilerle karşılaş…
Kırıldım, Orta yerden. Bakma kanadığıma, andığım birçok hadise var gizlediğim, sahneye davet etmediğim. Şahsiyet meselesinden söz ettiğinde, Canlı yayınlarda son dakika olarak geçiyordu vahşetin! Bilemezdim bilinmeyeni olacağımı. Kırgın değilim, dargın hiç değilim. Gözünde hiçken önemi arz eder mi muradımın? Gözlerin arar mı artık beni? Sevgi şecaat ister demişti. Yanına yaklaşılması zor bir kelimeyle dile getirdiği sevginin tanımı, yüreksizliğiyle tanımsız kaldı. Bana bakmayın, Ben kanarım, arada anarım, bazen de solarım. K…
Yeter'in babası, kollarını sıvazladı. '' İleriye gitme, ben konuşurum '' dedi. Amcaoğlu aldırış etmedi. Yaşlı adamın adımlarını hızlandırdığını görünce peşine takıldı. Yanına geldiğinde onu geçmek için mini bir yarışa girişti. Yaşlı adamı geçemiyordu. '' Bu ne aceledir, hey! '' Yaşlı adam yoluna devam etti. Amcaoğlu, adamın eşine zarar vereceğini düşündü. Yaşlı adam sıvazladığı kıyafet bileğine düşünce tekrar sıvazladı. Dağın yamacına vardıklarında Yeter'in ağabeyine hararetle bir şeyler anlattığına …
Dağın yamacına vardılar. Ağabeyi hızlı adımlarla küçük kaya parçalarına basarak daimi olduğu yere ilerlemeye başladı. Yeter, ağabeyinin gidişini izlerken kendisinden kopup giden geleceğinin yalpalayışını izler gibiydi. Ağabeyi, '' Hadi gel. Durma orada '' diye seslendi. Yeter dalgınlığını bozan çıkışa tepki göstermedi. Ağabeyi kendine bakıyordu. Yeter, bir adım attı. Bir adım daha, derken ağabeyinin yanına vardı. İki yetişkin insan boyu kadar mesafe daha gittikten sonra genişçe bir taşın üzerine oturdular. Yeter etrafına bak…
İki kadın yol üzerinde Yeter'i takip etmeye devam ediyordu. Yeter'in salınarak yürümesi kadınlarda aklı dengesini kaybetmesine ramak bir görüntü sunuyordu. İyiye dair bir düşünceye yermeyen bu iki kadın Yeter'i haki görmekten pek hoşnutlardı. Yeter'in kendilerinde olmayan bazı meziyetlere sahip olduğunu anlamış olmalılar ki kıskançlık ve fesatlık peşinde ilerliyorlardı. Öyle olmasaydı Yeter'i durdurup yanında yürümek için diretebilir en olmadı, takip etmezlerdi. Takip etmeleri düşeceği zor durumdan nemalanmaktı. Laf ve ha…
Yeter yeni arkadaşlarının yanına banka oturmaya gitti. İki kadın, Yeter'in çocuksu hareketlerine seviniyor ve hoş karşılıyorlardı. Kendilerini, dünyanın sunduğu güzelliklerden mahrum görüyorlardı. ' E anlat bakalım Yeter, ne yaparsın? '' Yeter, sorunun manasını biliyordu. '' Öyle işte, evliliktir gidiyor. '' İki kadın kısa gülüşlerle, '' Seviyor musun kocanı? '' dediler. Yeter'e ırak bir destansı cümleydi. Sevmiyorum diyemezdi, seviyorum hiç diyemezdi. Bir taraf hüznünü ortaya çıkartacak,…
Yeter 19 yaşında Adana'nın bir semtinde yaşamaktadır. 10 yaşından evlenene kadar geçen sürede dağlarda taş kırarak ailesine yardımda bulunuyor, destek oluyor bazen de kuvvet gerektirecek yerlerde en önde yer alıyordu. Ön saflarda bulunmayı istediğinden değil de aile baskının neden olduğu yılgınlıktan dolayı önlerde yerini alıyordu. Yeter, her hadisede adını duymaktan bezmiş durumdaydı. Ruhsal olarak çökmüş görünse de dışarıya bu yılgınlığını, bitap halini göstermemek için direniyordu. Bu ezilmişlikten kurtulmak için görmediği güzellikleri…