Ağaç Ev Sohbetlerimizin bu haftaki konusu Peliş arkadaşımızdan gelmiştir. Konu; "Kendi hayatımız üzerinde %100 kontrol sahibi olabilmemiz mümkün müdür?" Bunun için öncelikle zihnimizi tam manasıyla kullanabiliyor olmamız gerekir. Tabii istisnalar da bulunabilir. Bunlar genel manada duygularla mümkündür. Bir sevginin, bir hüznün, bir sevincin, bir öfkenin meydana getirdiği davranış modelleri bize aittir. Çünkü aklın erişmek istediği yerlerin önünü kestiğimizde davranışlarımız sazı eline alır ve yüzde yüzlük bir performans sergile…
buradan bakınca yolun uzunluğu bir nebze içimizi sevince uğratsa da hayatın içine girdiğimizde zaman ışık hızı misalinde ilerliyor ve bizleri olabildiğince geride bırakıyor. Bir gün şöyle bir geçmiş dönemi hatırlatacak eşyayla, olayla veya düşünceyle karşılaştığımızda arkasından bıraktığı esintiyle zamana aramaya koyuluruz. Zamanın sırtına ne çok anılar bırakmışız. Gerçi anlamsız ve içi boş geçen günleri de yük sayarsak nasıl da kendimizi ihmal ettiğimizi anlamış olur muyuz? 365 günün 20-30 hadi olmadı 50 gününe anılar biriktiriyor geri kalan …
Düşünceler insanın temelini oluşturur. Hangi düşünce ne kadar zuhur ederse kişinin hayatında o kadar sağlamdır. Tabii bu düşünceler kötülüğü de temsil edebilir. Kötülükte haliyle bir mertebedir. Ancak insan doğrunun ve yanlışın karşısında bir seçim yapmak zorundadır. Denilebilir ki bu seçimde kim kötülüğü seçmek ister? Seçimler çoğunluğun değil azınlığın tarafında daha güçlü bir duruş sergiler. Şöyle ki doğruyu seçenler, doğrunun etraflarında dolaştığını bilirler. Doğruluğun sebebiyet verdiği öz inanç veya sağlıklı düşünceler akıllarından ve …
Fotoğrafın alındığı profil Parmaklarımın ucuna basarak ilerlediğim yolun bir nefeslik dinlenmeye yerine vardığımda, göğün semasında bulutlar güneşin huzmelerine sarılmış vaziyette dağın yamaçlarına seriliyordu. Günün gecesi veya gündüzü yoktu; evren aydınlığın görkemiyle birlikte gecenin ihtişamını aynı sahnede gösteriyordu. Yıldızların tozları yağmur misali okyanusların üzerine düşüyordu. Yıldız tozlarının yağmuruna yakalanan balıklar okyanusların üst ince tabakasını yırtarak sev…
Fotoğrafın alındığı profil Hayat, her şeyin olacağına varması için zamanla yolculuk gerçekleştirir. Bizler zaman ve hayat arasına sıkıştırılmış canlılarız. Yolun doğruluğuna ulaşmak için türlü izlere tanık oluyoruz fakat ileri atacak adımın kuvvetini kendimizde bulamıyoruz. Bizden önce o yolları arşınlayanların bıraktığı izlerin derinliği gözlerimize çarptığında yere mıhlanıyoruz. Bazı kimseler prangaları arkalarından sürükleyerek ileriye atılırlar. Belirli mesafeden sonra…
Hayatlarımız sisteme bağlı bırakılmış durumda ilerliyor. Bu da güzelliklerin ve iyiliklerin önünü kesmektedir. Bizler, '' ne yaşayacağımızı '' bilmeden bir yolculuğa çıkarıldık. Kimseler durmamızı istemedi. Bu yolda herkes yürüyor. Beraber yürüdüklerimizin yüzleri umutsuzluğu, kederi, hüznü yansıtıyor. Herkes mutlu olmayı istiyor ama kimse mutluluğu kendilerinde aramıyor. İnsan, kendisine sunması gerekenleri başkalarından bekleme umuduna giriyor. İçten gülmelere hasret kalınmasının tek sebebi beklenti içinde kalınmasıdır. İnsan…
Kimse zamanın ötesine ve üzerine binip yolculuk edemez. Zaman kendi başına bir eylemdir. Andır. Anda kalmak... Ne güzel değil mi, zamana yaslanmış bir hayatı yaşıyoruz; yaşamaya çalışıyoruz. Her şey anlık gerçekleşiyor. Zaman, her yaşama ikramlarda bulunuyor. Anlayabildik mi kendimizi, biz oluruz. Çoğalırız ve ikramlara sarılırız. Farkına varmadığınız her an, anınız bir ömür tadında ilerliyor. Anda tanık olduklarımız bir ömürdür. Gördüğümüz ve yaşadığımız her şey tekdir. Görürüz ve biter. İkramlardan ne alırsak onunla besleniyoruz ve gelişiyor…