Kayıtlar

Mekân III

Resim
                              Fotoğrafın alındığı profil   Cesim duvarları rutubete dönüşmüş fabrikaya giriş yaptığında soluğuna soğuk ve tatsız bir koku değdi. Çevresini kolaçan edeceği sırada sağ koluna adamlardan biri girdi. ‘’ Bayım telaşlanmış gibi bir haliniz var? ‘’ dedi. Cesim iştahını sömüren korku karşısında kayıtsız kalamıyordu. Adamın koluna girdikten sonra konuşması Cesim’in dirayetini biraz da olsa sarsmıştı. Diğer adam da Cesim’in önünde durdu. ‘’ Cesim Bey bu gibi yerlerde şarkı söylemek insana şevk verir derler, sizce doğru mu? ‘’ Cesim duydu soru karşısında istemsizce ‘’ evet ‘’ dedi. Kolunda bir sıkışma hisseden Cesim yanındaki adama döndü. ‘’ Niyetinizi bilmiyorum, tahmin dahi edemiyorum fakat şimdiye kadar hiç bu denli canımın yandığını hissetmedim ‘’ dedi koluna bakarken. Adam hemen kolu çekti, ‘’ Pardon bayım. Gündelik stresin ağırlığını kolunuza bıraktığımız için maruz gö...

Mekân II

Resim
  Fotoğrafın alındığı profil İki adam kapının yakınlarından saklanıyorlardı. Adamın mekândan uzaklaşma sını beklediler. Usulca takibe başladılar. İşlek caddelerden tenha sokaklara sonra tekrar işlek caddelere yöneliyordu. Başkaları tarafından takip edildiğini veya kendisine bakıldığını anlayan insanlardandı kahramanımız da. Bir banka oturdu. Az sonra iki adam karşısında belirdi. Sahneye hayalini bırakan adam bankta oturan adama yaklaştı. ‘’ Merhaba bayım! ‘’ dedi. Bir dakika sessizlik oldu. Hangisinin konuşmaya dahil olacağına henüz karar verilmiş değildi. Kahramanımız yerinden kalktı, kendisine seslenenin yanına yürüdü. ‘’ Buyurun, ne istiyorsunuz? ‘’ ‘’ Bir şey istediğimiz yok, bir konuda fikrinize ihtiyaç duyduk ‘’ dedi. ‘’ Öncelikle tanışmıyoruz ve buna istinaden benim fikrime ihtiyaç duymanızı gerektirecek hususta bulunmuyor ‘’ dedi ve devam etti. ‘’ Samimi gelmiyorsunuz. ‘’ Diğer adam atıldı, ‘’ Haklısınız, bizler ki samimiyetle yaklaşmayı bilmediğimiz için her...

Mekân

Resim
Kaldırıma düşen yaprak tanesinin üzerine basan adımın taşıyıcında hüzünlü bir görüntü vardı. Ellerini ceplerine geçirmiş, başı önde, gözleri ayaklarının ucunda, dünyanın keşmekeşi arasından kimselere değmeden ilerliyordu. İspanyol paça bir pantolon, yakası geniş desenli ceketinin içerisinde boynunun hemen altındaki kazakta yırtık vardı. Görenler giriştiği kavganın tesirinde olduğunu sanırdı. Geniş adımlarla gözden uzaklaşıyordu. Gazete okuyan iki yetişkin insanın önünden geçip giderken adamlar başlarını kaldırdı. Gazeteleri der top edip yakınlarında bulunan çöp kutusuna bıraktılar ve  izlemeye başladılar. Takip edildiğinden habersiz hızlı adımlarından ödün vermiyordu. Tabanlarına binen yükün dizlerine verdiği acıyı da hissetmiyor olmalıydı ki koşuyormuşçasına yürüyüşü hızlanmıştı. İki adam da dikkatleri üzerine çekmeme adına bir karşı yoldaki kaldırıma bir diğer yoldaki kaldırıma geçiyorlardı. Ellerini ceplerinden çıkartan adam önce ellerini bir ovuşturdu sonra saçlarına göt...

Neden, hayat için bir sonuçtur

Resim
Yaşamımızı anlamlı göstermek için nedenlere sığınmak doğru mudur? Hayatınızı dış etkenler karşısında güçlü görüntüye sahip olduğunu göstermenin doğru olmadığı kanısındayım. Anlamlı olması için de nedenlere sığınmanın gerçekliğine inanıyorum. Anlam dediğimiz tanım kendi başına berraktır. İçini dolduran veya onu taşıyan bir etken olmadığı sürece anlamsızdır. Bireyler yaşamlarına nedenleri ve sebepleri davet ettiğinde değerli görünürler. Tabii bunun doğruluğu zamanla ortaya çıkar. Değerli görünmenin güzel tarafı yaşamın nedenler ve sebepler sunmasıdır. Zira davet ettiğiniz neden ve sebep bünyenizde çoğalarak sizin daha anlamlı hayat sürmenize vesile olur. Sığınılacak bir liman gözüyle bakılan '' anlam '' taşınabilirliğine direndiğiniz müddetçe sizinle kalır. Güçsüz bir duruşla anlamlı görünen şeyler, anlamsızlığa dönüverir. Hayatınızı anlamlı  sürdürmenin zorluğu bu yüzdendir. İnsanlık anlamlı bir yaşam sürdürseydi, anlamın tanımı günümüzdeki gibi kıymetli ve salt gerçek...

Lavanta

Resim
Mozart 40. senfoni 1900 yılına yolculuk yaptığımızda arka fonda Mozart'ın 40.senfonisi kulaklara dokunuyor. Alımın ve ihtişamın görüntüsüne bürünmüş insanlar çoğunluğu siyah kıyafet ve elbiselerle eski roma taş yollarında yürüyorlar. İnsanların yüzlerinde belirginleşen heyecanın ve tedirginliğin izleri küçük neşeli görüntü karşısında hoş simalara dönüyor. İnce tekerli araçların üzerinde yer alan siyah giyinmiş adamlar, ellerinde kalınca purolarla katı dumanları araçların camından dışarıya üflüyorlar. Karşı yolda bulunan evlerin birinden krem renkli bir elbiseyle kadın beliriyor. Kadının yüzünden saçılan renkler gökkuşağı misali çevresindeki insanların yüzlerine dokunuyordu. Kadın yanında bulunan iki kadına dönerek gülümsedi. Bu gülümseyiş ay ışığı misali karanlığa hapsolmuş evrenin tek aydınlık görüntüsü gibi ışıl ışıldı. Eldivenlerin içinden çıkardığı ellerini şakağından dökülen saç buklelerini şapkanın içine koymak için kaldırdı. Uzaklardan lavanta kokusu gelmeye başladı. Az sonr...

ben demiştim(izm)

Resim
Size şunu net söyleyebilirim ki hayatımdaki insanlara karşılaştığım iyi kötü bazı olaylar hakkında fikirlerini söylemelerini istedim. Bunu uzun bir süre devam ettirdim. Düşüncelerini söze aktarmalarından pek hoşnut olduğumu gösteren hareketlerde, yaklaşımlarda bulundum. Zaman ilerledikçe sanki onların her sözüne muhtaçmışım gibi algılamaya başladılar ve artık '' ben söyledim, beni dinlemedin, ben dedim '' gibi telaffuzları çok duymaya başladım. Niyetim fikirlerine önem veriyormuş gibi görünmekti. Günler, ayları, aylar yılları takip ettikçe kendilerini benim dünyamda vazgeçilmez sanmaya başladılar. Bununla da kalmayıp yaşamımdaki önemli kararlara karışmak için kollarını sıvadılar. Onlar hayatımı kontrol ettiklerini sanırken en başından beridir söylediklerini yapmıyordum, yapmazdım da. Hayat benimdi! Onları denemedim ve düşüncemde yanılmadım. Şu sonuca vardım; birisini hayatınıza davet edip dağılanları düzeltmesi için yardımını istediğinizde, ana unsur olan özlerini dışar...

yolculuğa çıkan sevgim

Resim
Bir Franz Kafka olamasam da kendi yağında kavuran biriyim. Seni de kızgın yağın hiddetinden koruyorum.  Söze nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Henüz dünyanın bana sunacağı güzelliklerin varlığından habersizdim. Yaşam sürdüğüm yerlerde mutlu olmamı sağlayacak hiçbir çıkarımlar yoktu. Dalgaların kayaları yonttuğu sahile insanların olmadığı vakitlerde inip yürüyüşler yapardım. Ziyadesiyle görüştüğümüz o soğuk kış gününün akşamında gözlerinin kıyısında biriken yaşların donmuş hallerine hayranlıkla seyrettiğimde gülümsemiştin. Kırılmıştı yaşlar ve mutlulukla birlikle yanağına süzülmüştü. Sen bunları yeni öğreniyorsun. Bense kıymetli anın tadını bir ömür çıkartıyorum.  Saçlarına biriken kar tanelerini temizlerken,  '' İnsanları sevmiyorum '' demiştim. Anlamsız bakışlar yöneltmiştin. Açıklama yapacağım sırada, '' biliyorum '' demiştin. Nasıl bilebilirdin, henüz ilk kez görüşmüştük. Öncesinde kısa süreli zamanlar geçirdiğimizde söyledim mi diye düşündüm ve söyleme...