Kayıtlar

Duygusal boşluk #1

Resim
Açık yazmam gerekirse ileriye dair güzel umutlarım kalmadı. Kavramsal olarak tüm umutları tarifsiz bıraktım. Her gün birbiri ardını kovalayan cinayetlerin, rezilliklerin ardı arkası kesilmiyor. Ülkemizin iç meseleleri ayyuka çıkmış durumdayken, insanlar bu ağır ve ezici halden uzak kalma adına dizilere, sosyal medyalara sığınıyorlar ki orada da pek güzel şeyler olmadığı kesin.  Her dizi aile kültürüne, birliktelik anlayışına, saygı ve engin düşünce tarzlarına absürt tavırlarla yansıtılmaya çalışılıyor. Bildiğimiz, yıllardır taşıdığımız tüm kültürel değerlerimiz son yıllarda hızla yok ediliyor. Diğer tarafta sosyal medya yeni ve farklı insanları bizlere sunuyor. Tüketiyoruz. Sosyal medyalar bize, insanlık kimliğini tükettiriyor. Yenilik ve farklılık arayışına girerek duygusal boşluklarını gidermeye çalışıyorlar... Bir insanın karakteriyle temas kurmadan sosyal medya ağlarındaki görseline bakılarak değerlendiriliyor. Bununla da yetmiyor düşüncelerine hak vermeyen veya ulaşmayan profi...

Yeni kitaplar;

Resim
Bu aralar araştırmalar yaparak toplu kitap alışverişi yapmanın zamanı geldi diye düşünüyorum. Kitapların fiyatlarında inanılmaz oynamalar mevcut. 70 80 sayfalık kitapların fiyatları 50 TL üzerinde olabiliyor. Kitabın içerisindeki bilgiler kıymetli ve bilgilendirici olsa da bu denli pahalı olmasını gerektirmemelidir. Gün geçmiyor ki fiyatlar yukarıya çıkmasın. Her gün belirli fiyat aralıklarıyla yükseltilen ürünlerin arasında kitaplarda katılmış bulunuyor.   Toplumu tasalara boğan bir sistem anlayışıyla yönetildiğimiz gün gibi ortada. Sistem kendine yetecek insan profili oluşturulmaması için tüm gücünü kullanıyor.   Doğal olan her şeye uzak bırakıldık ama ne hikmetse yapay olanları doğaldan daha kıymetli görmeye başladık. Bunun da önüne geçilmesi gerekiyor ama gelin görün ki kim önüne geçecek? Aklı selim ve engin düşünen insanları kendi kabuklarına girmeye zorlayan bu sistem, selim ve engin düşünen insanların dışında kalanları da dertlerle boğmaktadır. Orta direk ...

Sessiz film; geçmiş

Resim
                                                                fotoğrafın alındığı profil Geçmişe yolculuk etmenin güzel yanı, o dönemin anılarında kalmamaktır. Uzun süreli ziyaretin bağımlılığa yol açtığı bilinmelidir. Geçmişin ayrı bir çekim kuvveti vardır. Sizi kendisine bağladığını hissettirmez. Siz sanki olması gereken bir şeymiş gibi devamlı ziyarete gidersiniz. Bu arada geçmişin tadı inanılmazdır. Asırlardır mahzenlerde tutulan içkiler gibi bir kez tadını aldığınız an şişenin dibini getirene değin tüketmek istersiniz ki dibi de gelmez…   Geçmiş, alınması gereken derslerin okuludur. İnsan iyisiyle kötüsüyle yaşadıklarından edindiği tecrübelerle geleceğine yön verir. Şimdiyi yaşamanın verdiği haz ise tarifsizdir. Zira şimdi zamanın öyle bir anıdır ki bir saniye öncesini bilirken bir saniye sonrasını bilemiyorsun. B...

Anılar baskınları sever;

Resim
  İş yerinde :)   Zaman vakum misali tüm anıları gezintiye çıkartan dilimdir  insanın ansızın geçmişe dönmek istemesi bu sebeptendir. Anılar tozun içinde aydınlık görüntüye kavuşmak adına birbirlerini geçmeye çalışırken, zaman " ben buradayım " der gibi en alakasız anıyı dipten zirveye taşır. Cana bir şey dokunur. Tüm nüansları geçmişe götürür. Burun sızlatan bir kokuyla kısa süreli sevinç yumağından geçeriz. Anılar biz istediğimiz ölçüde hatırlandıkça ruha dokunmaz. Dokunması için zorlarız.  Ansızın gelen bir anı ziyareti bizi heyecanlandırır ve ruhumuzun birçok noktasında dokunuşlar hissettirir.  Fakat bizim gittiğimiz anılar tüm güzelliklerini sunmaz. Penceren sadece siluetini gösterir. Bize gelen anılar tam manasıyla gelir. Anılara gitmek ya da uğramak gelmesini beklediğimiz anıların uzakta kalmasına neden olur. Düşmeyin!  Hiçbir anının peşine düşmeyin. Ziyaretine uğradığınız anılar hislerini sunmazlar. Bunu sizde fark edebilirsiniz.  Yüzeysel olar...

Erişim engeli;

Resim
Savaşlar, kıtlıklar, ölümler, yangınlar, devrimler, virüsler, hastalıklar meydana geldi. Yaşamın bu kötü ve iz bırakan yerleri biz insanlara büyük etkiler bırakmasına ve sonrasında daha iyi bir yaşam sunma iştahına sürükledi. Sonra bu iştahımız boğazıma durdu. Hiçbir şeyden zevk ve neşe almamaya başladık... Şimdi de gülmeyi unuttuk.  Bu aralar insanlara ulaşılmıyor. Kimilerinin derdi kimilerinin sorunları bazılarında paylaşmayı istediği sevinçleri var. İnsanlık pazarında duygu satışı tamamıyla raflardan kaldırılmış. Tezgahların arkasında insanlar asık suratlarıyla duruyorlar. Bir konuda yardım isteyenlerin yanlarına gelmesiyle terslemeleri bir oluyor. Bu da yetmezmiş gibi sırt dönüyorlar.  Farkına vardığımız bu durumlardan sıyrılmışız gibi kendimizi ödüllendirmemiz mi gereklidir yoksa bu durumun içerisine girerek pay sahibi mi olmalıyız? Muallak.. Adını sanını bilmediğim insanları dinlemek veya onlarla yazışmak istiyorum. Hepsinin biliyorum ki derinlerinde bir yerlerde söz edi...

Her telden # 1

Resim
Güldüğüme bakma, ağladığıma ise kanma. Bana inanma. Ben, kendinden bir haber, dünyaya sağır, insanlığa düşman, Tanrıya haykırı davranışlar sergileyen insanım. İnsanım. Evet, insanım. Kısa süreli yalnızlıkların benden doğurduğu sonuçlara değinmek istemiyorum. En son bir tanıdığıma anlattığımda kendisini şehrin en eski köpründen attığı haberiyle sarsıldım. Kısa süreli bir şaşkınlıktan sonra kendime gülümsedim.  Dışarıdan kolay ve zahmetsiz bir yaşam sürdüğüne kanaat getirdiğiniz kişilerin, henüz görmediğiniz, ulaşamadığınız yerlerde nelerle mücadele ettiğini ve nelere maruz kaldığını bilemeyiz. O kişi de benim yaşamımı alaya alıp, kendince bir kalıba oturtup ona göre yorumlamıştı. Kapalı kapılarımın ardından konuşuyordu. Oysa duyuyordu kapının ardında ki gürültüleri... Kendine inandırdığı gerçekliklere yüksek sesle konuşurken, gürültülerime sağır kalmıştım.  İnanın sadece kapıyı araladım. Yüzüne çarpan bir esintiyle yere düştü. Sersemledi. Yüzünü bir müddet göremedim. Toz bulutu...

Zihnimin sakinlerini dinliyorum

Resim
Bizim kaybettiklerimizin pek bir önemi olmadığı gibi kazandıklarımızın pekala önemi yoktur. Şöyle ki yaşama geldiğimiz dünyayı bizden öncekiler ilerlemesi için sistematik olarak bir düzene tabii tutmuşlardır. Haliyle her gelen nesil sisteme yeni dişliler monte ederek daha kapsamlı ve güçlü bir yapıya doğru ilerletme durumundadırlar. Güçlü bir yapı olması onun istenilen bir şey olduğu anlamını doğurmasın. Hiçbir sistem insanlar tarafından kabul edilmez fakat sistemler yine insanlar tarafından inşa edilir.   Aramızda insanlığı Tanrılaştırmaya sürükleyen bir kesim bulunmaktadır. Duygular öncekiler gibi gerçekçi değil. Yaklaşımlar keza öyle. Örnek verecek olursam, insanlar iradelerini çok yüceltirler ve bu da insanın duygularına yön verebilme kabiliyetine eriştiğini sanmasını sağlar ki bu da insanın kendinde Tanrılaştırma olgusuna girişmesini sağlar. İnsan öz sahibinin yaratan olduğunu aklından ve gönlünden çıkartırsa yönünde sapmalar olacaktır. Devamlı kendini yüceltme eğilimden yoks...