Haddini bilememek;
İnsan gamsız olduğu kadar merhamet sahibidir. Hiçbir insanın özüne tam anlamıyla ulaşamayız ve anlayamayız. Yaşamın sunduğu ağır ve acılı süreçler insanın deneyimler kazanmasına sebebiyet verir. Sınavın mücadelesini verenlerdenseniz insanları biraz da olsa anlayabilirsiniz. Fakat bu sürecin doğurduğu kasveti her beden kaldıramaz. Yol boyunca insanları kaldırımlara fırlatır, yerlerde sürükler. Merakına ve iradesine boyun eğenler sınavın sonunu getirmeye çalışırlar. Aslında hiçbir sınavın sonu yoktur; ölüm dışında. Yaşam içinde kalınan her an, anlık mücadelelerle doludur.
Nelerle karşılaşacağımızın muallak olduğu alemde sınırları ihlal etmek gamsızlığın bir örneğidir. Gamsız insanlar hayatın gerçekliğinden habersizlerdir. Aslında tek gerçekliğin öte alem olduğu konusunda hemfikirizdir. Ancak insanın bir sınava tabii tutulma alanı olduğu bu yer, sınırların korunduğu alemdir.
İnsanın gamsız olduğu kadar merhametli olması durumuna şöyle değinmek isterim; her gönül bir alemi içinde taşır. Her gönlün canı, bu alemin farkına varamaz. Ancak farkına varanlar gönül ırmaklarını dinleyenlerdir. Ulaşamayanlar ise had bilmezliğe sürüklenirler. Tabiri caizse gönülleri tarafından sürgün edilirler. Haliyle alanlarının farkında olmadıklarından ötürü karşılaştıkları kişilerin alanlarına girmeye çalışırlar.
Bu gibilerin alanınıza girmelerine veya size karşı hadsiz tavırlarına yapılacak en güzel şey, gülümsemektir. Aslında gönlünüzün üzüntü çektiğini bilirsiniz. Bedenen sergilenen gülümseyiş, karşımızdaki insanların sessiz ruhlarına seslenmektir. Benliğinin sürgün hayatını izleyişine bir son verme isteğidir.
İnsan olgunlaşmak için duygusal olarak iyi duyguların diline sahip olması gerekmez. İyi duyguların da kötü halleri vardır. Mesele buradan alınan derslerden ziyade taşımak isteğinizdir. Neyi taşımak istiyorsunuz? Bu ağırlığı ne gönlünüz ne de omuzlarınız çeker. Zaman ağırlığınızı tüy misali rüzgara emanet eder. Kendinize dönmeyi istediğinizde rüzgar emaneti gönlünüze ve omuzlarınıza bırakır. Dizleriniz yük karşısında ayakta durmakta zorlanacaktır ve sizi en yakın yerde dinlenmenizi isteyecektir belki de ağırlığı üzerinizden attıracaktır.
Sınav, ağırlıktır. Her ağırlık bir mükafattır.
Lütuflarla gönüllerini büyütmek isteyenleri görmüşsünüzdür; haddini ve oturmasını kalkmasını bilirler. Dilleri ağır, adımları yavaştır. Gönülleri merhamet doludur. Dikkatli bakarsanız o kişiler kimsenin alanına girmez, kimselerinde alanlarına kalmalarına izin vermezler.
Sınır bilmez kişilerin alanlarına girdiğini gördüklerinde, onları karşılayacak her duyguya sırtlarını dönmelerini isterler. İstek ve hevesin yerle yeksan olduğu alandan uzaklaşmak isteyenler arkalarına bakmadan oradan uzaklaşırlar.
Yazılarınız hep dikkat çekici. İyi ki yazıyorsunuz. :)
YanıtlaSilBen de sanırım alanıma girenlere gülümsemeyi öğrenmeliyim. Sonuçta bazı şeyleri olduğu gibi kabullenmek gerek.
Değerli düşünceleriniz için teşekkür ederim :) İyi ki okuyorsunuz :)
YanıtlaSilGülümsediğimizde hayatımızın devam etmesini sağlarız, gülümsemediğimizde yerimizde kalırız :)