Kırma zincirlerini
Ben buraya aitim. Buradan dışarı çıkmamalıyım. Düşüncelerimi, gözlerimdeki heyecanı, parıltıyı kimselere anlatmamalıyım. Bir şeylerin peşinden giderken temkinli adımlarla ilerlemeliyim. Pata küte, bodoslama gitmemeliyim. Bak gittiğinde nelerle karşılaştığını sadece sen biliyorsun. Gece başını yastığa koyduğunda zamanı geri almayı nasıl da istiyorsun, değil mi? Değer mi peki? Onca şeyin peşinde sevinç naralarıyla ilerlemek pekala güzel gelse de sonra? Söyler misin sonrasında ne oluyor? İçine kapanıp tenhalarına uğramıyor musun? Hani kimselerin haberi olmadığı, senin de tam manasıyla bilmediğin o izbe yerlere...
Yapma, kırmaya çalışma zincirlerini. Ayaklarının bastığı yerler senin alanındır. Sınırların ötesindekilerin dünyalarına aldanma. Dünyalarına doğan güneşin güzelliği yada ihtişamı seni cezbetmesin.
Her yaşam kendi alanına bağlıdır. Bağı koparmaya çalışma! Sırt dönme bildiklerine, yaşadıklarına ve taşıdıklarına. Sevincin ya da acının sebep olduğu yaşlar, başkalarının dünyalarını sele boğabilir.
Başkalarının acıları da senin acılarını alaşağı edebilir. Sen kendi dünyandan mesulsün.. Başkası olmaya, başkalarının hayatlarına müdavim olmaya gerek duyma.
Seyrettiklerin bir dağın zirvesinden dünyayı seyretmeye benzeyebilir ve oraya gitmek isteyebilirsin. Alanını inşa ettiğin yaşanmışlıkları yok sayıp yola koyulduğunda unutma gerisin geri buradadır senin özün. Gittiğinde yerde hiçbir zaman '' sen '' olmayacaksın.
Ruhun seni terk etmeyecektir keza anılarda. Her birisi gözlerinin önüne inecek, zihnini meşgul edecek ve sonunda gittiğin yerlere sığmamaya başlayacaksın. Çünkü özün buradadır.
Kırma zincirlerini. Manzarası güzel yerlerin alemine misafir olmaya çabalama. Adımlarının üzerine basıp ilerlediğinde ardında hezeyanlar bıraktığını sakın ola unutma.
O dünyaların misafir olduğunda, senden alemini göstermeni isteyecekler... Ne yapacaksın? Giderken hezeyana dönen dünyanı sunabilecek misin?
Yorumlar
Yorum Gönder