Acı, sevgi ve huzura komşudur
Dünya üzerinde yaşanan olayların bir sonucu olmalıdır. Bu sonuca ulaşmamız için insanlık olarak doğru durmalı, eğri konuşmamalı, yanlış tarafa dönmemeliyiz. Üstesinden gelmemiz gereken konuların başında bunlar geliyor diyebilirim. Yaşam bizim için uyanıp, telaşla koşturup sonra yorgun argın yatağa girmek değildir.
Hayat içerisinde ince ayrıntıları olan ve insana büyük deneyimler kazandıran bir gerçekliktir. Bizler bunlardan uzak kaldığımız ya da farkına varmadığımız müddetçe dünya üzerinde yaşananları anlamamız güçleşecektir.
Yaşam sürdüğümüz coğrafyalar üzerinde yıkımlar, yangınlar, savaşlar ve benzeri şeylerin her birisi toplumlara yani insanlığa büyük dersler sunmaktadır. Yakalayabilsek hani şu yaşananların '' nedenlerini '' işte o vakitten sonra dünyaya bakışımız değişecektir.
Bir grup insan topluluğu, milyarları bulan insanları ne yöne dönmelerini sağlamakla kalmıyor, tercih ve yaşam standartlarını istedikleri gibi değiştirebiliyorlar.
Hangi insanın '' telefona '' çok ihtiyacı olabilir ya da elindekinin kıymetini bilmek varken, aç gözlülükler neden bu denli fazladır? Bunlar sağlıklı insanların peşinde düşmedikleri şeylerdir. Peşine düşenler o zaman kontrol edilenler mi oluyor?!
Üzücü olan kısmı ise coğrafyalarda yaşanan kıyımların ve savaşların masum insanların hayatlarını büyük oranda değiştirdiğidir. Bu bizler dersler ve gerçeklik alanında büyük ıstıraplar verirken, bizler ne yapıyoruz, bir deyimin anlamına sığınıyoruz. Genel manada olmasa da çoğunluk '' bana dokunmayan yılan bin yaşasın '' düşüncesindedir. Görmediğiniz bir gün o yılanın hedefi olmayacağınız garantisini kim verebilir?
Kapıldıkları sahteliklerin peşinden gidenlerin beri tarafta yaşanan insanlık onuruna zede vuran şeyleri görmeleri zordur. Başlarını çevirmeleri gereken yerler gözlerinin önünde dururken, insanlık olarak daha cafcaflı, gösterişli alanlara yöneliyorlar.
Ulusların kimliği önemli değildir. Toplumların maruz kaldığı zorluklar mühim meseledir. Devlet mekanizmasına takılmamamız gerekiyor. Sonuç itibariyle devletler güç gösterisi yapmak durumundadır.
Masum insanların içinde bulundukları durumlar bizleri yakıp yıkmalıyken, biz başka şeylerin peşinde sürükleniyoruz. Kaybedeceklerini bile bile gönüllerine düşen ilhamla yola koyulurlar ki kazanımları müthiş derecede büyüktür.
İnsanlara kızmak ya da yargılamak haddim değildim. Pekala dünyevi şeylerin yol aldığı güzergahın içindekiler bellidir. Yol aldıkça renk cümbüşleri gözlerimizi kamaştırır. Bu yolun dışına çıkmaya cesaret edenlere katılmamız gerekiyor ki o zaman '' yaşananların '' ne anlama geldiğini, ne sebeple yaşandığını az çok anlayabilme durumuna erişebilelim.
Deprem, yangın, doğal afet, kıyım ve savaş gibi olayların içerisinde olan insanların düşünceleri daha oturaklı ve ehemmiyetli olur. Çünkü yalnızlığın dibini, korkunun emsalini, ilahiyatın gönüllerinde açtığını görmüş ve yaşamışlardır.
Zor durumda kalan insanların çevrelerindeki herkesin kendi dertlerine koştuklarını gördüğünde '' yalnızlığın '' ne denli ürpertici bir yolculuk olduğunu anlarlar. Ardından bu yalnızlık insanı korkuya sürükler. Çünkü atılacak adımların ne yöne gideceğini ve gideceğini yerde neyle karşılaşılacağı bilinmez.
Yapacak bir şey yoktur ve yola devam edilir. Adımlarınızın yıkılmayacak bir sağlamlığa dönüştüğünü gördüğünüzde sevgi ve huzur gönlünüzde yer alacaktır. Yere sağlam basmak! Yere sağlam basılmadığı müddetçe her sözün, her rüzgarın, her bakışını kurbanı olunur. Bunun insanların güç durumda olmalarına tanık olmaktan kaçmaya neden olacağı bilinir. Gerçekliğin içindeki acıyı, hüznü görmemesinin sebebi budur.
Adımlarını sağlamlaştıranların yaşananlara bir anlam bulmaya çalışmaları ne güzel bir görevdir. İnsanların kendilerindeki zenginliği bilmeleri büyük marifettir.
Konuya dönecek olursam; dünyanın gidişatı artık düzelmeyecek bir düzlemde ilerlemektedir. Yaşanan her kötü şeylerden dersler çıkarmak için adımlarımızın üzerine ağırlığımızı vermeliyiz ki anlamaya çalışmış olalım. Şayet bundan uzak kalırsak döngünün içerisinde sıradan bir zihnin temsilcisi olarak kaybolacağız.
Her şeye rağmen yaşananlardan manalar, dersler çıkartabilirsek kendimizi zenginleştirmiş oluruz ki bunun içinde yaşanmışlık gerekiyor...
İnsanın acıyı derinlemesine yaşaması gerekiyor...
Saygılar...
Hind ata sözü derki ders öğrenene kadar devam eder. Umarım kısa sürede öğreniriz.
YanıtlaSil