Travmalar azamettir
Şunu söyleyebilirim ki sorunların ve acıların içerisinde boğuşuyorsanız kahırlanmamanız gerektiğini bilmelisiniz. Ruh güçlenmeye başladığında beşeri canı yolculuğa sürüklediğini unutmamalıyız. Bizler ruhsal vazifelerini yerine getirmek isteyen ruhların konakladığı canlarız.
Travmalar, acı kayıplar, hüzünler ve buna benzer içimizi yakan, bedenimizi sıkan şeyler aslında zayıf ruhun ayağa kalkıp yol almak istemesindendir.
Travmalarınız az ya da çok olmasının önemi yoktur. Her hadise siz güçlü olasınız diye gerçekleşmektedir. Çevrenizde yaşadıklarınızın zerresini yaşamayan insanlarla dolu olabilir ki sizlerde o kişilerin yaşadıklarını yaşamamışsınızdır. Her beden kendine atfedilenleri yaşamakla mükelleftir. Değerlidir, kıymeti harbi vardır.
Yaşadıklarınızdan çıkardığınız dersler mühim meseledir. Ruh burada üzerine düşeni yapar ve alması gerekenleri bünyesine toplar. Bedenli ise bundan nasıl bir çıkarım sağlayacaktır, bilinmez. Ruh geriye adım atarak sizi kendinizle yalnız bırakır.
Ruh, sizin geriye gittiğinizi ve almanız gereken dersleri almanıza mani olan düşünce kalıplarını ya da somut yaklaşımları ortadan kaldırarak size geniş bir alan sunacaktır. Şeffaf haldeki notları bünye gördüğü kadarını içine toplayacaktır. Görebildikleriyle kendisine yeni yollar inşa etmektedir.
Travmalar irade sınavımızdır. Buradan edindiğimiz tecrübeler bizleri bir üst mertebeye çıkartacaktır. Bana göre bir üst mertebe, merhamet kapısıdır.
Evet travmalarım fazlaydı. Belirli yaşıma kadar bunlarla büyüdüm. Her daim hassas ve kırılgandım. Aşırıya kaçan bir alınganlıkla yaşadım. Ancak bunun böyle sürmeyeceğine vakıf olduğumda kendime döndüm ve geçmişe yolculuklar yaptım. Karşılaştığımda iyileşmiş tüm yaralarımın tekrar kanadığını hissettim. Zayıflıyor ve halsiz kalıyordum fakat gerisin geri dönmeyi düşünmüyordum. Derinlere yolculuk etmeye devam ediyordum.
Bir köşeye geçip yaşadıklarımı ve tanık olduklarımı seyre daldım. Saatlerce ağlayabileceğimi düşündüm. Ağlasaydım kaybedecektim. Biliyorum ki ağladığım vakit yaşadıklarımın ve tanık olduklarımın tesirlerini azaltacak ve onları gözlerimin önünden silecektim. Ancak ben bunu istemedim. Onların her daim orada olmalarına tabiyim. Çünkü burada büyük derslere misafirim. Kimselere anlatamayacağım deneyimlerimdi.
İzledim hüzünlendim,
hüzünlendim,
ağrıdı kalbim
sızladı gözlerim
sıkıca sarıldım
ağrıdı kalbim
sızladı gözlerim
sıkıca sarıldım
her şeyde o vardı
her şey o var diye yaşanıyordu
gidemezdim,
geri dönüp uzaklaşamazdım
kaldım, seyrettim ve kazandım
her şey o var diye yaşanıyordu
gidemezdim,
geri dönüp uzaklaşamazdım
kaldım, seyrettim ve kazandım
en güzeli de
kendime seslenebiliyor
ve sesimi duyabiliyordum.
Oraya gittim ve sessizliğe gömüldüm. İzledim, dinledim. Giderken kanayan yaralarım artık kanamıyordu. Yerime döndüğümde izi kaybolan yaralarıma dokundum, öptüm ve sarıldım... Onlar ihtiyacım olan şeylerdi...
Sizlere gönül rahatlığıyla şunu söyleyebilirim ki;
en iyi dostunuz yine sizsinizdir. Hiçbir kurum veya kuruluşlara para yatırımları yaparak kendi çıkış yolunuzu başkalarının bulmasını istemeyin. Bakın bu bir aldatmacadır. Nefs sizi '' iyi geldiğini '' inandırarak duygusal boşluğa sürükleyecektir. Öyle bir an gelir ki çıkış yollarının kapalı olduğunu görürsünüz... kendinize seslendiğinizde sorarım sesinizi duyabilir misiniz?
O vakittir ki ayna karşısına geçip sorunlarınızı kendinize anlatmanızdır. Burada ayna kendinizdir... En azından konuşmasanız bile gözleriyle anlatmanız gerekir ki çıkış yollarının açıldığını ruhunuzda size hissettirsin. İnanın tüm yollar açıktır sizin beşeri mücadelenizi beklemektedir. Kaçarsanız yolunuzu kaybedersiniz haliyle kendinizi de kaybetmiş olursunuz.
Travmayı hiçbir zaman aşmaya çalışmamalıyız. Travmalar bizimle yaşamalıdır. Ne zaman travmaları aşarız o zaman eksiliriz. Travmalar, kilitli merhamet kapısının anahtarıdır. Yaşadıklarımız ne kadar çoksa merhamet kapısının kilidini açmamız o kadar uzun sürer. Travmaların aşılması bizi eksiltir.
Ruh güçlülüğünü beyan eden esas görüntünün insan yaşamından giderilmesini istemez ki. Çünkü ruhun oradan aldığı dersler biz insanı eşsiz bir yakınlığa sürükler. Bu yakınlığı nereye çekerseniz oraya gider. Bu da sizin sınavınızdır.
Travmalarla mücadele ettiğiniz sürece güçlenirsiniz. Ancak yolda kaldığınızda her travma sizi uçurumlara sürükleyemez mi? Yaşanılması gerekenler kendimizi bulma yolculuğudur.
Travmalarından kurtulduklarını söyleyenlere baktığınızda özlerinde hep bir eksiklik olduğunu travmalarıyla yaşayanlar tarafından anlaşılır. Öz değerlidir.
Travmalar özü besler, öz bu besinden elde ettiği değeri ruha aşırlar.
Beden aracıdır. Yaşadıklarımız bizlerden önce ruhun tekamülüdür. Ruh insanı sürükler. İnsan ruhu sürükleyemez ancak ruha sırt dönebilir.
Şahsen insanın ruha boyun eğdirdiği tablolara şöyle bir baktığımızda yeryüzünün gidişatını örnek gösterebilirim. İnsanlar ve ruhlar bir sınava tabii tutuluyor. Burada sözünü ettiğim insanlar '' şeytan '' maiyetindedir ve ruhlarına aldırış etmeden şeytanın emellerine sarılmış vaziyetteler. Özünden koptuklarından dolayı hizmet ettikleri ve yoluna girdikleri şeylerin onları nereye sürüklediğini kavrayamıyorlar.
Travmalar insanın ruhani varlıklarına yaklaştırmadır. Travmalar ruhun sınavıdır. Siz bu sınavın taşıyıcısısınızdır.
Farklı ve güzel bir bakış açısı. Bu yazıyı hiç silmeyin bence, nedense okumak iyi hissettirdi. :)
YanıtlaSil