İstila ediliyoruz
Altı üstü bir reklam diyerek olaydan sıyrılmak kolaylığa kaçıştır. Görmezden geldiğimizi varsayarsak bu onları reklam yapmalarında caydırmayacaktır. Ülkenin bir kısmı inanılmaz dibe çökmüş durumda ve kaçış için hep bir şeylerin arayışında. Dil öğrenmekte bunlardan bir tanesidir.
Evet, dil öğrenmek iyidir ancak bunu devamlı reklamlarla ekranlara sunduğunuzda insanları empoze etmeye başlar, hayattaki tek kurtuluşun dil öğrenme algısına dönüşmelerini sağlar. Anadilini tam manasıyla bilmeyenlerin başka dil bilme telaşına kapılmaları, insanlarımızı temel dilinden uzaklaştırmaktadır.
Evet, dil öğrenmek iyidir ancak bunu devamlı reklamlarla ekranlara sunduğunuzda insanları empoze etmeye başlar, hayattaki tek kurtuluşun dil öğrenme algısına dönüşmelerini sağlar. Anadilini tam manasıyla bilmeyenlerin başka dil bilme telaşına kapılmaları, insanlarımızı temel dilinden uzaklaştırmaktadır.
Türkçemiz gençlerimizin üzerinden '' değeri '' yok sayılan bir dil konumuna getirilmektedir. Konuşma dillerine baktığınızda cümle içerisine bir iki yabancı kelime ekleyerek konuşuyorlar. Gençlerimiz üzerinden dilimiz istila ediliyor. Bizler olsun, yetişkinler olsun dilimizde taşıdığımız kelimeler kadar konuşup hayatın hengamesinde yorulup gidiyoruz.
Profesör Dr. Oktay Sinanoğlu'nun bir sözü vardır,
'' Bir millet her nesilde yeniden doğar ''
Bu sözden yola çıkarak, yeni doğan her nesil ileri dönemlerde anadilde zayıflıkla karşılaşacaktır ve nihayetinde kırılmış, terkedilmiş kelimelerle baş başa kalacaklardır.
Olaylara şöyle dışarıdan baktığımda, inanılmaz bir kaosun içerisinde olduğumuzu gözlemliyorum.
Diziler, ahlakı zedeliyor.
Sabah programları, birlikteliğin verdiği güveni örseliyor
Sabah programları, birlikteliğin verdiği güveni örseliyor
Haberler, toplum olmanın dinamiklerinden uzaklaştırıyor
Sosyal medyalar, gençlerin değerli zamanları çalıp, değersiz şeylere değer vermelerini sağlıyorlar
Siyasetin türlü rezilliklerinden bahsetmiyorum.
Ünlülerin merak edilen hayatlarından ne anlıyor insanlar, gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum.
Ünlülerin merak edilen hayatlarından ne anlıyor insanlar, gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum.
Sanatçıya verilmesi gereken değerler, günü birlik kamera karşısına çıkan ucuz, adi şeyler yapan kişilere verilmesinin başlıca kaynağı, şuursuzluktur.
Futboldan tutun, tartışma programlarına kadar her biri toplumun ayrışmasına ön ayak oluyorlar. Bilgilerin arka planda kaldığı, bilgisizliğin nam saldığı bir döneme denk gelmek ne acı bir tecrübedir. Yaşananlar sadece bizim sınırlarımız içerisinde değildir fakat birçok ülkeye nazaran bizler daha fazla bataklığa girmiş durumdayız. Kollarımızın altında bir tahta yok ki batmayalım.
Kopuğuz...
Esnaflar deseniz insanları yağmalamanın derdindeler. Genel olarak söylemesem de çoğunluk bu yönde. Çünkü yaşanan kaosun farkındalar ve bu kaostan düzlüğe çıkana kadar kimde ne kopartırsam anlayışındalar...
Kamera karşısına çıkmanın da bir adabı olmalıdır. Kamera, topluluk önüne çıkartan bir araçtır. Topluma dokunmayacak, yararlı olmayacak şeyler söylemedikten ya da gerçekleştirmedikten sonra kamera karşısına çıkmanın ne önemi olur ki?
Kendimi zor tutuyorum. Çekip gitmeyi istiyorum, uzaklara çok uzaklara.
Bu insanların arasında ne ileri gidebiliyoruz ne yerimizde duruyoruz. Her daim geriye sürükleniyoruz. Yapacağımız şeylerin önünde binlerce engeller var. Engelleri aşmak için yoruluyoruz; hadi diyelim engelleri aştık, bu kez de söylemler duymaya başlıyoruz.
'' Nasıl yaptı?
'' Kimin yardımıyla yaptı? ''
'' Nasıl yaptı?
'' Kimin yardımıyla yaptı? ''
İnsanlar engellerle boğuştuğundan ötürü emellerine ulaşmakta zorlanarak yarı yolda bırakıp adımlarını ve heyecanlarını dizginliyorlar. Engellere karşılık verip isteklerine ulaşanlarda, arkadakilerin hedefleri haline gelir.
Sırt hançerleniyor...
Bütün bunlardan ben de şikayetçiyim ve mezardan başka da bir yer bulamıyorum. Nereye gitseniz aynı. İnsanlığımızı kaybettik.
YanıtlaSilOnarılmayacak düzeye çıkartmak için adeta çırpınıyoruz. Tez vakitte düzelmek umuduyla, teşekkür ederim.
Sil