Kayıtlar

iki budala aşık

Resim
büyük harflerle sevdim Küçük harflerle kıydım. sevgi dediğimiz bir içimlik su, bir yudum okyanus, bir günlük asırdı. sonra, son verdik kemiklerimizden ayırdık derinliğimizi bir ürperti sardı dağ yamaçlarımızı yağmurlar taş yağdırıyordu, can kaçmaya yeltenemiyordu soğuk bir kıtanın ortasındaydık vardığımızda kıtanın ucuna döşümüzün zindanında olduğumuzu anladık! sarılmak ne hacet? biz, bir bir dökülmüştük. aşk sahnesinin figüranıydık ardımızda terk edilmiş anılar, önümüzde sevilmeye bekleyen tenler vardı sahnedekilerin izleyicisi bizdik, bizdik sahnede rol kesen çılgınlar gözlerin ateş saçarken, kıvılcıma tav olmuş gönlüm nasıl da ateşinin altında gezeliyordu sahneden indirilmemiz isteniyordu! biz, bize düşen görevi yerine getirerek parçalarımızı evrene dağıtmıştık kimse bize, biz diyemeyecek biz, güneşin doğuşunu resmeden gökyüzünün beyaz bulutlarının kırmızıya çalındığı vakitlere kör kaldık. biz, evrenin parlaklığını alemimize ulaştıran yıldızların kör alıcılarıydık biz, iç alemimizde...

İstila ediliyoruz

Resim

Sistem; aç gözlülük ve açlık

Resim
Ne kadar çok huzur ve sevinç isteklerini arşa yükseltirsek ki Rabbin samimi ve içten gelen duaları geri çevirmeyeceğini biliriz. Ancak genel bir düzlemde dünyanın işleyişine baktığımızda düzensizliklerin fazlalaştığını görebiliriz. Bu da insanların bedenen yönelimi düzenliğe doğru çevrilmesini sağlar. Göründüğü üzere bizler ben merkezli bir düzenin çarkını döndürenler olduğumuzdan ötürü, kendimizi istek ve arzuların dışına atamıyoruz. Kendimizi bu çarkın en önemli dişli olarak görüyoruz.  En nihayetinde dünyevi şeylere duyulan merak haliyle bizleri dipsizliğe yolculuk ettirmektedir. Şöyle düşünebiliriz; isteklerin ve arzuların çok olması bir yerde hüznün meydana gelmesine sebebiyet vermektedir. Dünyanın işleyen bu sisteminde bir taraf sevinirken diğer taraf acının içerisindedir. İşleyen bu sistem daha çok isteklerimizin çoğalmasıyla diğer kesimdekilerin hüzün içinde kalmasına neden olabilir mi?  Dualar başkalarına edildiğinde daha kıymetli olacağını her daim düşünmüşümdür. Ken...

Aynadaki saklı sır

Resim
  İnsan, insani oluşunu kendi gözüyle görmeyi başarmalıdır. Yaşam insan üzerine inşa edilmiş gibi görünmese de derinlerde insanla bütünleştiğini anlayabiliriz. İyiler, kötüler ve buna benzer eylemler hayatımıza davet ettiğimiz müddetçe bizlere sunumlar yapmaktadırlar.  Ayna karşısına geçip kendinizi uzun süreli ne zaman izlediniz? Yüzünüzün her hücresi size bir sesle bağırdıklarını ne zaman duydunuz? Gözlerinizin çevresini saran derin yarıkların ve yine alnınızı bir uçtan diğer uça ince çizgilerle işaretlediğine ne zaman dikkatli baktınız ve manalar yüklediniz?  Saçlara düşen beyazların telaşına kapılmak yerine insan bedenini değişime uğratan zamanın daha neleri kendisiyle birlikte ileriye götürdüğünü aklımıza getirdiğimizde, beyazlayan saçların insanın yaşlanmasına sebep olmadığını anlayabilir miyiz? Bizlerin yine bizlere pür dikkat bakması ve yüz hattımıza sıkıştırılmış resmin hafızamıza kazılmasını sağlamalıyız fakat başkalarının ekranlarına sunuyoruz. Bu da zamanla d...

MİM ETKİNLİĞİ

Resim
  Etkinlikte yer almama ve almamıza olanak sağladığınız için teşekkürler ediyorum hocam.  Bknz;  BLOG FORUM 2025 Yılından Beklentilerin Neler? Benim beklentim genel olacak. Enkaz altında kalan bir toplumun ferdi olarak tozun dumanın içerisinde kurtarılmayı bekleyen umutların ve hayallerin karanlığın sessizliğinde susuz bırakılmamasıdır. Nitekim her birimiz irili ufaklı yaralar taşıyoruz. Kimi yaralarını  saklıyor, kimileri alenen yaralarına pansuman yapıyor. Herkes bir köşede yaşamla boğuşurken arkalarda her şeyden habersiz oyun oynayan çocuklar  yakarışlarımızı ve öfkelerimizi duymasınlar diye içimize haykırıyoruz. Bir gün, aynı bizim tanık olduğumuz  gibi  toz bulutları  çocukların gözleri önünden kalkacak... Tanık olduklarıyla yüreklerinin acıdığını ilk o an hissedecekler fakat algılamayacaklar ta ki kendilerini anlayacakları zamana değin. Bu sebepten dolayıdır karanlık içerisindeyiz. Sessiziz ve susuzuz. Bir damla su ile ömür kirinin giderilec...

kimseler duymadı

Resim
bir sözdü duymayı dilediğim, sonra, son buldu duygularım izdihama maruz kalan, alanları tarumar edilen, düşleri düş sahnesinden indirilen, olduğu yerde üzerine tonlarca ağırlık bırakılan o yerde, yerin yüzüne çehremi yasladım gözüm, karanlığa batırıldı özüm sözsüz bırakıldı ben ve sen bizken, hiç olma yoluna atıldı yüreğin yaralarını kanayan ırmaklarını unutulmaya yüz tutmuş sözlerinle dindirdim gönlümüzün muhtesibi sevgi sevgisizliğimizi çarşı pazarda duyurdu fiyatı ucuz dillerin körelmiş vicdanlarına sunuldu meydanlarda duymazlıktan geldiğinde ömür tükeniyor, bağımız koparılıyordu bir avare sırtında külfetlerle tezgaha geldi parçalarımıza dokundu, alıcıydı anılarla dolu günleri, yılların göğsüne astığımız sevgimizi yorgunlukla değiştirmeyi teklif etti sır gibi sakladıklarımız dile geldi, haykırdı ve biz hariç duyan olmadı sevgimizin izleyicisi kalmadı aşkın inşasına uzanan eller koparıldı dizler düğümlendi ne büyük nimetleri içinde taşıyordu yerin yüzü biz fark edemedik, yüz bulduk s...

fail ön saftaydı

Resim
Sevdamı sordu, Sevdamın büyüklüğünü tarif etmemi istedi göğe ikram edilen yıldızlar söndü, arşa yükselmeyi bekleyen sözler süzüldü kalbe indirilen darbeler sokaklara saçıldı fail ön saftaydı çiçekleri köklerinden koparanlar, kalabalığa sözsüz harflerle daldı önüne geleni iteklediler sancıyla yere serilenlerin sevda arayışlarını ayaklarının altına aldılar az önce sokağı taşıranlar şimdi kaçmaya yelteniyordu ayağa kalkanlar, sırtlarından hançerlendi yerden kalkmaya cesaret edemeyenler de edebini ve hayasını, hayasızların dillerine ve ayaklarına  ikram ettiler bir yiğit çıkıp '' nedir bu hal '' diyemedi, demek istemedi, dili varmadı ya da sevdasına tanım arıyordu; bilinmez. ulaşmak istediğin duymayı beklediğin, olmasına gönül verdiğin neydi?  eksik yanlarına yama mı ararsın ne diyedir, sevdamı sorarsın çok sevsem,  azalacak mısın az sevsem çoğalacak mısın bize faydası olmayanın peşinde sürüklenmen, kalbinin hangi odasındaki zehrin sokağa dökülmesidir  Hali vakti yerinde...